Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir “hukuk devleti” olması, Anayasal bir zorunluluktur.
Aksi, Anayasa’yı ihlaldir.
Eğer Türkiye, hukuk devleti ise; Kandil değildir.
Eğer Türkiye, hukuk devleti ise; Kandil kurallarıyla idare edilemez, Kandil anlayışı ile diplomasi yürütülemez.
Kandil’in özelliği malum… Kandil bölgesi, yasadışı dolap çevirenlerin, kanun kaçaklarının, eli silahlı isyancıların ve özellikle PKK teröristlerinin cem olduğu yöredir.
Türkiye’nin idaresine ve hukukuna baş kaldıran teröristlerin ortak adresi Kandil’dir.
Nitekim terörle mücadele adına Türkiye, zaman zaman oraları bombalar.
Maalesef Türkiye son zamanlarda adeta Kandil’e dönmüş bir imaj arz ediyor.
Suriye’nin eli kanlı isyancıları Türkiye’de ağırlanıyor.
Irak’ı bölmeyi planlayan kanun kaçakları Türkiye’de korunuyor.
Eğer böyle bir koruma hukuk devleti ilkelerini ihlal değilse, Kandil’dekilerin işleri de hukuka uygun demek olur.
Kim ne derse desin, bu durumda da, terör, siyasallaşmanın ötesinde hukukileşmiş olur.
Hakkında “teröristlere yardım ve yataklık yapma gerekçesiyle” yakalama emri bulunan Haşimî İstanbul’da ağırlanıyor.
Siz hukuk devleti olarak, hakkında “terör” sebebiyle yakalama emri bulunan bir kaçağını konuk ederseniz; aynı şekilde hakkında yakalama emri bulunan bir PKK teröristini evinde saklayan vatandaşı hangi hukuka göre suçlayabilirsiniz?!
Yoksa ülkede hukuk sadece halkı mı bağlıyor?!
Yoksa Türkiye’de hükümetin icraatları, hukuk ilkelerinden muaf mıdır?!
Bölgesel Kürdistan lideri Barzanî, Obama’nın Oval Ofis’ine “devlet başkanı” protokolüyle konuk edilmesinin ardından, Ankara’da da aynı protokol ile ağırlanıyor.
Barzani, hakkında yakalama emri bulunan ve ülkesindeki kanundan kaçan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi ile görüşmelerde bulunuyor.
Barzanî ve Haşimi, Irak’ın bölünmesini planlıyor… Kandil’de PKK elebaşları Türkiye’nin bölünmesini planladıkları gibi!
Irak’ta, önümüzdeki süreçte Sünni ve Türkmen isyanı çıkartmak istiyorlar.
Haşimi, bu bölünmeye ayar çekiyor.
Sünni ve Türkmen grupları, Barzanî’nin de özel desteğiyle, Şii kesimle kapıştırmak istiyorlar.
Çünkü Irak’taki Şii gruplar, Suriye, İran başta olmak üzere İslam coğrafyasında işgalci-yayılmacı Amerika ve İsrail’in gerçekleştirmek istedikleri yeni operasyonlara karşı duruyorlar.
İsrail, Irakta Şiilere karşı, Sünni, Türkmen ve Barzani gruplarını devreye koyarak iç karışıklık istiyor.
Amerika böyle bir yeni kaos istiyor.
Haçlı dünyası böyle bir kardeş kıyımı için uğraşıyor.
Bu plan, hukuk dışı bir plandır, PKK terörünün benzeri bir iç savaş tezgahıdır.
Irak Başbakan Malikî ise, Irak’ın bütünlüğünün korunması için çabalıyor.
Cumhurbaşkanı Talabani bile, eski kankisi Barzanî’nin büyük bir yanlış ve bölücülük içinde olduğuna dikkat çekmek durumunda kalıyor.
Türkiye böyle kirli ve insanlık dışı bölücü bir tezgahta, Barzanî ve Haşimî’nin hamisi olamaz; olursa devletin, hukuk devleti ilkesini bilfiil tartışmaya açmış olur.
Irak’taki bölücü güç odaklarının vaziyeti bu iken; hukuk devleti olan Türkiye, hakkında yargının yakalama emri bulunan Haşimî’ye kol kanat geriyor, Irak’ın yeniden bölünüp parçalanması için çalışmasına destek veriyor. Haşimi’den daha ateşli bölücü olan Barzanî’ye devlet başkanı protokolü uyguluyor.
Bu politik vaziyet ortada iken; birisi de çıkar ve Kandil’de ne kadar hukuk varsa, Türkiye de o kadar hukuk devletidir, derse, Ankara’nın vereceği bir cevap olamaz.
Türkiye acilen Kandil olma yolundan dönmelidir… AKP hükümeti, eli silahlı Suriyeli isyancıları koruma yanlışının üstüne, bir de Irak yanlışını eklememelidir.
Aksi, Anayasa’yı ihlaldir.
Eğer Türkiye, hukuk devleti ise; Kandil değildir.
Eğer Türkiye, hukuk devleti ise; Kandil kurallarıyla idare edilemez, Kandil anlayışı ile diplomasi yürütülemez.
Kandil’in özelliği malum… Kandil bölgesi, yasadışı dolap çevirenlerin, kanun kaçaklarının, eli silahlı isyancıların ve özellikle PKK teröristlerinin cem olduğu yöredir.
Türkiye’nin idaresine ve hukukuna baş kaldıran teröristlerin ortak adresi Kandil’dir.
Nitekim terörle mücadele adına Türkiye, zaman zaman oraları bombalar.
Maalesef Türkiye son zamanlarda adeta Kandil’e dönmüş bir imaj arz ediyor.
Suriye’nin eli kanlı isyancıları Türkiye’de ağırlanıyor.
Irak’ı bölmeyi planlayan kanun kaçakları Türkiye’de korunuyor.
Eğer böyle bir koruma hukuk devleti ilkelerini ihlal değilse, Kandil’dekilerin işleri de hukuka uygun demek olur.
Kim ne derse desin, bu durumda da, terör, siyasallaşmanın ötesinde hukukileşmiş olur.
Hakkında “teröristlere yardım ve yataklık yapma gerekçesiyle” yakalama emri bulunan Haşimî İstanbul’da ağırlanıyor.
Siz hukuk devleti olarak, hakkında “terör” sebebiyle yakalama emri bulunan bir kaçağını konuk ederseniz; aynı şekilde hakkında yakalama emri bulunan bir PKK teröristini evinde saklayan vatandaşı hangi hukuka göre suçlayabilirsiniz?!
Yoksa ülkede hukuk sadece halkı mı bağlıyor?!
Yoksa Türkiye’de hükümetin icraatları, hukuk ilkelerinden muaf mıdır?!
Bölgesel Kürdistan lideri Barzanî, Obama’nın Oval Ofis’ine “devlet başkanı” protokolüyle konuk edilmesinin ardından, Ankara’da da aynı protokol ile ağırlanıyor.
Barzani, hakkında yakalama emri bulunan ve ülkesindeki kanundan kaçan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi ile görüşmelerde bulunuyor.
Barzanî ve Haşimi, Irak’ın bölünmesini planlıyor… Kandil’de PKK elebaşları Türkiye’nin bölünmesini planladıkları gibi!
Irak’ta, önümüzdeki süreçte Sünni ve Türkmen isyanı çıkartmak istiyorlar.
Haşimi, bu bölünmeye ayar çekiyor.
Sünni ve Türkmen grupları, Barzanî’nin de özel desteğiyle, Şii kesimle kapıştırmak istiyorlar.
Çünkü Irak’taki Şii gruplar, Suriye, İran başta olmak üzere İslam coğrafyasında işgalci-yayılmacı Amerika ve İsrail’in gerçekleştirmek istedikleri yeni operasyonlara karşı duruyorlar.
İsrail, Irakta Şiilere karşı, Sünni, Türkmen ve Barzani gruplarını devreye koyarak iç karışıklık istiyor.
Amerika böyle bir yeni kaos istiyor.
Haçlı dünyası böyle bir kardeş kıyımı için uğraşıyor.
Bu plan, hukuk dışı bir plandır, PKK terörünün benzeri bir iç savaş tezgahıdır.
Irak Başbakan Malikî ise, Irak’ın bütünlüğünün korunması için çabalıyor.
Cumhurbaşkanı Talabani bile, eski kankisi Barzanî’nin büyük bir yanlış ve bölücülük içinde olduğuna dikkat çekmek durumunda kalıyor.
Türkiye böyle kirli ve insanlık dışı bölücü bir tezgahta, Barzanî ve Haşimî’nin hamisi olamaz; olursa devletin, hukuk devleti ilkesini bilfiil tartışmaya açmış olur.
Irak’taki bölücü güç odaklarının vaziyeti bu iken; hukuk devleti olan Türkiye, hakkında yargının yakalama emri bulunan Haşimî’ye kol kanat geriyor, Irak’ın yeniden bölünüp parçalanması için çalışmasına destek veriyor. Haşimi’den daha ateşli bölücü olan Barzanî’ye devlet başkanı protokolü uyguluyor.
Bu politik vaziyet ortada iken; birisi de çıkar ve Kandil’de ne kadar hukuk varsa, Türkiye de o kadar hukuk devletidir, derse, Ankara’nın vereceği bir cevap olamaz.
Türkiye acilen Kandil olma yolundan dönmelidir… AKP hükümeti, eli silahlı Suriyeli isyancıları koruma yanlışının üstüne, bir de Irak yanlışını eklememelidir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019