Gece yarısı diyebileceğimiz bir vakit…
Köyde iseniz karşı komşuların ışıklarının peş peşe yandığını göreceksiniz, şehirde iseniz görebildiğiniz bütün apartman dairelerinin özellikle mutfaklarının yandığına şahit olacaksınız.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Yetmişli yıllarda tahsil için gittiğim İstanbul/Fatih'te karşıladığımız ilk Ramazan'da en çok dikkatimi çeken, zihnimde en kalıcı iz bırakan "Ramazan davulcusu" olmuştu.
Gecenin sessizliği… Fatih/Hırka-i Şerif civarının dar sokakları ve davula inip-kalkan tokmaklar…
Sırf davulun sesini dinlemek için sahura kadar beklediğimiz geceleri hatırlıyorum.
Köylerde halkı sahura kaldırmak için davul çalma, davulcu tutma geleneği yok, onun için bir şekilde uyanan komşu dışarı çıkıp bakacak, kimin ışığı yanmıyorsa hemen koşup uyandıracak.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Ramazan'ın dışındaki zamanlardan her hangi birinde gidip komşunuzun, akrabanızın kapısını gecenin bir vaktinde çalsanız, "hasta mı oldun ya da evde hasta mı var?" diye sorarlar. Ama Ramazan'da gecenin bir vaktinde komşunuzun, akrabanızın kapısını çalarsanız en samimisinden bir "Allah razı olsun" duası alırsınız.
Çocukluğumda, sahurda tabak-kaşık sesine uyandığımda rahmetli annemin sofra ile uğraştığına ve rahmetli babamın ise "kardan adam" vaziyetinde içeri girdiğine çok defa şahit olmuşumdur.
Dedik ya, tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Erzurum'un kış geceleri, lapa lapa kar yağıyor, sahur vakti her gece kalkıp dışarı çıkıyor ve komşuların ışıklarının yanıp yanmadığını kontrol ediyor, ışığı yanmayan varsa bu komşu uyuya kalmıştır diyerek, paltosunu sırtına, değeneğini eline alarak uzak-yakın demeden "kapıları çalıyor" ve dönüyor.
Bu arada beyaza boyanmıştır, olsun, bu da bir komşuluk vazifesi.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
İstanbul/Fatih Hırka-i Şerif Kur'an kursunda, dolayısıyla gurbet elde tuttuğumuz o ilk Ramazan'dan zihnime kazılan bir fotoğraf daha var ki onu da değerli okuyucularımızla paylaşmak isterim; aynı dönemdeki arkadaşlar hatırlayacaklardır.
74 yılının Ramazan'ı, ben yaz mevsimi diye hatırlıyorum.
İlk iftar yaklaşıyor, biz iftarı beklerken bize doğru yaklaşan yaşlı bir amca, iki büklüm diyebileceğimiz kadar, zor yürüyor ve sırtında "şeherlilerin" küfe dedikleri bir sepet ve içinde sıcacık pideler…
Bu manzara Ramazan boyunca hep tekrarlandı, biz artık yaşlı amcanın gelişinden iftarın yaklaştığına hükmeder sofrada yerimizi alırdık.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba
İçerdeki yaramıza merhem çalan merhaba
Hoş geldin sefalar getirdin baş-göz üste geldin
Hem ibadet aşkımıza maya çalan merhaba...
Köyde iseniz karşı komşuların ışıklarının peş peşe yandığını göreceksiniz, şehirde iseniz görebildiğiniz bütün apartman dairelerinin özellikle mutfaklarının yandığına şahit olacaksınız.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Yetmişli yıllarda tahsil için gittiğim İstanbul/Fatih'te karşıladığımız ilk Ramazan'da en çok dikkatimi çeken, zihnimde en kalıcı iz bırakan "Ramazan davulcusu" olmuştu.
Gecenin sessizliği… Fatih/Hırka-i Şerif civarının dar sokakları ve davula inip-kalkan tokmaklar…
Sırf davulun sesini dinlemek için sahura kadar beklediğimiz geceleri hatırlıyorum.
Köylerde halkı sahura kaldırmak için davul çalma, davulcu tutma geleneği yok, onun için bir şekilde uyanan komşu dışarı çıkıp bakacak, kimin ışığı yanmıyorsa hemen koşup uyandıracak.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Ramazan'ın dışındaki zamanlardan her hangi birinde gidip komşunuzun, akrabanızın kapısını gecenin bir vaktinde çalsanız, "hasta mı oldun ya da evde hasta mı var?" diye sorarlar. Ama Ramazan'da gecenin bir vaktinde komşunuzun, akrabanızın kapısını çalarsanız en samimisinden bir "Allah razı olsun" duası alırsınız.
Çocukluğumda, sahurda tabak-kaşık sesine uyandığımda rahmetli annemin sofra ile uğraştığına ve rahmetli babamın ise "kardan adam" vaziyetinde içeri girdiğine çok defa şahit olmuşumdur.
Dedik ya, tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
Erzurum'un kış geceleri, lapa lapa kar yağıyor, sahur vakti her gece kalkıp dışarı çıkıyor ve komşuların ışıklarının yanıp yanmadığını kontrol ediyor, ışığı yanmayan varsa bu komşu uyuya kalmıştır diyerek, paltosunu sırtına, değeneğini eline alarak uzak-yakın demeden "kapıları çalıyor" ve dönüyor.
Bu arada beyaza boyanmıştır, olsun, bu da bir komşuluk vazifesi.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba!
İstanbul/Fatih Hırka-i Şerif Kur'an kursunda, dolayısıyla gurbet elde tuttuğumuz o ilk Ramazan'dan zihnime kazılan bir fotoğraf daha var ki onu da değerli okuyucularımızla paylaşmak isterim; aynı dönemdeki arkadaşlar hatırlayacaklardır.
74 yılının Ramazan'ı, ben yaz mevsimi diye hatırlıyorum.
İlk iftar yaklaşıyor, biz iftarı beklerken bize doğru yaklaşan yaşlı bir amca, iki büklüm diyebileceğimiz kadar, zor yürüyor ve sırtında "şeherlilerin" küfe dedikleri bir sepet ve içinde sıcacık pideler…
Bu manzara Ramazan boyunca hep tekrarlandı, biz artık yaşlı amcanın gelişinden iftarın yaklaştığına hükmeder sofrada yerimizi alırdık.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Tam gecenin ortasında kapı çalan merhaba
İçerdeki yaramıza merhem çalan merhaba
Hoş geldin sefalar getirdin baş-göz üste geldin
Hem ibadet aşkımıza maya çalan merhaba...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024