Tam bağımsızlık KKTC'nin tek çıkış yolu

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in "bayram değil, seyran değil" Kıbrıs ziyareti dikkat çekiyor. Hatırlarsanız, Biden, 17 Nisan'da gerçekleştirilen Ukrayna konulu Cenevre mutabakatından 4 gün sonra Kiev'e giden ABD'li yetkili? Bu ziyaretten hemen sonra Ukrayna doğu bölgelerine askeri operasyonları yeniden başlatmış ve birçok ölüm gerçekleşmişti.Biden'in bu Kiev ziyaretiyle ilgili Beyaz Saray'dan yapılan açıklama, esasen ABD'nin Cenevre'de varılan mutabakatın aksine ABD'nin Ukrayna'nın içişlerine bizzat karıştığını göstermekteydi.Beyaz Saray'ın açıklaması şöyleydi: "ABD Başkan Yardımcısı, Kiev'e uluslararası toplumun Ukrayna'da istikrar ve ekonominin güçlenmesi, Ukrayna'da anayasa reformunu gerçekleştirme sürecinde sorumlulukların dağıtılması, yolsuzlukla mücadele, ayrıca 25 Mayıs'ta adil bir cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleştirilmesi çabalarında yardımcı olmak istiyor."Halbuki ABD'nin de imzaladığı Cenevre sözleşmesinde Ukrayna'nın problemlerinin Ukrayna içinden çözülmesi gerektiği dışarıdan müdahale edilmemesi gerektiği vurgulanıyordu.Ukrayna'da, Ukrayna'nın değil, ABD'nin çıkarlarını gözeten Biden, dün ve önceki gün Kıbrıs'ta gerek Rum Kesimi gerekse KKTC'li yetkililerle temaslarda bulundu. 52 yıldan bu yana Kıbrıs'a bu düzeyde ayak basmayan ABD'nin bir anda bu Kıbrıs ilgisinin sebebi neydi?Sadece Rumların çıkarı deseniz, bunu zaten Kıbrıs'a adım atmadan bir şekilde hallediyordu. KKTC'li yetkililerle Rum liderlerin, ABD ve AB koordinatörlüğünde yürüttüğü müzakereler zaten ABD çıkarlarına hizmet eder mahiyetteydi.Talat döneminde yapılan onlarca müzakere hep Rumların lehineydi, Eroğlu döneminde yapılan müzakereler de maalesef Talat dönemini aratmaz oldu.Biden'in Kıbrıs ziyaretinde en önemli etken, Milli Ekonomi Modeli ile şaha kalkan, dünyanın zirvesine oturan Rusya'nın elinin Kıbrıs'a uzanmasına mani olmak ve de Kıbrıs civarında var olan doğalgaz kaynaklarının ABD'nin ve İsrail'in çıkarına kullanmak?Bildiğiniz gibi, 8. Milli Ekonomi Modeli Kongresi Kıbrıs'ta, Kıbrıslı çiftçilerin daveti üzerine yapıldı ve bu kongreye Putin'in danışmanı olan Rus bilim adamları da iştirak ettiler.Kongrede, Rus temsilci Prof. Dr. Lisiçkin, Rusya'nın KKTC'li çiftçilerin ürettiği 80 bin ton narenciyeyi satın alacağını açıkladı. Bu çok önemli bir gelişmeydi, çünkü bu şekilde KKTC'ye yapılan ambargo kalkmış oluyor, KKTC Rusya tarafından resmen tanınmış oluyordu.Suriye ve Ukrayna konusunda büyük bir imaj kaybına uğrayan ABD ve AB, Kıbrıs konusunda da bir darbe yemenin telaşına düştü.Diğer bir etken ise doğalgaz kaynakları? Kıbrıs'ın çevresinde, örneğin Afrodit doğalgaz sahasında 80 milyar dolar değerinde 200 milyar metreküp, Leviathan sahasında ise 680 milyar dolar değerinde 1 trilyon 700 milyar metreküp doğalgaz bulundu.ABD için önemli olan elbette ki doğalgazın bedeli değil, Rus doğalgazına alternatif olabilecek doğalgaz kaynağı bulunması? Bu yüzde Barzani'nin doğalgazıyla, Türkmen doğalgazıyla ve de Kıbrıs civarındaki doğalgaz kaynaklarıyla ilgileniyor.Rusya akıllı bir hamle ile Türkmen doğalgazının tamamını satın aldı. Barzani'nin ve Kıbrıs'ın doğalgazı ise Rusya'ya alternatif olabilecek kadar değil.Dolayısıyla ABD'nin bu noktadaki çabalarının boş olduğunu söyleyebiliriz.Ama ABD'nin bu girişimleri, Rusya için de Kıbrıs'ın önemini göstermektedir. Rusya'nın bundan sonraki süreçte Kıbrıs konusuna da daha kapsamlı el atacağını söyleyebiliriz; tabii, Kıbrıs Türk'ü buna müsaade ederse?Gelelim konunun KKTC açısından çözümüne?Bu konuda da tek reel çözümü Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ifade etmektedir:"KKTC, gerçekte bağımsız değil. Onun için de KKTC'nin acilen bağımsızlığının ilan edilmesi ve bütün dünya devletleri tarafından da tanınması lazımdır."Birleşik Kıbrıs projesi KKTC'nin ve Kıbrıs Türk'ünün intiharı demektir. Sayın Baş'ın altını çizdiği tam bağımsızlık ve de tanınma tek çıkış noktasıdır.Türk siyaseti, KKTC'yi AB uğruna batıya ve Rumlara altın tepside sunmak yerine, Sayın Baş'ın bu çözümünü hayata geçirmesi gerekiyor.