Türk coin de olmalı ama tek şartla!

Biz olmaz desek de, olmamalı diye sayısız gerekçeler ortaya koysak da, dünyada var olan parasal hakimiyet ve türevleri konusunda koparılan fırtınaları sadece tribünden izlemekle yetiniyoruz.

Neden peki?

Çünkü bizim hiçbir zaman paraya dair gerçek bir tanımımız ve farklı bir bakış açımız olmadı bugüne kadar.

Bu ister fiziki para cinsinden olsun, isterse sanal para cinsinden olsun farket etmez.

Aslına bakarsanız insanlık tarihi boyunca, hiçbir milletin döneminde paraya dair gerçek bir analiz hiçbir zaman yapılamamış.

Ta ki 2005 yılına kadar…

Prof. Dr. Haydar Baş, insanlık tarihi boyunca hiç yapılmamış olanı yaptı ve paraya ilk defa doğru bir tanım getirerek, dünyada yapılmış olan bütün devrimlerin en büyüğünü gerçekleştirmiş oldu.

MEM'de değinilen ve en can alıcı bölümünü oluşturan paranın tanımı ve fonksiyonlarına ayrıntılı girecek değilim.

Zira bu model, yeryüzündeki bütün iktisat teorilerini ve kuramlarını tarihin çöp tenekesine atmıştır.

MEM, canlı iktisat modeli olma özelliğiyle de hiçbir teoriyle asla mukayese kabul edilmeyecek ilmi gerçekliktedir.

İktisadi ve idari bilimler fakültelerinde halen ve maalesef okutulmaya devam eden, papaz okulu mezunu sapıkların saçma kapitalizm kuramlarıyla nesiller heba ediliyor.

Neyse konumuz TÜRK COIN…

Türk Coin olmalı, olabilir, neden olmasın ama tek şartla…

Paranın tanımını MEM'de yapıldığı şekliyle ele alırsak ve bugüne kadar uygulanan tüm kapitalist sömürü modellerini tümüyle terk edersek, neden olmasın.

Peki, piyasalarda mevcut ve hakim olan parasal durum nedir önce buna kısa bir göz atalım.

Dünyadaki tüm fiziksel para (banknotlar ve madeni paralar), tasarruf ve çek hesaplarına yatırılan para yaklaşık 37 trilyon dolardır. 

Ancak geniş parayı da eklersek tutar 90.4 trilyon ABD Doları'nın üzerine çıkar. Bu miktar, Bitcoin ve diğer kripto para birimleri dahil edildiğinde daha da artıyor.

Dünyada yatırımlar, türevler ve kripto para birimleri biçimindeki para 1.2 katrilyon dolardan fazladır: 1.200.000.000.000.000 $. 

Dünyadaki tüm borsalarda toplam 74 trilyon dolar bulunduğu düşünüldüğünde bu sayının ne kadar büyük olduğunu görebilirsiniz. 

Dolaşımdaki tüm kripto para birimlerinin değerine bakıldığında (600 milyar dolardan fazla) ve ticari gayrimenkul yatırımları (30 trilyon dolar) hesaba katıldığında bunlar dünyadaki toplam paranın küçük bir bölümüdür.

Örneğin Bitcoin, dünyadaki paranın yüzde 1'inden daha azını oluşturuyor.

2017 yılında gayri safi dünya hasılası satın alma gücü paritesi açısından 127.8 trilyon doları buldu.

Gelişmekte olan ülkeler ekonomilerini istikrara kavuşturdukça ve daha fazla yatırım yapıldıkça dünyadaki toplam para arzı gelecekte artmaya devam edecek.

Ancak fiziksel para kullanımı yıldan yıla azalıyor ve işlemler daha dijital hale geliyor. 

Dijital ödemelerin popülerliğinin yükseldiği şu zamanlarda fiziksel para miktarındaki büyümenin artık düşmesi bekleniyor.

Örneğin İsveç'te tüm işlemlerin sadece yüzde 20'si nakit olarak yapılır. İsveç Ulusal Bankası, ülkedeki dolaşan fiziksel para miktarının 2050 yılına kadar yüzde 50 azalacağını tahmin ediyor.

Bu genel bilgilendirme şunun için:

Dünyada yanlış uygulanan yöntemlerle devam ettirilmek istenen sömürü düzenine "MEM ile dur" demek inanın artık çok kolay. 

Mesele,  fiziksel para arzının azaltılıp yerine 'digital coin'lerin konulmasıyla izah edilecek kadar ucuz ve kolay bir mesele değil.

Bundan böyle tüm alışverişlerin artık coin cinsinden parayla yapılmasını savunmak veya buna tümüyle karşı çıkmak gibi sığ bir davranışı, işi hiç kavrayamamış olmakla izah edebiliriz ancak.

Biz diyoruz ki ve işin doğrusu da odur ki, paranın tanımı ve gerçek para politikası MEM kuralları çerçevesinde olduktan sonra, isterseniz fiziki parayı tümüyle tedavülden kaldırın hiç bir şey kaybetmiş olmayız.

O takdirde Merkez Bankamız Türk Coin'i rahatlıkla üretebilir ve bununda hiçbir mahsuru olmaz.

Görün bakın bakın bu iş nasıl oluyormuş.

Dünyada bu sistemi en sağlıklı, güvenilir ve işlevsel olarak uygulamaya koyan tek ülke Türkiye olur.

MEM'siz bu sisteme geçilirse çöküş kaçınılmaz olur.

Hüseyin Baş' sız bu işleri kotarmayı düşünmek, vallahi çöküşü bırakın, Türkiye'den eser kalmaz!