1 Mayıs İşçi Bayramı, İstanbul’da bayram değil “meydan muharebesi” şeklinde gerçekleşti.
Her ne kadar Sayın İstanbul Valisinin “gayet orantılı bir güç kullandıklarını, kaçana, düşene asla müdahale edilmediğini” söylese de durum maalesef pek de öyle olmadı.
Sayın Vali, televizyonlara yansıyan görüntüleri görünce kendi söylediklerinden pişman olacak mı acaba?
Maalesef, orantısız güç de kullanıldı, bol bol biber gazı da tazyikli su da kullanıldı. Bırakın kaçana, düşene müdahale edilmediğine; duvar dibine, araçların arkasına sığınanlara; kadın erkek demeden biber gazı, tazyikli su sıkıldı.
Hükümet 1 Mayıs İşçi Bayramını taksimde yaptırmamak için ısrarlı davrandı. İşçiler ise bayramı mutlaka Taksim’de kutlamak için ısrarlı davrandı.
Hükümetin bu konuda tarafsız davrandığını söylemek biraz güç!
PKK terör yandaşlarının böyle bir talepte bulunması halinde hükümet itiraz eder miydi acaba?
Şöyle bir düşünsenize, terör örgütü yandaşlarının düzenledikleri mitingleri, toplantıları; yasak posterler, yasak bayraklar taşınmasına rağmen kim müdahale edebiliyor. “Aman barış süreci yara almasın, bırakın yapsınlar.” Denilmiyor mu?
Yakın zamanda terör örgütünün ellerinde silahlarıyla, ellerini kollarını sallayarak hukuk dışı bir çekilme sürecine gireceği bir dönemde, işçilerin Taksim’deki bayram kutlamalarına müsaade edilmeliydi.
Ama maalesef terör örgütüne gösterilen müsamahanın yüzde biri bile bu ülkenin kurumlarında çalışan işçisine layık görülmedi.
İşçiler Taksim’de bayram kutlamasın diye devletin aldığı önlemlere bakarsanız ne demek istediğimizi anlarsınız. Çevre illerden binlerce polis getirtip meydana dolduracağınıza, Taksim’e giden bütün yolları kapatıp İstanbullulara çile çektireceğinize, işçilere meydanı açsaydınız; bayram kutlanacak ve sadece 1 gün konuşulacaktı. Fakat hükümetin yanlış tutumu yüzünden 1 Mayıs İşçi Bayramı, günlerce belki de haftalarca konuşulacak ve böylece gündem değişecek. Terörle müzakere sürecine karşı oluşan tepki, Akil Adamlara yapılan protestolar, terör örgütünün çekilişinde yaşanacak hukuk dışı görüntüler, gündemden düşecek.
Terörist PKK “aktivist”, hak arayan işçi “marjinal” ya da “terörist” olarak yansıtılacak; belki de Başbakan çıkıp yine meşhur benzetmeyi yapacak “bir avuç çapulcu” yakıştırmasını yapacak. Bir işçi bayramı daha tarihe böylece geçecek.
Her ne kadar Sayın İstanbul Valisinin “gayet orantılı bir güç kullandıklarını, kaçana, düşene asla müdahale edilmediğini” söylese de durum maalesef pek de öyle olmadı.
Sayın Vali, televizyonlara yansıyan görüntüleri görünce kendi söylediklerinden pişman olacak mı acaba?
Maalesef, orantısız güç de kullanıldı, bol bol biber gazı da tazyikli su da kullanıldı. Bırakın kaçana, düşene müdahale edilmediğine; duvar dibine, araçların arkasına sığınanlara; kadın erkek demeden biber gazı, tazyikli su sıkıldı.
Hükümet 1 Mayıs İşçi Bayramını taksimde yaptırmamak için ısrarlı davrandı. İşçiler ise bayramı mutlaka Taksim’de kutlamak için ısrarlı davrandı.
Hükümetin bu konuda tarafsız davrandığını söylemek biraz güç!
PKK terör yandaşlarının böyle bir talepte bulunması halinde hükümet itiraz eder miydi acaba?
Şöyle bir düşünsenize, terör örgütü yandaşlarının düzenledikleri mitingleri, toplantıları; yasak posterler, yasak bayraklar taşınmasına rağmen kim müdahale edebiliyor. “Aman barış süreci yara almasın, bırakın yapsınlar.” Denilmiyor mu?
Yakın zamanda terör örgütünün ellerinde silahlarıyla, ellerini kollarını sallayarak hukuk dışı bir çekilme sürecine gireceği bir dönemde, işçilerin Taksim’deki bayram kutlamalarına müsaade edilmeliydi.
Ama maalesef terör örgütüne gösterilen müsamahanın yüzde biri bile bu ülkenin kurumlarında çalışan işçisine layık görülmedi.
İşçiler Taksim’de bayram kutlamasın diye devletin aldığı önlemlere bakarsanız ne demek istediğimizi anlarsınız. Çevre illerden binlerce polis getirtip meydana dolduracağınıza, Taksim’e giden bütün yolları kapatıp İstanbullulara çile çektireceğinize, işçilere meydanı açsaydınız; bayram kutlanacak ve sadece 1 gün konuşulacaktı. Fakat hükümetin yanlış tutumu yüzünden 1 Mayıs İşçi Bayramı, günlerce belki de haftalarca konuşulacak ve böylece gündem değişecek. Terörle müzakere sürecine karşı oluşan tepki, Akil Adamlara yapılan protestolar, terör örgütünün çekilişinde yaşanacak hukuk dışı görüntüler, gündemden düşecek.
Terörist PKK “aktivist”, hak arayan işçi “marjinal” ya da “terörist” olarak yansıtılacak; belki de Başbakan çıkıp yine meşhur benzetmeyi yapacak “bir avuç çapulcu” yakıştırmasını yapacak. Bir işçi bayramı daha tarihe böylece geçecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 03.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025