Son yaşanan gelişmeler gösterdi ki, siyasilerimizin tavizkar politikaları neticesinde dağda bulunan PKK terörü, ya Kuzey Irak'ta bir devlet terörüne, ya ülkemizde siyasal bir teröre ya da şehir merkezlerinde huzursuzluk ve kaos çıkaran kentsel bir teröre dönüştü. Terörün amacı asla değişmedi, sadece hedefe ulaşma metotları değişti. Siyasal da olsa, devlet terörü kapsamında da olsa, sokaklarda çatışmalar, olaylar çıkartarak ülke huzurunu da bozsa hedef aynı: Türkiye'yi bölmek ve parçalamak?Yalnız bir gerçeği asla unutmamalıyız. Hangi çeşidi olursa olsun terör sadece bir maşadır. Arkasındaki küresel iradeyi, küresel hesapları iyi görmeliyiz.Bugün iyi görmediğimiz açık ve net. Çünkü yıllarca terörü destekleyenlerle beraber hareket ediyoruz. Onların belirlediği limitlerle terörü bitireceğimizi zannediyoruz. Emin olun ki bu zandan öteye geçmeyecektir. Çünkü terör o limitlerin dışına çoktan çıkartıldı.Bu aşamada sadece askeri bir operasyonun yeterli olmayacağı açıktır. Terörle topyekün bir mücadele gerekmektedir."Sınırlarını milli iradenin çizdiği" askeri yöntemler bir taraftan uygulanırken, diğer taraftan da, siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki, ahlaki? her türlü "milli" yöntem devreye sokulmalıdır.Yolumuza IMF ile devam ederek aynı anda terörü bitirmek mümkün değildir. Çünkü yıllardan beri uyguladığımız IMF politikaları neticesinde milletimizin ekserisi mağdur olmuş, bu da terörü teşvik etmiştir, teröre daha uygun bir zemin hazırlamıştır.Milli bir ekonomik model uygulanmadığı, sosyal devlet projeleriyle ihtiyaçlar karşılanmadığı müddetçe terörün ekonomi üzerinden yaptığı propagandalara mani olamayız.Yalnız burada dikkat edilmesi gereken bir husus var. Bir yarayı kapatacağım derken, daha önemli bir yaraya sebep olmamalıyız. Teröristlere genel af çıkartıp, işsiz kalmasınlar diye para ve iş imkanı sağlanırsa, bu durum terörü bitirmez, daha da azdırır. Hatta evladını şehit vermiş olan vatandaşlarımızı ve ekonomik durumu kötü olduğu halde teröre başvurmamış vatansever insanlarımızı bu durum rencide eder.Çünkü terörist bu hakları terör sebebiyle elde etmiş olacaktır. Sanki dağa çıktığı için ödüllendirilmektedir. Bu kesinlikle yanlıştır.Olması gereken ise milletimizin her bir ferdine vatana ve devlete bağlılığı sebebiyle ödül vermektir. Hatta bu öyle bir ödül olmalı ki, oğlu dağa çıkanlar, "Oğlum bak devletimiz bize sahip çıkıyor. Akıllı ol, teslim ol. Cezanı çek ve asla bize sahip çıkan bu baba devlete nankörlük etme" diyebilmelidir.Görünen o ki, bunu dedirtebilecek bir tek proje vardır. O da BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Vatandaşlık Maaşı" projesi. Ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli sebebiyle Nobel'e aday gösterilen Prof. Dr. Baş, bu proje kapsamında her bir Türk vatandaşına 500 YTL vatandaşlık maaşı verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu dağdaki teröriste değil, milletimize bir ödüldür ve dağdakinin gerçekten pişman olmasını sağlar. Tabii, tek başına bu da yeterli değildir. Prof. Dr. Baş, bu imkanı milletimize sağladıktan sonra, ciddi bir milli eğitimin verilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Bu eğitimde milli ve manevi değerlerimiz gençliğimize kazandırılmalıdır. Öyle bir gençlik yetişmeli ki, önündeki engelleri aşmada asla tereddüt etmeyen, vatanı, milleti ve bayrağı için canını seve seve verebilecek, tarihi değerlerle ve ölçülerle donanmış, küresel fitnelere de hazırlıklı, her noktada donanımlı olmalıdır.Devlet ve millet yararına kazanılmış olan bir gencin önü açılmalıdır. Ürettiği bütün projelerde arkasında durulmalıdır. Devlet ve milletini her aşamada arkasında gören bir Türk genci neler başarmaz ki? Toplumun sağlıklı oluşmasında ve terörün son bulmasında aile bağları da önemlidir. Güçlü devletler güçlü ailelerden oluşur. İşin temelinde aile vardır. İnsanımızın doğu, batı, kuzey, güney ayrımı yapılmadan aile kurması teşvik edilmeli ve aileler sürekli desteklenmelidir.Prof. Dr. Haydar Baş'ın sık sık ifade ettiği bu tavsiyeler çözümün kendisidir. Bu tavsiyeleri dikkate almadığımız her gün aleyhimize işlemektedir.Bütün bu şartlar sağlandıktan sonra, hala terörist olma yolunda gidenler varsa onlara da adaletin gereği, caydırıcılık da dikkate alınarak gerekli hukuki cezalar verilmelidir. Bu cezalar terörden mağdur olanları da tatmin etmelidir. Yine bu cezalar yeni teşebbüsleri tamamen kesecek nitelikte olmalıdır.Çünkü artık terör o kişilerin hastalığı olmuştur. Bir kişinin terörist olmasına engel olacak bütün önlemler alındıktan sonra, o kişi inatla teröristliğe devam ediyorsa cezadan başka bir çözüm kalmamıştır.Bir ülkede milli düşünen bir siyaset, güçlü bir asker, milli bir ekonomi, milli bir eğitim, güçlü aile bağları ve caydırıcı ceza varsa o ülkede terörün olmasının imkanı var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025