Toplumları ayakta tutan bir takım unsurlar vardır din, dil, ahlak, kültür, aile birliği, ekonomik refah seviyesi gibi. Üzülerek söylemek gerekirse karşılaştığımız kadarıyla bu değerler zayıflamış gibi. İçinde bulunduğumuz toplumun sosyolojik sıkıntılarını bir çarka benzetirsek çarkın bir dişindeki problemden kaynaklı dönmemesi diğer dişleri de etkiler. Ekonomi, bence bu çarkın dönmesine yardımcı olan en önemli diş.
Peygamber Efendimiz zaman zaman dualarında başkalarına muhtaç olacak fakirlikten Allah'a sığınırdı. Yine hırsızlığın dinimizde haram olmasına karşın açlıktan ekmek çalmış bir kişiye cezanın uygulanmaması, aç kalan kişinin karnının doyurulması o toplum için dini bir vecibe olması konunun ne derece önemli olduğunu ortaya koyuyor sanırım.
Bugün gençlerimiz arasında işsizlik rakamları oldukça yüksek. Üniversite okuyan gençlerimizin çoğu iş bulamıyor ,bulsa da yaşam standartlarının altındaki maaşla hayatını idame etmek zorunda kalıyor, evlenemiyor ,evlense de ailesine yetemiyor, bir süre sonra ailede; ekonomiden kaynaklı çatlamalar baş gösteriyor nihayetinde aile birliğinin dağılmasına neden oluyor. Çocuklar ebeveynlerinden birinin sevgisinden, şefkatinden, ilgisinden yoksun bir şekilde hayata bir sıfır yenik başlıyor. Duygusal mahrumiyet hayatı boyunca bireyi etkisi altına alıyor maalesef. Sağlıklı düşünebilen, güven duygusunu hisseden, gelecek kaygısı taşımayan, okuyan, yazan üreten bireyler yetiştirmek istiyorsak önce ekonomik refah seviyesini yükseltmek gerekiyor.
Allah, dünyada her insanın rızkını kazanabilmesi için kimisi için gökteki yağmuru, güneşi, rüzgarı kimisi için denizi, kimisi için yerin üstünde bitkileri ve hayvanları, kimisi içinde yerin altındaki madenleri rızık vesilesi kılmıştır. Ancak baktığımızda Afrika, İslam ülkeleri başta olmak üzere küresel güçlerin tesiri altında kalan ülkelerin bu kaynakları ya küresel güçler tarafından kullanılıyor ya da bu kaynakların kullanımına müdahale edilip ülkelerin gerçek manada bağımsızlığı onların ellerine bırakılıyor.
Rızık ile ilgili onlarca ayet hadis var. Kur'an-ı Kerim'de Allah insanların rızkına kefil peki niçin dünyada açlık var? Kur'an-ı Kerim'de Hud suresi 6. ayet-i kerimede
"Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir (bunların) tümü apaçık bir kitapta yazılıdır."
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli kitabı sayfa 24-25'te:
"Oysa biz Allah'ın sonsuz nimetler ile donattığı ve kulunun rızkına kefil olduğu bu dünyada kimseye muhtaç olmayacak kadar iş ve aş istedik." sözü geliyor aklımıza. İnsanlar geçim derdinden başka bir şey düşünemeyecek noktaya geldi. İleride yaşanacak toplumsal çöküntünün ayak sesleri. Bu seslere kulak vermediğimiz takdirde çok daha vahim günler yaşayacağımız aşikar.
Durkheim'e göre toplum düzeninin ve birliğinin bozulduğu bir takım norm ve değerlerin kaybolması sonucu anomik intiharlar görülür. Bunalım olarak gördüğü ekonomik krizleri bu tip intihar çeşidi ile birleştirir. Başta da söylediğimiz gibi ekonomik çarkın dönmemesinden kaynaklanan intiharlara her geçen gün daha fazla şahit oluyoruz. Yerel bir haber sitesinde Metin I. adlı vatandaşın "İş aş Haydar Baş" yazarak intihar ettiği haberini okuyunca tüylerim diken diken oldu. Keşke merhuma zamanında kulak verseydik bugün bunları yaşamasaydık demeden alamadım kendimi.
İnsan hasta olduğunda doktora gider tedavi olmanın yollarını araştırır verilen ilaçlarla tedavi olur, ekonominin tek ilacı var o da Prof Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli eseri. İlaç çok uzaklarda değil gidilecek doktor belli, reçete belli, ilaç belli peki neyi bekliyoruz hala? Toplum olarak halimiz doktor, ilacı ve tedaviyi hastaya sunuyor; hastanın ise tedavi olmayı reddetmesi, ilacı kabuk etmemesine benziyor. Merhum genel başkanımızın bütün hayatı maddi ve manevi bu millete hizmet etmekle, toplumun ihtiyaçlarına göre eserler ve projeler ortaya koymakla, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, ülke ülke dolaşarak insanlığa çare olacak bu reçeteyi bütün dünyaya haykırmakla geçti.
2007'de Almanya Heidelberg'de yapılan Milli Ekonomi Modeli kongresinde Heidelberg Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr Martin Maier, "ülkelerin küresel tuzaklardan kurtulmaları için Milli Ekonomi Modeli tek şanstır" diyerek modelin ne denli önemli olduğuna vurgu yapmıştır. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş Beyefendi'nin siyasilere yapmış olduğu çağrı da takdire şayandır kulak veren olursa der ki;
"Kendinize de millete de yazık etmeyin. Tatlı ilaç var, hem de yerli ve milli. Tek yol kapitalizmi tarihe gömen Milli Ekonomi Modeli'dir. İnşallah Hüseyin Baş Beyefendi'nin bu çağrısına milletçe cevap veririz. Aksi takdirde Nuh aleyhisselam'ın kavminin çağrılara kulak tıkadığı gibi kulağımızı tıkarsak, duymamak için elbiselerimizi başımıza geçirirsek Nuh aleyhisselam'ın kavminin başına gelen musibet bizim başımıza açlık, sefalet, isyan gibi musibetlerle gelir. İnsanlığımız kalmaz, kardeşliğimiz kalmaz ciddi maddi ve manevi yaralar alırız. Kurtulmak istiyorsak çare var, çözüm var, kadro var. Yeter ki gönülden inanalım ve sahip çıkalım."
- Hac Arafat’tır -2- / 08.07.2022
- Hac Arafat’tır / 30.06.2022
- Hac Arafat’tır / 30.05.2022
- Baş hocamın anısına / 11.04.2022
- Gülistanda yetişen gençlik ‘İCMAL’ -4- / 06.02.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -3- / 28.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -2- / 25.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ / 24.01.2022
- İslam’da kadın hakları -5- / 09.12.2021