Bir ülkede en stratejik sektör hiç kuşkusuz tarımdır. Bundandır ki; Amerikalı ekonomist Harry Magdoff, ABD korumacılığı hakkında şunları söylemektedir: "Amerikan endüstrisi ve tarımının, kotalarla ve özel anlaşmalarla enerjik bir biçimde korunması, ABD'nin uluslararası ekonomi politikasının yaşamsal bir unsurudur." 1970'lerin etkili ismi ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger o yıllarda "Birleşik devletlerin yiyecek silahı, Arap petrol kartellerinin elindeki petrol silahıyla boy ölçüşecek durumdadır" diyordu. Kissinger haklıydı. Dünya tahıl ticaretinin %80'ini elinde bulunduran ABD bugün,dünyanın büyük bölümünün yediği ekmeği sağlayan ülke durumundadır.Buna ülkemiz de dahildir.Devlet bütçesinden ayrılan büyük boyutlu tarım destekleme fonlarıyla rekabet edilmesi mümkün olmayan dünya tekelleri haline gelen Amerikalı tarım şirketleri,dünyanın hemen her yerini etkileri altına almışlardır.ABD'nde üretilen tarım ürünlerinin tümü devlet koruması altındadır. ABD'nin öncülük ettiği uluslararası ticari anlaşmaların bütün 'serbestlik' hikayelerine karşın tarım ürünlerinin Amerika'ya gümrüksüz girmesi yasaktır. Gelişmiş ülke pazarları, özellikle tarım ürünlerine karşı katı bir biçimde korunurken; azgelişmiş ülkeler, serbest piyasa ekonomisi söylemleriyle açık pazarlar haline getirilmiş durumdalar bugün, ülkemizde de olduğu şekliyle.IMF talimatları doğrultusunda yapılan uygulamalarla batma noktasına gelen tarım sektörü ve üretici olan milletin efendisi köylü bugün sefilleri oynamaktadır ve oynamanın yanı sıra azar da işitmektedir. Millî gelirimizde önemli yer tutan tarım ürünlerinin yasalarla önünün kesilmesi, tarıma teşviklerin kaldırılarak sınırlamalar getirilmesi, üretime kota uygulanması ve ithalatın arttırılması neticesinde ülkemizde tarımın önü tıkanmıştır. Bundan kısa zaman önce kendi kendine yetebilen birkaç ülkeden biri olan Türkiye, bugün IMF ve AB programlarındaki dayatmaların etkisiyle, tarım ürünlerinin tamamına yakınını değişik ölçeklerde ithal etmek zorunda bırakılmıştır. Bir ithal cennetidir Türkiye. İklim ve toprak verimliliği ile en avantajlı olduğumuz tarım sektörü küresel güçlerin ve uluslararası sermayenin ortaklaşa yaptıkları uygulamalar sonucu yok edilmektedir.Tarım uzmanları Türkiye'nin kısa bir zaman sonra kendi halkını besleyemez bir hale geleceğini söylüyorlar. Geçimlerini tarımsal üretimle sağlayan 35 milyon köylümüz maalesef çok zor durumda. Büyük ya da küçük tarım işletmeleri, ürünlerini maliyet fiyatının altında elden çıkarıyorlar. Ürün bol olsa bile üreticilerin durumunda bir iyileşme olmuyor. Çünkü ürünler değerini bulamıyor. Köylü sefil? Köylü perişan? Köylü iki arada bir derede? Köylü eli böğründe?Peki bu böyle mi olmalı veya böyle mi gitmeli bunun bir çözümü yok mu? Elbette çözüm var. Evvelen şu gerçeğin altını çizmek gerek. Türkiye'nin tarım alanında içinde bulunduğu darboğazı atlatması için şu üç temel adıma ihtiyaç vardır.1.Tarımı destekleyecek bir finans sistemine ihtiyaç.2. IMF ile yolları ayırmak.3.Tarıma tahdit ve tarımsal ürün ithalatına gümrük indirimi getiren AB'ye 'hayır' demek.Bu 3 temel argüman yürürlüğe koyulmadığı müddetçe Türk tarımı bitmeye ve sefilleri oynamaya mahkumdur. Bu 3 temel çözüm; BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sistemleştirdiği Milli Ekonomi Modeli'nin haricinde hiçbir oluşum ve siyasi parti programında mevcut değildir. Ülkemizi bu darboğazdan çıkaracak formülün adresi sadece BTP'de. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sistemleştirdiği Milli Ekonomi Modeli'nin paraya getirdiği yeni tarifle, üretilen her tarım ürünü için devletlere senyoraj hakkını kazandırmakla birlikte tarım için gerekli olan finansman sorununu halletmektedir. Milli Ekonomi Modeli'nin dışında böyle bir finansman oluşturmak mümkün olmadığı için tarımı da ayağa kaldırmak imkan dahilinde değildir. BTP iktidarı döneminde daha ürün tarlaya ekilmeden dünya fiyatlarının 2 ya da 3 katı fazlasına fiyatlanan tarım ürünlerinin yarı parası köylüye avans olarak verilmekte ayrıca tarım ürünleri muhtemel doğal felaketlere karşı sigortalı oluyor, ürün alım garantisi getiriliyor ve sübvanse ediliyor. Tarımda da olduğu şekliyle topyekün çözümün adı BTP ve onun lideri Prof Dr. Haydar Baş.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023