İsrail'in 13 Haziran'da İran'a yaptığı saldırılar, Orta Doğu'da yeni bir sürecin başladığını gün yüzüne çıkardı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar, "Tahran yolunun açıldığını" ifade ederek İran'a yeni hava saldırıları düzenleyeceklerini duyurdu.
İsrail savaş uçaklarının Suriye hava sahasından geçerek, Irak'ta Barzani bölgesinden İran'a saldırılar düzenlemesi, İsrail için Tahran yolunun nereden açıldığını gösteriyor. Suriye'deki rejim değişikliğinden övgüyle bahseden Türkiye siyaseti bunun muhasebesini iyi yapmalı.
Biraz düşündüğünüzde aslında İsrail için sadece Tahran yolunun değil, Ankara yolunun da açıldığını anlarsınız. İran, ABD-İsrail ikilisinin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) hedefinde de, Türkiye değil mi?
Prof. Dr. Haydar Baş, 1991 yılında ABD Irak'a Körfez Harekatı'na başladığında, "Irak'ı bölecekler, asıl hedef Türkiye'dir" diye uyarmıştı. Tam 34 yıl önce…
Yıllardır, hep Suriye'de Fırat'ın doğusunu ele geçiren ABD destekli YPG'nin Fırat'ın batısıyla birleşmesiyle Akdeniz'e doğru bir büyük İsrail koridoru açılacağını tahmin ediyorduk. Fakat öyle oldu ki, ABD destekli Şara yönetiminin Suriye'yi ele geçirmesiyle Suriye'nin tamamı büyük İsrail koridorunun bir parçası haline geldi.
Bunu net olarak İsrail'in son İran saldırılarında gördük. Artık İsrail, Suriye'de bir direnç görmüyor, elini kolunu sallayarak Fırat'ın doğusuna, oradan da Barzani bölgesine geçip, burada İran'a istediği gibi saldırılar düzenleyebiliyor.
Bu konu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın da gündemindeydi. Geçtiğimiz pazar akşamı Haydar Baş Vakfı tarafından İstanbul'da organize edilen Gadir-i Hum Bayramı programında bu konuda çok önemli tespitlerde bulundu:
"İsrail bugün İran'ı bombalıyor. İsrail İran'da masumları öldürüyor, sivilleri öldürüyor. Buraya çıkmadan önce Meşhed şehrinde İmam Rıza'nın türbesine yakın bir bölgeyi bombaladılar. Bugün İsrail'in burayı bombalamasının nedeni İran'ın nükleer silah yapması değil bir inancı, bir dini, bir tarihi, bir medeniyeti bombalamaktır."
"Meselenin en üzücü tarafı da şudur; İsrail İran'ı bombalamaya kalktığında normal şartlarda Lübnan'dan tepki alırdı, Golan tepeleri üzerinden Suriye'den tepki alırdı, Yemen'den tepki alırdı. Tepkiden kastım 'kınıyoruz' tepkileri değil bildiğin delikanlı gibi tepki alırdı."
"Ne değişti de bu İsrail İran'ı rahat rahat bombalıyor? Ben size söyleyeyim ne değişti; o İsrail'in önünde engeller vardı. Bu engellerden biri Hasan Nasrallah'tı, öldürüldü. Şimdi Nasrallah yok ve İsrail bağı çözülmüş deli dana gibi sağa sola saldırıyor. İsrail'in karşısındaki en büyük engellerden biri de Suriye ordusuydu. Esad devrildi artık Suriye'den İsrail'e hiçbir zarar gelmiyor. Ortam böyle olunca İsrail rahat rahat bombalamalarını sürdürüyor."
"Ben bir konuşmamda, 'Artık haklı çıkana kadar konuşmayacağım' dedim. Ne söylemiştim size tekrar hatırlatayım; Ben, 'Esad devrilecek, İsrail'in önü açılacak ve İsrail Suriye'yi kendi toprakları gibi kullanacak' dedim. Bugün ne oluyor? İsrail'in uçakları Suriye'den geçip İran'ı bombalarken İran'ın uçakları Suriye'nin üzerinden geçip İsrail'e ulaşamıyor. Suriye'nin hava sahası artık İsrail'e hizmet ediyor."
"Esad'ın düştüğü gün Uşak'ta kongremiz vardı. Ben o gün 'Evet, Esad düştü artık yeni hedefleri İran' dedim. Ben o gün , 'Ben İran'ı da savunacağım. İrancı olduğum için değil, İran'ı tasvip ettiğim için değil Amerikan uşaklarının İran'ı kan gölüne çevirmemesi için savunacağım' dedim."
"Bugün ABD, bugün İsrail komşumuz oluyor, bugün ABD bölgemize yerleşiyor ve nihai hedefleri ister kabul edin ister kabul etmeyin Mezopotamya'dır, Anadolu'dur, medeniyetinin doğduğu nokta yani bugünkü adıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletidir."
"Gün ayrılık vakti değildir, gün birlik günüdür. Tarihin görmediği kadar büyük tehlikelerle karşı karşıya kalan bir Orta Doğu coğrafyasındayız ve bir İslam coğrafyasındayız. Bunu aşabilmenin tek yolu tek bilek tek yürek olup Ehl-i Beyt'te buluşup layıkıyla Gadir-i Hum gibi bayramları kutlayıp kardeşliğimizi pekiştirmektir. Her birimizi paramparça edip küçük lokmalar halinde yutmaya niyetliler. Bizler bu niyeti görmek durumundayız."
"Şimdi bize düşen bunlara hiçbir şekilde fırsat vermemektir. Bu fırsatı vermemek için bir olacağız, birlik olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Ben, "Haklı çıkana kadar konuşmayacağım" dedim. Haklı çıktık mı arkadaşlar? Çıktık! O zaman buradan şu sonuç çıkmaz mı; biz artık konuşabiliriz hatta artık bir zahmet herkes sussun da biz konuşalım!"
BTP lideri Baş, bölgemizde yaşananları, ülkemize yönelik tehditleri ve bu tehditleri nasıl bertaraf edebileceğimizi mükemmel bir şekilde ortaya koydu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, devletiyle milletiyle tek bilek tek yürek olup bu sese kulak vermeliyiz; kısırdöngü siyasi gerilimlerden uzak durup bu en büyük tehdide odaklanmalıyız ve üniter yapımızı koruyarak, topyekûn birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz.
Suriye ve kuzey Irak örneğinde gördüğümüz gibi, İsrail'in Truva atı olan PKK terörüyle müzakere ederek, ülkemizi bölünmeye götürebilecek bir yeni anayasa çalışmasıyla bu tehdidi bertaraf edemeyiz, tam aksine bu kirli senaryonun sahiplerinin ekmeğine yağ süreriz.
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025