Diyarbakır'da başlayan ve İstanbul'a kadar da sıçrayan olayların temel sebebi siyasilerimizin AB sevdası ve ABD müttefikliğidir.Yani bu gerginlikler, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra başlayan ve son 3 yıldır da ağırlık kazanan Batıya yamanma politikalarının bir ürünüdür.Bu bölücü olaylar, Türkiye için AB, ABD ve IMF politikalarının iflası anlamını taşımaktadır.Yaşanan problemlere temeline kadar inilmediği takdirde kalıcı bir çözüme ulaşmak asla mümkün değildir. Bu sebeple durumu tarihi süreciyle birlikte değerlendirelim.Sözde Kürdistan projesi, 1. Dünya savaşı sıralarında İngilizlerin ortaya attığı ve bütün Batı ülkelerinin de desteklediği bir projedir ve hedef milletimizi kamplara bölerek daha kolay yutulmasını sağlamaktır.Nitekim Osmanlı'nın önüne sunulan Sevr antlaşmasında bu yıkım projesine de yer verilmiştir. Atatürk'ün ortaya koyduğu güçlü devlet anlayışı ve milli politikalar bu bölge üzerindeki bölücü amaçlı dış hesapların rafa kalkmasına sebep olmuştur.Fakat daha sonra uygulanan Batı tavsiyeli ve amacı belli politikalar burada yavaş yavaş bir terör hareketinin temellerinin oluşmasına neden olmuştur.Temeli oluşturulan terör hareketinin tam olarak sahneye çıkması 1. Körfez hareketiyle birlikte oluşturulan ve Irak'ın Kuzeyine yerleştirilen Çekiç Güçle birliktedir.İngilizlerin mirasını devralan ABD, PKK terörünün en büyük destekçisidir ve bütün AB ülkeleri ve bu işten en fazla nemalanacak olan İsrail bu konuda ABD ile aynı çizgidedir.Bu küresel güçler, yıllarca bir taraftan Kuzey Irak'ta teröristlere askeri eğitim verirken, diğer taraftan da her türlü silah ve finansal desteği de sağlamıştır. Özellikle Irak'ın işgalinden sonra, Türk askerinin Kuzey Irak'a girmesine müsaade edilmemiş ve PKK terörü yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır.Aynı küresel güçler, Türkiye'deki siyasilere yakın davranarak ve hayaller vaat ederek oluşan bu tehlikeye karşı direncimizi kırmaya çalışmışlar, bunun neticesinde, askerin ve polisin yetkileri daraltılmış, özellikle Güneydoğu'da ajanlar ve misyonerler cirit atmaya başlamış, IMF politikalarıyla da ülkenin eli kolu bağlanmaya çalışılmıştır.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bu noktadaki uyarıları önemlidir:"Yabancı güçlerin böyle bir problem üretme hastalığı var. Niye? Onlara göre Türkiye kimin vatanı? Batılıların vatanı. Peki bu nedir? Dün, Kürt sorunu ismini kullanmadan o bölgede bir eşkıya, bir çete harekatına başladılar. Dağa çıktılar. Ankara'dan, İzmir'den, İstanbul'dan, Güneydoğu'dan, Doğu'dan insanları kaçırıp eğittiler. Bunların çoğunun eğitiminde, bizim Güneydoğu üzerinde hesabı olanların gerek siyasi gerek askeri eğiticisinin rol aldığını ve bunları millete ve devlete karşı şartlandırdığını geçmişte bütün siyasi iktidarlar delilleriyle beraber ibraz ettiler. Böyle PKK adında bir kurum oluşturuldu.""İdrak noksanlığı nedeniyle olaylar ciddi bir şekilde geliştirildi, PKK meselesi zaman içinde büyük bir mesele haline geldi. Siyasiler gerek bilerek, gerek bilmeyerek bu sürece alet oldular. PKK ile yanlış bir kulvarda, yanlış bir metotla mücadele edildi, istenilen kavganın başlatıldı.""Tıpkı 80 öncesi sağ sol harekatı gibi. Yani bu harekat başlatıldı. Bana göre o günün siyasilerinin hepsi, bu konuda mesuldür. Öyle başlatıldı. Şimdi ses duyuldu. Ve o günden bugüne kadar ciddi bir propaganda ile bölge diri ve taze tutuldu ki, bu konu hakkında devlete karşı aleyhte insanları şartlandırdılar."Sayın Baş olayların perde arkasını net bir şekilde ortaya koymaktadır.Şimdi bütün bu gerçeklerden sonra, sizce zaten olayların çıkış sebebi olan AB, ABD ve IMF tavsiyeleriyle bu problemlerin çözülmesi mümkün mü?Hala AB, ABD ve IMF politikalarını adres olarak gösteren, daha doğrusu bu politikalar dışında da herhangi bir çözümü olmayan siyasilerimizin bölücü amaçlı PKK terörünü ortadan kaldırması mümkün mü?Tekrar tekrar vurgulamak gerekirse, PKK terörü asla Kürt kardeşlerimizin ortaya attığı bir hareket değildir. Küresel güçler böyle göstermeye çalışarak Kürt-Türk çatışmasını körüklemek istiyorlar. Olayın aslı, PKK terörü, küresel güçlerin ülkemizi bölmek için uyguladıkları bir projedir. Güneydoğulu kardeşlerimiz de bu terörden muzdariptir.Yapılması gereken güçlü bir devlet anlayışıyla bu terörü kurutmak ve arkasındaki küresel iradenin de farkına vararak, çıkarlarımıza uygun milli bir iç ve dış politika ortaya koymaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025