Çevremizdeki ülkelere şöyle bir bakalım Allah aşkına? Ardından kendimizi hesaba katalım? Etrafımızda fır dönen gelişmelere gözümüzü kapatamayız, kulaklarımızı tıkayamayız!Dünya bir "köy" kadar küçüldü diyor küreselciler? Demektir ki, Mısır'da, Tunus'ta veya çevremizdeki bir başka ülkede bir yaprak kımıldasa, bir kelebek kanat çırpsa, rüzgarı buralara geliyor.ABD'nin BOP'lu hesaplarının cirit attığı coğrafyanın merkezindeyiz; deyim yerindeyse "kalb"iyiz? Kol-kanat kırılırken, parmak kanarken kalp etkilenmez diyen varsa, yalan söylemiş olur!Külahlarımızı önümüze koyalım? Ankara'nın önümüzdeki günlerdeki "hava durumu"nu tahmin edelim.Türkiye'nin "muhtemel gelecek"ine dair kafa yoralım lütfen!Kronik cahiliye karakteri halini almış parti taassubunu, çocukların futbol takımı tutmalarını andıran farklı düşünce gruplarına mensubiyet inatçılığını, besleme medyanın bilgi kirliliği ve hipnoz yöntemleriyle becerdiği yanlış yönlendirmelerden kendimizi kurtararak düşünelim?Ülkemizi? Milletimizi? Kaynaklarımızı? Neslimizi?Ve geleceğimizi? Ansızın bir kasırgaya yakalanmadan, ecnebilerin ve onların içerideki işbirlikçilerinin güdümünde "muhtemel bir fırtına"ya tutulmadan önce moda tabirle "beyin fırtınası" gerçekleştirelim.Kim ne üfürürse üfürsün, vakıa şu ki, gidişatımız iyi değil? Hayra alamet değil!Siyasi, idarî ve sosyal gidişat iyi değil. İktisadî gidişat? Hukukî, adlî gidişat hakeza!Millet yoksul, gençler işsiz, milyonlar sahipsiz! İşler kesat?Ormanlar, denizler, ovalar, meralar, topraklar âtıl? Lakin kaynaklar ve işletmeler ecnebiye peşkeş çekilmiş vaziyette!Devlet ve hükümet mekanizması, ecnebilerin ve azınlıkların taleplerini karşılamaya endeksli düzenek gibi işliyor.Tıpkı Mısır'da, Tunus'ta, Bahreyn'de vs. çevremizdeki ülkelerde olduğu gibi?Ne Cumhuriyetleri, ne monarşileri, ne oligarşileri, ne demokratik krallıkları, ne de bir başka yönetim tarzları, isyan kasırgalarına tutulan ülkelerdeki halkların karınlarını doyurmuyor, sırtlarını giydirmiyordu? Ülkelerin kaymağını, ecnebiler, yani ABD, AB ülkeleri, onların işbirlikçisi olarak koltuğa oturan yönetim ve yandaşları götürüyordu!Şimdi birçoklarının yerlerinde yeller esiyor?Son kullanma tarihi bitenlerin, ecnebilere hizmette performansları düşenlerin kimisi çareyi kaçmada buldu, kimisinin koltuğu başına geçiriliyor. Kimisi ise halkını kendi kendiyle kırdırıyor.İcazetini kendi millet ve medeniyetinden almayan siyasetçilerin, halkının bağrından yeşermeyen ve gücünü halkından almayan politikacıların, milletinin geleceğini ve huzurunu teminat altına alacak çözüm ve projeleri olmadığı için ecnebilerin aklına göre savrulan partilerin, hem kendilerini, hem de ülkelerini er veya geç sürükleyecekleri vaziyet, işte etrafımızdaki kaos, kavga ve iç savaştır!Bu bağlamdan Türkiye'mizi önümüze koyup seçim sandığından "milli bir çözüm adresi" çıkartmamız şarttır.AKP'nin ülke meselelerine dair "çözümsüz" vaziyeti kadar, BOP eş başkanlığı ve körü körüne AB sevdasını hiç de hayra alamet bulmuyorum.CHP'nin, BTP'den aşırdığı projeleri seslendirmesi kadar, referandum sonrası AB işmarlı yeni vaziyetini ve biz de Amerika'ya selam duralım, neden böylesi bir rolü tek başına AKP'ye kaptırıyoruz söylemini ve bu eksendeki politik emarelerini de hayra alamet görmüyorum.MHP'nin de CHP'nin yolundan giderek BTP'den aşırdığı projeleri kendi malıymış gibi seslendirmesi kadar, geçmiş koalisyon döneminde yaptığı gibi sağ gösterip sol vurduğu, kendini milliyetçi gösterip Türk milletini en kralcı AB'ci olarak çarptığı vaziyetini devlet ve milletimizin geleceği namına hayra alamet olarak görmüyorum.Hatta CHP ve MHP'nin, "BOP eş başkanlığı" misyonunu üstlenmiş AKP'nin değirmenine su taşıma fonksiyonlarından asla taviz vermeyerek sürdürdükleri siyaseti, daha vahim buluyorum. Hiçbiri Türk milleti ve devletinin üstüne oynanan oyunları bozacak duruşta, projede ve basirette değil?Geriye tek alternatif kalıyor? Projesiyle, programıyla, milli duruşuyla, icazetini Türk milletinden alma hassasiyetiyle, Milli Ekonomi Modeli'ndeki projelerinin diğer partiler tarafından aşırılmasıyla, en kronik problemlerin dahi çözüm adresi olmasıyla, dünya ekonomilerine yön verecek kadar kapıları evrensele açık yerli modeliyle, lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosuyla BTP.Bu sebeple, hangi partiden olursa olsun tüm milletimizin gönlüne ve diline pelesenk olmuş "İş-aş Haydar Baş" sloganı, sadece bu seçimin "iktidar sloganı" değil; aynı zamanda Türkiye'mizin gelecek yıllarının huzur, birlik ve şahlanış formülü olarak ortaya çıkıyor.Gerçek bu kadar apaçık ortada iken, hala aklı başına düşmeyen varsa; çevre ülkelerin başına gelenlere baksın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019