Tövbe bütün insanlara vaciptir
Pek çok ayet-i kerime bize anlatıyor ki, tövbe, bütün insanlara vaciptir. Çünkü günah isabeti almayan tek insan yoktur. Herkes bir türlü hata ve günah işler. Kimi hayalde, hatırda, kimi de dış duygularla işler
29.09.2023 21:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





ha biçilmez bir kıymet taşıdığını bilmişlerdir. Hatta dünya ve içindekiler, bir nefesleri için değer verilse, yine de yetmez olduğuna inanmışlardır. Bunu öyle bildikleri için, zamanlarının kıymetini bilirler.
Bunların dışında kalanlar, gaflet sahrasında boğulmuştur. O kadar ki, ancak ecel geldiği zaman ayrılır ve ya Rabbi, beni bir müddet daha dünyada bırak, varlığını tasdik edip iyilerden olayım, der. Fakat Allah Teâlâ böyle bir şeyi elbette yapmayacaktır. O hiçbir kimsenin, eceli dolduktan sonra ölümünü geri bırakmaz. Bu zavallı kulların hikâyesini biraz daha açıklamak gerekirse şöyle anlatabiliriz:
Hatalarla dolu kul, son nefesini vereceği zaman, gözünden perdeler kalkar. Halini görür ve ölüm meleğine şöyle der: "Beni bir gün tehir et. Rabbimden özür dileyip tövbe edeyim. O yeni geçeceğim âlem için bir hazırlık yapayım. Nefsime iyilik alayım." Melek şu cevabı verir: "Günleri boşa geçirdin, bir günü değil." Daha sonra bir saat tehirini ister fakat melek; "Saatleri boşa harcadın, ne bir saat istiyorsun" der ve tövbe kapısını kapar. Artık o zavallı kul, hır hır etmeye başlar ve kesik kesik nefeslerle karnı kalkıp iner. Böylece, ömrünü boşa harcadığı ve bu son nefesi için bir şey temin edemeyerek gamı kadehini içer bitirir.
Bu hatalı kulun, iman kökü, böyle şiddetli anda sarsılmaya başlar. Ya bir de tamamen nefsine kapılmış idiyse... Eğer bu son nefeste, Allah tarafından hakkında iyiliği istenen bir insan olursa; iş değişir, ruhu tevhit üzere teslim olur. Ki buna, son nefesin iyilikle kapanması, tabirini kullanırlar. Şayet ilâhî hüküm onun şekavetini gerektiriyorsa ruhunu şüphelerin sıkıntısı içinde teslim eder, buna da son nefesin kötü geçmesi, tabirini kullanırlar. Böylelerinin halini Allah Teâlâ şöyle anlatır: "Şu tövbe değildir; onlar durmadan kötülük ederler.
Aniden birine ölüm gelince de, ben şimdi tövbe ediyorum der." (Nisa, 18).
Şu ayet-i kerime de tövbenin nasıl olacağını anlatıyor: "Tövbe o kimseler içindir ki, bilmeyerek hata yapar, hemen peşinden de tövbe ederler." (Nisa, 17).
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Bunların dışında kalanlar, gaflet sahrasında boğulmuştur. O kadar ki, ancak ecel geldiği zaman ayrılır ve ya Rabbi, beni bir müddet daha dünyada bırak, varlığını tasdik edip iyilerden olayım, der. Fakat Allah Teâlâ böyle bir şeyi elbette yapmayacaktır. O hiçbir kimsenin, eceli dolduktan sonra ölümünü geri bırakmaz. Bu zavallı kulların hikâyesini biraz daha açıklamak gerekirse şöyle anlatabiliriz:
Hatalarla dolu kul, son nefesini vereceği zaman, gözünden perdeler kalkar. Halini görür ve ölüm meleğine şöyle der: "Beni bir gün tehir et. Rabbimden özür dileyip tövbe edeyim. O yeni geçeceğim âlem için bir hazırlık yapayım. Nefsime iyilik alayım." Melek şu cevabı verir: "Günleri boşa geçirdin, bir günü değil." Daha sonra bir saat tehirini ister fakat melek; "Saatleri boşa harcadın, ne bir saat istiyorsun" der ve tövbe kapısını kapar. Artık o zavallı kul, hır hır etmeye başlar ve kesik kesik nefeslerle karnı kalkıp iner. Böylece, ömrünü boşa harcadığı ve bu son nefesi için bir şey temin edemeyerek gamı kadehini içer bitirir.
Bu hatalı kulun, iman kökü, böyle şiddetli anda sarsılmaya başlar. Ya bir de tamamen nefsine kapılmış idiyse... Eğer bu son nefeste, Allah tarafından hakkında iyiliği istenen bir insan olursa; iş değişir, ruhu tevhit üzere teslim olur. Ki buna, son nefesin iyilikle kapanması, tabirini kullanırlar. Şayet ilâhî hüküm onun şekavetini gerektiriyorsa ruhunu şüphelerin sıkıntısı içinde teslim eder, buna da son nefesin kötü geçmesi, tabirini kullanırlar. Böylelerinin halini Allah Teâlâ şöyle anlatır: "Şu tövbe değildir; onlar durmadan kötülük ederler.
Aniden birine ölüm gelince de, ben şimdi tövbe ediyorum der." (Nisa, 18).
Şu ayet-i kerime de tövbenin nasıl olacağını anlatıyor: "Tövbe o kimseler içindir ki, bilmeyerek hata yapar, hemen peşinden de tövbe ederler." (Nisa, 17).
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.