IMF talimatlarıyla dünya üzerinde sadece ülkemizin iflasa sürüklendiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Yani iflasta yanlız değiliz. Ahtapotun kolları arasında sadece biz kıvranmıyoruz. Türkiye'nin vaziyeti, IMF'nin günah galerisindeki yaklaşık 89'uncu veya 90'nıncı cürümüdür; ama bu, herhalde işbaşındaki politikacılarımızın son günahıdır.
Bu günden sonra öyle kolay kolay işbaşına gelemeyeceklerini, kamuoyu yoklamalarından artık kendileri de görmektedirler. Hırçınlıkları, panikleri de bundan. Aksi halde ellerine bir fırsat daha geçirirlerse, korkarım kendisine vahlanacağımız bir Türkiye bulamayacağız.
Bu ekonomik krizin ne zamana kadar devam edeceğini, hangi sabaha kadar kıvranacağımızı, herkes gibi siz de merak ediyorsunuz tabii. Belki de IMF'nin Türkiye distribütörü gibi çalışan Kemal Derviş'in aylarca peşinden koşuşturduğu 10-15 milyar doların gelse bile millete bir faydası olmayacağını, hatta paranın dış kreditörlerin hesaplarına ve hortum açıklarına gideceğini siz de biliyorsunuz. Belki de; taşıma suyla değirmen dönmez, elden vefa 'yok'a benzer.. gibi büyük sözleri hatırlamak istemiyorsunuz. Madem kulağımıza küpe olmadı hafızamızdaki tüm atasözlerini silelim, diyorsunuz. Ama bütün bunlar çare mi? Ya IMF'nin kollarında can çekişip musallaya uzatılan Arjartin'in durumunu nasıl hafızamızdan sileceğiz?
Arjantin, tam 34 aydan beri, yani üç yıldan bu yana IMF'nin reçeteleriyle can çekişiyor. Halkın alım gücü bitmiş. Nakit yok. Dış borç kabardıkça kabarmış. IMF, Arjantinlilerin kulağına aynen bizimki gibi dolar üflüyor. Üretim durmuş; yabancı fırsatçılar, kelepir fiyatına işletmeleri kapmanın peşinde.
IMF ve ABD yetkililerinin kendi yatırımcılarına Türkiye'de şimdi tam yatırım vakti, yani sıkışan işletmeleri ve aracı kurumlarını satın alma zamanı tavsiyesinde bulunduğu gibi, orayı da tavsiye ediyorlar. Ekonomide tam bir stagflasyon yaşanıyor. Yöneticiler ise dışarıdan borç bekliyor. Ne dersiniz, Arjantin'in hali, halimize benziyor mu? O halde 3 yıldan beri onları oyalayanlar, kimbilir bizleri kaç yıl oyalayacaklar?
Arjantin'de halk, nakit yokluğuna ek olarak yönetimin vergi vs kıskaçlarına rağmen üretmeye çabalıyor. Mamül mevcut ama para olmayınca toplum, çareyi 'takas'ta buldu. Ülkede 450'yi aşkın takas kulübü, trampa merkezi kuruldu. 1 milyon insan buralardan takas usulü alış-veriş yapıyor. Ülke genelinde günlük 7-8 milyon dolarlık bir ekonomik hacim oluştu. IMF tasmalı ekonomi Bakanı Domingo Cavallo ise halkına, krizi ha şu üç ay içinde atlatacağız, ha beş ay sonra deyip duruyor.
Türkiye tablosu bu noktaya gelir mi, sorusu bile fazla. Zira bizde de artık takas pazarları oluşmaya başladı. Millet ekmeğini almak için para bulamayınca, ürettiği maydanozla ekmeğinin bedelini ödüyor. Çayını, kümesindeki tavuğuyla satın alıyor... Burası Arjantin değil, Türkiye.
Ancak ister seçilmiş, ister atanmış olsun bizdeki IMF distribütörleri Türkiye'mize, Arjantin'in akıbetini, hatta daha da kötüsünü hazırlıyor.
Hortum zararlarına karşı Hazine tahvili çıkararak enflasyonu sümenaltından üç-beş patron için kabartanlar, güya hiperenflasyon bahanesiyle TL basımına yanaşmayarak faydalı bir iş yaptıklarını zannediyor. TL piyasadan çekiliyor, piyasa dövize mahkum ediliyor. Varolan üretimimiz de yabancı paranın karşılığına dönüşüyor. Bununla da kalmayarak dövize endeksli ekonomik yapı sebebiyle piyasadaki emeğin ve mamülün reel değeri bir gecede yüzde 45-50 düşüyor.
Dahası milletin üretimini yok eden, milli güvenliğini tehlikeye sokan 15 yasa dayatmasıyla da yetinmeyen global patronlar, Kıbrıs, Ege, AGSK... gibi konularda siyasi tavizler koparmaya çalışıyor. Biz de tam bir teslimiyetle istenen 15 yasayı çıkartı veriyoruz ve şimdi kulağımıza üflenen dolarları bekleyip duruyoruz.
Takas, Arjartinliler için belki yeterli; ama bu gidişle bazılarının 'ortaçağın alış-veriş usulü dedikleri takas' yöntemi bizi kurtarmayacak. Zira binlerce yıllık idare ve imparatorluk geleğinin mirasçısı olan bizlerin jeopolitik ve jeostratejik konumu, Arjantin'inkine benzemez. Takas yöntemi de bizi taşımaz.
Herşeyden önemlisi, bizi kendi halimize bırakmıyorlar... O halde başkalarının oyununu bozacak yerli duruş, her zamankinden çok bugün kaçınılmaz. Türkiye 20 Mayıs'ı bekliyor. Ya siz?...
Bu günden sonra öyle kolay kolay işbaşına gelemeyeceklerini, kamuoyu yoklamalarından artık kendileri de görmektedirler. Hırçınlıkları, panikleri de bundan. Aksi halde ellerine bir fırsat daha geçirirlerse, korkarım kendisine vahlanacağımız bir Türkiye bulamayacağız.
Bu ekonomik krizin ne zamana kadar devam edeceğini, hangi sabaha kadar kıvranacağımızı, herkes gibi siz de merak ediyorsunuz tabii. Belki de IMF'nin Türkiye distribütörü gibi çalışan Kemal Derviş'in aylarca peşinden koşuşturduğu 10-15 milyar doların gelse bile millete bir faydası olmayacağını, hatta paranın dış kreditörlerin hesaplarına ve hortum açıklarına gideceğini siz de biliyorsunuz. Belki de; taşıma suyla değirmen dönmez, elden vefa 'yok'a benzer.. gibi büyük sözleri hatırlamak istemiyorsunuz. Madem kulağımıza küpe olmadı hafızamızdaki tüm atasözlerini silelim, diyorsunuz. Ama bütün bunlar çare mi? Ya IMF'nin kollarında can çekişip musallaya uzatılan Arjartin'in durumunu nasıl hafızamızdan sileceğiz?
Arjantin, tam 34 aydan beri, yani üç yıldan bu yana IMF'nin reçeteleriyle can çekişiyor. Halkın alım gücü bitmiş. Nakit yok. Dış borç kabardıkça kabarmış. IMF, Arjantinlilerin kulağına aynen bizimki gibi dolar üflüyor. Üretim durmuş; yabancı fırsatçılar, kelepir fiyatına işletmeleri kapmanın peşinde.
IMF ve ABD yetkililerinin kendi yatırımcılarına Türkiye'de şimdi tam yatırım vakti, yani sıkışan işletmeleri ve aracı kurumlarını satın alma zamanı tavsiyesinde bulunduğu gibi, orayı da tavsiye ediyorlar. Ekonomide tam bir stagflasyon yaşanıyor. Yöneticiler ise dışarıdan borç bekliyor. Ne dersiniz, Arjantin'in hali, halimize benziyor mu? O halde 3 yıldan beri onları oyalayanlar, kimbilir bizleri kaç yıl oyalayacaklar?
Arjantin'de halk, nakit yokluğuna ek olarak yönetimin vergi vs kıskaçlarına rağmen üretmeye çabalıyor. Mamül mevcut ama para olmayınca toplum, çareyi 'takas'ta buldu. Ülkede 450'yi aşkın takas kulübü, trampa merkezi kuruldu. 1 milyon insan buralardan takas usulü alış-veriş yapıyor. Ülke genelinde günlük 7-8 milyon dolarlık bir ekonomik hacim oluştu. IMF tasmalı ekonomi Bakanı Domingo Cavallo ise halkına, krizi ha şu üç ay içinde atlatacağız, ha beş ay sonra deyip duruyor.
Türkiye tablosu bu noktaya gelir mi, sorusu bile fazla. Zira bizde de artık takas pazarları oluşmaya başladı. Millet ekmeğini almak için para bulamayınca, ürettiği maydanozla ekmeğinin bedelini ödüyor. Çayını, kümesindeki tavuğuyla satın alıyor... Burası Arjantin değil, Türkiye.
Ancak ister seçilmiş, ister atanmış olsun bizdeki IMF distribütörleri Türkiye'mize, Arjantin'in akıbetini, hatta daha da kötüsünü hazırlıyor.
Hortum zararlarına karşı Hazine tahvili çıkararak enflasyonu sümenaltından üç-beş patron için kabartanlar, güya hiperenflasyon bahanesiyle TL basımına yanaşmayarak faydalı bir iş yaptıklarını zannediyor. TL piyasadan çekiliyor, piyasa dövize mahkum ediliyor. Varolan üretimimiz de yabancı paranın karşılığına dönüşüyor. Bununla da kalmayarak dövize endeksli ekonomik yapı sebebiyle piyasadaki emeğin ve mamülün reel değeri bir gecede yüzde 45-50 düşüyor.
Dahası milletin üretimini yok eden, milli güvenliğini tehlikeye sokan 15 yasa dayatmasıyla da yetinmeyen global patronlar, Kıbrıs, Ege, AGSK... gibi konularda siyasi tavizler koparmaya çalışıyor. Biz de tam bir teslimiyetle istenen 15 yasayı çıkartı veriyoruz ve şimdi kulağımıza üflenen dolarları bekleyip duruyoruz.
Takas, Arjartinliler için belki yeterli; ama bu gidişle bazılarının 'ortaçağın alış-veriş usulü dedikleri takas' yöntemi bizi kurtarmayacak. Zira binlerce yıllık idare ve imparatorluk geleğinin mirasçısı olan bizlerin jeopolitik ve jeostratejik konumu, Arjantin'inkine benzemez. Takas yöntemi de bizi taşımaz.
Herşeyden önemlisi, bizi kendi halimize bırakmıyorlar... O halde başkalarının oyununu bozacak yerli duruş, her zamankinden çok bugün kaçınılmaz. Türkiye 20 Mayıs'ı bekliyor. Ya siz?...
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019