Dört ihtimal var bu sonucun ortaya çıkmasında. 1- Tayyip Erdoğan hasta. 2- AKP yaşlanıyor. 3- Cemaate rağmen icraat ayrılık getiriyor. 4- Görev süresini bilmeyen tek Cumhurbaşkanı "Ben buradayım" mesajı vermek istiyor. Evet, neyin ihtimalleri bunlar, diye soracaksınız. Bunlar, Şike Yasasının Cumhurbaşkanlığı ceza sahasına ortalanıp, ani bir refleksle tekrar Meclis kalesine giderken, topun aynen köşke iadesinin ihtimalleridir.Şimdi; 1Mart Tezkeresini her şeye rağmen geçirmek için çaba sarfeden iktidar, Suriye sınırındaki arazileri Yahudilere vermek için tek bilek, tek yürek olan iktidar, kamu kurumlarının ve madenlerin satışını el ve iş birliği ile yapan iktidar, Libya açıklarına yanına muhalefeti de alıp, giden iktidar, millete rağmen PKK ile muhatap olan iktidar, yine millete ve milletin inancına rağmen kardeş ülkeler (İran, Suriye) ile neredeyse savaş pozisyonuna geçen iktidar bu şike yasası çevresinde çatlamaya başladı.Artık topun yuvarlak oluşundan mıdır, nedir bilinmez, yukarıda bir kaçını saydığım hayati meselelerde, millete rağmen, tek bilek tek yürek olan iktidar, top uğruna birbirine girdi. Neden? Yasayı AKP hazırladı. Erdoğan hasta değildi ve tam destekle Meclis'ten geçti. Sonra Erdoğan hastalandı, yasa geri geldi. Daha yasa geri gelmeden ilk muhalif Şamil Tayyar oldu. Cumhurbaşkanına mektup bile yazdı? Sonra Bülent Arınç "üstün cesaret" açıklamalarını yaptı. Öyle ki; "Gül gibi, sümbül gibi Cumhurbaşkanı seçeceğiz" diyerek gül özlemini açıklayan Arınç, Bursa'da "Ben Recep Tayyip Erdoğan'a biat etmedim" diyerek 1995'teki Arınç'ı hatırlattı. (O zamanlar, 'milli görüş için' Erbakan bile bu davayı bırakıp, gitse biz buradayız, diyordu) İşte bu Arınç şikede de yaptı yapacağını; "Artık hiçbir milletvekilinin bu şike yasasını bir daha Meclis gündemine getirmeye cesaret edebileceğini sanmıyorum" dedi.Bekir Bozdağ farklı bir pozisyona girdi. Tam o sırada Hayati Yazıcı ofsaytta yakalandı. İlk olarak Gül'e destek veren Yazıcı, şimdi arkasını döndü "yasanın arkasındayız" diyor. Yasa köşke geri gönderildi. Cumhurbaşkanı yasa geri gelmeden, ya geri gelirse sorusuna; bir daha inceletirim, dedi. Bu işin siyasi tarafının görünen kısmıdır. Ya cemaat tarafı! Yahu topla cemaatin ne alakası var, demeyin. Malum artık slogan oldu; "Dokunan yanar" nerede bir ateş çıksa malum cemaatin harfleri oradan çıkıyor. Hakan Şükür'le başlayan futboldaki diyalog süreci hangi noktada tam bilemiyoruz. Ama birçok kulüpte bu yapılanmalardan söz ediliyor. Tek sızıntısı olmayan kulüp Aziz Başkan'ın kulübü FB. İşe bakın ki, Ergenekon ve darbe iddia ve davalarının medyatik savcısının talimatıyla başlatılan ve gözaltına alınan birçok spor camiasından insan. En tanınanı FB Başkanı Aziz Yıldırım. Bu ülkede birileri testere ile insan doğradı 24 yıl, Dink vuruldu bir o kadar, birileri bilmem ne yaptı bir o kadar daha. Hatta darbe yapacaklar, diye içerde tutulan askerler için istenen ceza en fazla 20 yıl. Aziz Yıldırım için ise 132 yıl. Azizliğinden midir nedir anlamadım.Şimdi malum cemaat şike cezalarının düşürülmesine karşı çıkıyor. Çünkü ağır cezalar alan spor camiası içinde bir boşluk oluşacak, artı hedef isimler uzun süre etkisiz hale gelecek ve meydan birilerine kalacak. Para ise para, isim ise isim. Bir anda her yer "diyalog" sloganları ile dolacak. Artık senaryo mu dersiniz, olur mu, olmaz mı, bakacağız! Ama unutmayın; bu milleti hep ummadığı isimler ters köşeye yatırdı. Bu senaryomun sebebi şu dikkate şayan beyandır: Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, (Kime yakın sorusunu, kimin yanında diye sorsak cevap aynı çıkar) katıldığı bir programda, "AK Parti'de çok ciddi bir kırılma noktası görüyorum. Eğer veto edilen yasa aynen Köşk'e iade edilirse; AK Parti, kendi ayağına sıkmayı bırak, kendi sandalyesine tekme vurmuş olur" diyor. Ne demek istiyor acaba? Boğazında ip olanlar için kullanılır; Kendi sandalyesini tekmelemiş, tabiri ve sonu ölümdür. AKP birilerinin idam sehpasında mı?Artı ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen, kendi internet sitesinde en çok yanlış yapanlar, kıdemine güvenenler olduğunu belirterek "Altına girdiğimiz sorumluluk çok ciddi ve çok büyüktür. Bir kere daha kefeni yırtıp, bir kere daha yeniden gömlek giyip, bir kere daha vira bismillah diyerek meseleyi yeniden ele almalıyız" diyerek, çok uzun mesafeli bir pas attı. Artık o topa kim koşar ben bilmem! * Unutmadan; Bu şike yasasının Meclis'e geri dönüşü de Cumhurbaşkanı Gül için bir ilk. A. Necdet Sezer yasaların birçoğunu geri gönderirdi. Medya, hükümetin hızını kesen adam diyordu Sayın Sezer'e. Gül bir yasa geri gönderdi. Neredeyse kavga çıkacak. Ya birkaç yasa geri dönseydi ne olurdu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025