Türk Milletinin can simidi Prof. Dr. Haydar Baş

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, "Gücümüz imanımızdır" başlıklı bir makalesinde şöyle diyor:"Akıp giden zamanla birlikte değişen ve çeşitlenen pekçok şey gibi, esaretin de gittikçe çoğalan ve gelişen türleri göze çarpmaktadır. Elleri zincirli, ayakları prangalı insanlara rastlamak, eskisi gibi pek mümkün değildir. Fakat bu, her yanda hürriyetin insanlar üzerine sağanak sağanak boşaldığı anlamına gelmez. Çünkü, artık prangalanan, düşünce ve zihniyetler; işgal edilen, gönül ve ruh dünyalarıdır; milletler içten zincirlere vurulmaktadır. Oltaya takılmış balık gibi boynundaki sicimlerle istenilen yerlere çekilen insanların yerini şimdi, içten bir arzu ve iştiyak nevinden sihirli ellerle sürüklenen köleler zümresi almıştır.Velhasıl, kaleler içten teslim alınmaya başlanmıştır. İşin ilginç yanı, fertlerin esaretinden çok, millet ve devletlerin esaretinin gündemde olmasıdır; esir millet ve devlet kavramları bundan böyle daha sıkça kullanılacağa benzemektedir. Artık, köle pazarlarında esir fertlerden çok, topyekûn esir cemiyet ve milletlere rastlamak hiç de güç olmayacaktır?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Makâlât, İcmal Yayınları: İstanbul, 1995, s. 137140).

Değerli okurlar, bir milleti, millet yapan değerler vardır ki, o değerler, insanın damarlarında dolaşan kan mesabesindendir. Nasıl ki, kan kaybeden bir insan bir süre sonra yaşamını yitiriyorsa; değerlerini kaybeden bir milletin de hayatta kalması mümkün değildir. Tarih boyu insanlığa örnek olmuş, liderlik yapmış yüce Türk Milleti de maalesef kan kaybetmeye devam etmektedir. Bu milletin yüreği, canı, kanı olarak bildiğimiz milli ve manevi değerleri üzerindeki tahribat ne yazık ki, sürdürülmekte; milletimiz ise adetâ hassasiyetlerini yitirmiş vaziyettedir. Olan bitenden habersizmiş gibi bir psikoloji içerisinde olup, soylu bir duruş ortaya koyamamaktadır.Bir insan, bir toplum düşünün ki; günden güne inancını kaybediyor, kültürünü kaybediyor; ekonomisini, siyasetini, eğitimini, hukukunu ecnebi iradeye teslim ediyor, en küçük bir tepki yok, refleks yok? Esaret zinciri boynuna asılıyor, bağımsızlığı yok sayılıyor, vatan toprakları masabaşında satılıyor, sesini soluğunu çıkarmıyor. Aç bırakılıyor, susuz bırakılıyor, işsiz bırakılıyor, pes etmek şöyle dursun; bu zilleti hoş karşılayan bir duyarsızlık dahi sergilemektedir.

Bilindiği üzere kan kaybeden bir hastanın öncelikle yarasına tampon uygulanarak kan kaybı durdurulmaya çalışılır. Ardından vücuda taze kan verilerek hasta iyileştirilmeye çalışılır. Tıpkı bunun gibi aziz milletimiz de bir an önce öz değerlerine sahip çıkmak zorundadır. Oltaya takılmış balık gibi boynundaki sicimlerle istenilen yerlere çekilmek istemiyorsa, milli ve manevi kaynaklarını baş üstünde tutmak suretiyle Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ikaz ve uyarılarına uyması şarttır ve esastır. Çünkü teşhis de Ondadır, tedavi de?

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, işte bunun için yıllardan beri iç barıştan, dinî ve millî bütünlükten bahsetti durdu. Devletmillet ve askersivil birliği için çaba sarfetti. Bir ülkeyi parçalamak isteyen güçlerin, öncelikle o ülkeyi içten yok etmek isteyeceklerini her fırsatta anlattı, her ortamda bunun gayret ve mücadelesini verdi. Bilimsel olarak ortaya koyduğu "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" projelerinin, amaç ve gayesi de; devletin ve milletin kalkınmasını sağlamak, bağımsız ve dünya lideri bir Türkiye tesis etmektir.Türk Milletine düşen görev, bir an önce ecnebi zincir ve prangalarından kurtularak, Prof. Dr. Haydar Baş'a can simidi gibi yapışmaktır.