Türkiye Ziraat Odaları Başkanı (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar "AB tarım konusunda bizleri pazar yapmak istiyor" derken aslında önemli bir gerçeğin altını çiziyor: Türkiye'nin AB süreci Türkiye'nin değil, AB'nin faydasınadır.Gerçi bu gerçeği Financial Times gibi AB'nin önemli basın kuruluşları zaman zaman gündem ediyorlar ama, tabii ki görmek isteyene?Tarım konusunu sadece AB, ABD ya da IMF ile sınırlandırmak da mümkün değil. Neticede onlar da maşa.AB, ABD ve IMF'yi kendi çıkarları doğrultusunda diledikleri gibi kullanan ve yönlendiren bir "küresel sermaye imparatorluğu" var.AB ve ABD'nin de haddi aşan borçları olduğunu biliyor musunuz? ABD'nin küresel sermayedarlara olan borcu 11 trilyon dolar, AB'nin ise 24 trilyon dolar?Yani öyle bir küresel irade var ki, ABD'yi de AB'yi de sömürüyor.Almanya'da yapılan 3. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde tebliğ sunan Alman, Hollandalı, Avusturyalı bilim adamlarının küresel sermayedarlardan duydukları rahatsızlığı ifade etmeleri dikkat çekiciydi.Küresel sermaye sadece Türkiye gibi ülkeleri değil, gelişmiş ülkeleri de kontrol altında tutmaya çalışmaktadır.Bu anlattıklarımın tarımla alakası nedir diye sorabilirsiniz. Tarımla çok alakası var, şöyle:ABD'nin eski Dışişleri Bakanlarından birisi, "Arapların petrol silahı varsa, bizim de tahıl silahımız var. Petrolsüz yaşanabilir, ama tahılsız asla" diyor.Yani tarım ürünleri yeri geldiğinde en etkili silah, en etkili yaptırım unsurudur. Tarım sektörünü kaybeden bir ülke diğer ülkelerin esareti altına girmeye mecburdur.Bu gerçeği iyi bilen küresel sermaye grupları, tarıma küresel manada el attılar ve tarımın her unsurunu kontrol altına almaya çalıştılar.Maliyet kalemlerinden, üretimden, satışa kadar her kademeyle yakından ilgilendiler.Çünkü hangi ülkede olursa olsun, bütün insanları modern köle haline getirmek ancak tarımı kontrol altına almakla mümkündü.Amaç sınırsız olan kaynakları kontrol altına alarak sınırlandırmak, aslan payını kendilerine ayırmak, kalanını dilediğine vermek, verirken de taviz koparmak.Somali'yi hatırlayın. Önceleri kendi kendine yeten ülkelerden biri olan Somali'nin küresel sömürü neticesinde geldiği noktayı bugün görüyoruz.Misyonerlik ile başlayan süreç, kaynakların yağmalanmasına ve iç savaşa doğru götürüldü. Yapılan toplu katliamların haddi hesabı yok. Somali'nin insanları açlık ve sefaletle mücadele ediyor.Somaliliye bu zulmü layık görenler ise şimdilerde gönderdikleri üç beş yardımla dünyaya insanlık dersi vermeye çalışıyorlar. İşte AB, ABD ve IMF maşaları kullanılarak Türkiye'nin ve Türk milletinin de getirilmek istendiği nokta budur.Bu güçler yerli taşeron siyasileri de devreye koyarak, bir tarım ülkesi olan ülkemizde tarımı tamamen bitirme çalışması yapıyorlar.Özellikle son dönemde tarıma olan desteklerin kaldırılması ya da zorlaştırılması, kota uygulaması, üretene ceza, üretmeyene ödül verilmesi, maliyetinin altında alım fiyatı açıklanması, tarım arazilerinin yabancılara satışının önünün açılması? gibi adımlar bu amaca hizmet etmektedir.Türkiye'de tarımın tamamen bitilmesi hedeflenmektedir.Tarımın bitirilmesi, Türk milletinin elinin kolunun bağlanması anlamına gelecektir ve bu da milli direncin kırılması demektir.Örneğin ülkemizde çok ciddi mısır üretimi yapılıyordu, fakat ucuz ithal mısırın önü açılınca vatandaş üretimden vazgeçmek zorunda bırakıldı.Mısır konusunda dışarıya bağımlı hale geldik. Bugün ise ithal ettiğimiz mısır yetmiyor ve fazla da ithalat yapamıyoruz. Konya Yumurta Üreticileri Birliği yaptığı basın açıklamasında, TMO'nun yumurta üreticileri için ithal ettiği 300 bin ton mısırın yeterli gelmediğini, ülke genelinde birçok çiftlikte tavukların aç kaldığını, mısırda fiyatların yükselmesini bir yana bıraktıklarını artık mısırı bulamaz hale geldiklerini kaydetti.Mısırda yaşanan bu sorunun küresel boyutuna bakalım.Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) nisan tarihli son raporunda, Temmuz 2007/Haziran 2008 dönemi dünya mısır üretiminin 746 milyon tona ulaşacağını öngördü. IGC, 2007/08 sezonu dünya mısır tüketiminin ise bu sezondan 29 milyon ton yüksek, rekor düzeyde 755 milyon ton olarak tahminledi. Buna göre tüketim, üretimden fazla görünüyor.Tüketimdeki bu artışın nedeninin yüksek endüstriyel kullanım olduğu ve bunun da çoğunluğu ABD'de olmak üzere esas olarak etil alkole çevirimden kaynaklandığı ifade edildi. Yani birileri küresel manada mısırın tüketiminin üretimden fazla olmasını ve bundan rant elde etmeyi talep etti ve yine birileri dünya mısır arzında Türkiye gibi ülkelerin etkin değil, ithalatçı konumuna düşürülerek sıkıntı çekmesini planladı.Rakamlara bakılırsa, önümüzdeki dönemde ülkemizde mısır ihtiyacı olanlar avuçlarını yalayacaklar. Halbuki Türkiye oluşan küresel talepte etkin bir üretici ve ihracatçı olabilirdi, fakat birileri bunu istemediler, bizim siyasiler de bu isteğe taşeronluk yaptılar.Bu misalleri arttırabilirsiniz. Tütünde, pamukta, fındıkta, çayda, pirinçte, buğdayda hep aynı manzarayı yaşıyoruz ve aynı taşeron mantık devam ettiği müddetçe de yaşayacağız.Artık tekrar kendimize gelmeli, bizi Somali durumuna sokacak bu küresel sömürü oyunlarının farkına varıp, aynen Atatürk'ün yaptığı gibi milli tarıma yönelmeliyiz.Görünen o ki, bugün tarım konusunda milli çözümler ortaya koyan sadece bir tek parti var: Bağımsız Türkiye Partisi (BTP).Prof. Dr. Haydar Baş, ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ülkemizdeki tarımı ayağa kaldıracak her türlü çözüme sahiptir ve bu modelle Sayın Baş ülkemiz üzerinde oynanan küresel oyunların hepsini bozmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025