'Tek başına yeter de artar bile' seslendirme dosyası:
Ortadoğu'da, emperyalizme ve "dinler arası diyalog" adı altına misyoner faaliyetlerine karşı verilecek mücadelede en önemli faktör İslamdır. İslam dini, bölge devletlerinin en temel savunma refleksidir.
Vatikan ve bölgemiz üzerinde hesabı olan devletler, Müslümanların elinden, Kuran'ı ve Ehli Beyt'in yaşadığı İslam anlayışını almadan Ortadoğu'da başarılı olamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
Hedeflerine ulaşabilmek için, mezhep farklılıklarını kullanarak müslümanı müslümana kırdırttılar. Dinler arası diyalog projesiyle, Ehli Beyt İslam anlayışını ortadan kaldırarak peygambersiz bir din inşa edilmek isteniyor.
İçerden satın aldıkları resmi ve gönüllü hoca kılıklı ajanlarıyla, dışarıdan verdikleri finansal güçle, İslam'ın yorum zenginliği olan mezhepleri, dinin aslı gibi göstererek mezhep kavgasını çıkarttılar.
Mikro milliyetçiliği destekleyerek toplumu düşman kamplarına ayırdılar.
Borçlandırarak kendilerine mahkûm ettiler.
Sürecin sonunda çıkarttırdıkları iç savaşı bahane göstererek kendilerine müdahale alanı yarattılar.
Bu oyunları, arka planına ışık tutarak, tehlikenin vehametini doksanlı yıllarda iki eser kaleme alarak ortaya koyan tek siyasi lider Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Özetle "Dinler arası diyalog bir Vatikan projesidir. Nihai hedefi Türkiye'dir." İfadesiyle Prof. Dr. Haydar Baş, milletimizi ve siyasilerimizi uyandırmaya çalışmıştır.
Papalık misyonu olarak da ifade edilen dinler arası diyalogun amacı, İslam'ın içini boşaltmak, Muhammed Mustafa 'sız(sav) yeni bir din oluşturmak, oluşturdukları bu yeni dinin mensupları eliyle de Kuran ayetlerini tevil ederek, tarihselcilik adı altında Allah'ın ayetlerinin bazılarının bugün geçerliliği kalmamıştır diyerek Kuran'ın inkâr edilmesini sağlamaktır.
Diyalogcu misyonerlerin yapmak istedikleri şudur; sadece Kuran'ı, peygamberimizi değil, zamanın yaratıcısı olan Allah'ın gönderdiği ayetlerinin zamanla değişeceğini ifade ederek, Allah'a âcizlik isnat etmeye çalışmak ki bu da Allah'ın inkâr edilmesi manasına gelir. Dinler arası diyalog fikrini savunanlar, iman ve İslam dairesinden okun yaydan çıktığı gibi çıkmışlardır. Dinler arası diyaloğu benimsemesine rağmen kendini Müslüman olarak görenler bilsinler ki, İman ve İslam dairesinin dışına çıkmışlardır ve tekrar geri dönme şanslarının olmadığı da ayetle sabittir.
Ortadoğu'da yaşananlarla Papanın ziyareti arasında bir korelasyon kuramıyor iseniz olayların arka planını ya göremiyorsunuz ya da görmek istemiyorsunuz demektir. Bu bulanık kafayla bölgeye çözüm getirmeniz de imkansızdır.
Papalık misyonuna hizmet eden Büyük Ortadoğu Projesiyle ABD, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdi. Çocuk, yaşlı, kadın, savunmasız demeden Müslümanları öldüren, evlerini yakıp yıkan, Müslüman kadınların namusunu kirleten ABD, bu cinayetleri bölgedeki partnerleriyle birlikte gerçekleştirdi. Devletlerin üniter yapılarını ortadan kaldırdılar, ülkeleri bölgelere ayırarak parçaladılar, arka planda kalarak yerli ortaklarıyla siyasetlerini yönetip yönlendirdiler ve yeraltı kaynaklarını, petrolünden doğalgazına, değerli madenlerine kadar ele geçirdiler.
Papalık misyonuna ve İsrail'in arzu mevud idealine hizmet eden ABD ve işbirlikçileri, Irak'ta geriye evsiz, yurtsuz, düzensiz, huzursuz, susuz, elektriksiz, işsiz, aşsız ve sefalet içinde yüzen yetimler, kimsesizler, parçalanan aileler bıraktılar.
Ortadoğu'yu bu hale getirenler umut olarak şimdi bölgeye Papa'yı pompalayarak kök salmaya çalışıyorlar. Bu oyunu bozmak isteyenler için Haydar Baş Hoca tek başına yeter de artar bile.
Şimdi sadece Irak'ı değil bütün Ortadoğu'yu ana şefkatiyle kucaklayarak, yaralarını saracak, borçlanmadan ülkeyi ayağa kaldıracak bir BABA çözüme ihtiyaç vardır.
Birlik, beraberlik ve kardeşlik için Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Tevhidin Merkezi Ehli Beyt" anlayışına, işsizlikten, fakirlikten kurtulmak, ekonomik olarak kimseye muhtaç olmamak ve eğilmemek için "Milli Ekonomi Modeli" ne ihtiyaç vardır.
Müslümanların yapması gereken, 2013 yılında Rusya'nın yaptığı gibi, kendi parlamentolarında Milli Ekonomi Modelini tartışarak (gerek duyuyorlarsa Hüseyin Baş'tan da yardım talep ederek) kanunlaştırıp uygulamaktır. Zilletten kurtulmanın başka bir yolu yoktur.
Vatikan ve bölgemiz üzerinde hesabı olan devletler, Müslümanların elinden, Kuran'ı ve Ehli Beyt'in yaşadığı İslam anlayışını almadan Ortadoğu'da başarılı olamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
Hedeflerine ulaşabilmek için, mezhep farklılıklarını kullanarak müslümanı müslümana kırdırttılar. Dinler arası diyalog projesiyle, Ehli Beyt İslam anlayışını ortadan kaldırarak peygambersiz bir din inşa edilmek isteniyor.
İçerden satın aldıkları resmi ve gönüllü hoca kılıklı ajanlarıyla, dışarıdan verdikleri finansal güçle, İslam'ın yorum zenginliği olan mezhepleri, dinin aslı gibi göstererek mezhep kavgasını çıkarttılar.
Mikro milliyetçiliği destekleyerek toplumu düşman kamplarına ayırdılar.
Borçlandırarak kendilerine mahkûm ettiler.
Sürecin sonunda çıkarttırdıkları iç savaşı bahane göstererek kendilerine müdahale alanı yarattılar.
Bu oyunları, arka planına ışık tutarak, tehlikenin vehametini doksanlı yıllarda iki eser kaleme alarak ortaya koyan tek siyasi lider Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Özetle "Dinler arası diyalog bir Vatikan projesidir. Nihai hedefi Türkiye'dir." İfadesiyle Prof. Dr. Haydar Baş, milletimizi ve siyasilerimizi uyandırmaya çalışmıştır.
Papalık misyonu olarak da ifade edilen dinler arası diyalogun amacı, İslam'ın içini boşaltmak, Muhammed Mustafa 'sız(sav) yeni bir din oluşturmak, oluşturdukları bu yeni dinin mensupları eliyle de Kuran ayetlerini tevil ederek, tarihselcilik adı altında Allah'ın ayetlerinin bazılarının bugün geçerliliği kalmamıştır diyerek Kuran'ın inkâr edilmesini sağlamaktır.
Diyalogcu misyonerlerin yapmak istedikleri şudur; sadece Kuran'ı, peygamberimizi değil, zamanın yaratıcısı olan Allah'ın gönderdiği ayetlerinin zamanla değişeceğini ifade ederek, Allah'a âcizlik isnat etmeye çalışmak ki bu da Allah'ın inkâr edilmesi manasına gelir. Dinler arası diyalog fikrini savunanlar, iman ve İslam dairesinden okun yaydan çıktığı gibi çıkmışlardır. Dinler arası diyaloğu benimsemesine rağmen kendini Müslüman olarak görenler bilsinler ki, İman ve İslam dairesinin dışına çıkmışlardır ve tekrar geri dönme şanslarının olmadığı da ayetle sabittir.
Ortadoğu'da yaşananlarla Papanın ziyareti arasında bir korelasyon kuramıyor iseniz olayların arka planını ya göremiyorsunuz ya da görmek istemiyorsunuz demektir. Bu bulanık kafayla bölgeye çözüm getirmeniz de imkansızdır.
Papalık misyonuna hizmet eden Büyük Ortadoğu Projesiyle ABD, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdi. Çocuk, yaşlı, kadın, savunmasız demeden Müslümanları öldüren, evlerini yakıp yıkan, Müslüman kadınların namusunu kirleten ABD, bu cinayetleri bölgedeki partnerleriyle birlikte gerçekleştirdi. Devletlerin üniter yapılarını ortadan kaldırdılar, ülkeleri bölgelere ayırarak parçaladılar, arka planda kalarak yerli ortaklarıyla siyasetlerini yönetip yönlendirdiler ve yeraltı kaynaklarını, petrolünden doğalgazına, değerli madenlerine kadar ele geçirdiler.
Papalık misyonuna ve İsrail'in arzu mevud idealine hizmet eden ABD ve işbirlikçileri, Irak'ta geriye evsiz, yurtsuz, düzensiz, huzursuz, susuz, elektriksiz, işsiz, aşsız ve sefalet içinde yüzen yetimler, kimsesizler, parçalanan aileler bıraktılar.
Ortadoğu'yu bu hale getirenler umut olarak şimdi bölgeye Papa'yı pompalayarak kök salmaya çalışıyorlar. Bu oyunu bozmak isteyenler için Haydar Baş Hoca tek başına yeter de artar bile.
Şimdi sadece Irak'ı değil bütün Ortadoğu'yu ana şefkatiyle kucaklayarak, yaralarını saracak, borçlanmadan ülkeyi ayağa kaldıracak bir BABA çözüme ihtiyaç vardır.
Birlik, beraberlik ve kardeşlik için Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Tevhidin Merkezi Ehli Beyt" anlayışına, işsizlikten, fakirlikten kurtulmak, ekonomik olarak kimseye muhtaç olmamak ve eğilmemek için "Milli Ekonomi Modeli" ne ihtiyaç vardır.
Müslümanların yapması gereken, 2013 yılında Rusya'nın yaptığı gibi, kendi parlamentolarında Milli Ekonomi Modelini tartışarak (gerek duyuyorlarsa Hüseyin Baş'tan da yardım talep ederek) kanunlaştırıp uygulamaktır. Zilletten kurtulmanın başka bir yolu yoktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Meramını anlatamayacaksan çizmeyeceksin / 05.07.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025
- Bizi istemeyenleri biz de istemiyoruz / 23.06.2025
- FETÖ, bizden hep nefret etmiştir / 22.06.2025
- Trump, İran ile savaşa girmez / 21.06.2025
- İran'ı tanımak / 15.06.2025
- Siz siz olun, asla ölümü unutmayın / 29.04.2025
- Magazin siyasetinden kurtulmak / 26.03.2025
- Çözümün adresi, Türkiye’nin B planı / 25.03.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025
- Bizi istemeyenleri biz de istemiyoruz / 23.06.2025
- FETÖ, bizden hep nefret etmiştir / 22.06.2025
- Trump, İran ile savaşa girmez / 21.06.2025
- İran'ı tanımak / 15.06.2025
- Siz siz olun, asla ölümü unutmayın / 29.04.2025
- Magazin siyasetinden kurtulmak / 26.03.2025
- Çözümün adresi, Türkiye’nin B planı / 25.03.2025