Türkiye Öcalan'la mı inşa ediliyor?

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü yazısı çok önemli ikazları içermekteydi. Sayın Baş, yazısında, bölücü örgütle alt yapısı hazırlanan anayasa çalışmalarının hem Anayasaya hem de siyasilerimizin peşinde koştuğu AB'ye aykırı olduğunu ifade ediyor ve bunun gerekçelerini tek tek, madde madde sıralıyor. Anayasamızda Türk milletini oluşturan herkesin eşit olduğu vurgusu yapılırken, Türkiye'nin AB serüveninde önüne konulan AB müktesebatında da etnik ayrımcılığın yapılmaması gerektiği hatta bununla mücadele edilmesi gerektiği belirtiliyor. İmralı ile sözde "barış" adı altında yürütülen süreçte, teröristbaşının talepleri doğrultusunda yeni bir Anayasa hazırlanmaktadır. Bu taleplere bakıldığında halkın bir bölümünü etnik kimliğe göre imtiyazlı hale getirme gayreti söz konusudur.   İşte Sayın Baş'ın dikkat çektiği nokta burası… Halkın bir bölümünü "imtiyazlı" hale getirip, diğerlerinden farklı haklar verdiğinizde, doğal olarak bir iç çatışmanın zeminini hazırlanmış oluyorsunuz. Dolayısıyla böyle bir çalışma asla "barış süreci" değil, "çatışmaya zemin süreci" olarak adlandırılabilir. Türkiye'de AB raporlarına göre, 36 etnik köken tanımlanıyor. Siz birine daha fazla hak verdiğinizde, Laz'ı, "Ona var da niye bana yok" diyecektir, Çerkez'i, Boşnak'ı ve toplam 35 etnik köken mensubu aynı şeyi söyleyecektir. Ve birine imtiyazlar, terör sebep gösterilerek, silahlar sussun bahanesiyle verildiği için, bu durum diğer bütün etnik köken mensuplarının silaha sarılmasına neden olacaktır. Bu, Türkiye'nin çok kısa zamanda Yugoslavya'nın kaderini yaşaması demektir. Bu arada, dikkatinizi çekerim, ABD askerleri Adana İncirlik'e, hatta NATO kapsamında yurdun dört bir tarafına, Alman askerleri Kahramanmaraş'a, Trabzon'a, Hollanda askerleri Adana'ya boşuna yerleşmedi. Hani, teşbihte hata olmaz, ölmeye yakın canlılar için akbabalar civar bölgelere yerleşir ya aynen onun gibi, durmadan asker yerleştirip duruyorlar. Kaos ve çatışma, Türkiye'de yaşayan imtiyaz sahibi ya da değil fark etmez hiçbir fert için hayırlı olmayacaktır. Çatışma ve bölünme süreci Türkiye'yi işgale sürükler ve ardından da işgal orduları aynen Irak'ta, Afganistan'da olduğu gibi hiç kimseyi ayırt etmeden her bir ferdimize zarar verir. Unutmayalım, Türkiye tek bilek tek yürek olduğu zaman can güvenliğimiz, mal güvenliğimiz, ahlak güvenliğimiz vardır. Çatışma, kaos ve işgal sürecinde hiçbir güvence kalmaz. Ve Türkiye maalesef hızla bu noktaya doğru gidiyor. Önceki gün Nevruz kutlamalarında teröristbaşı Öcalan'ın mesajı okundu ve birçok haber kanalı da bunu canlı olarak verdi. Yapılan yorumlarda bunun "barış mesajı" olduğu ilan edildi. Türkiye sınırları dahilinde yapılan bu kutlamalarda Türk bayrağı yoktu, Öcalan'ın posterleri, PKK'nın bayrakları vardı.   Meşhur bir haber kanalının yorumcusu, "Türk bayrağı olsaydı iyi olurdu, bazıları bundan rahatsız olabilir, eleştirebilir" tarzında garabet bir açıklama yaptı. Olmazsa olmazımız olan bayrağımızın yerinde artık başka bayraklar dalgalanıyor. Bazı yorumcular "yeni Türkiye'nin inşası" ifadesini kullandı. Türkiye yeniden inşa ediliyor ve maalesef bunun akıl hocası, mimarı Öcalan olarak karşımıza çıkıyor. AKP hükümetinin "barış süreci, "milli birlik projesi", "analar ağlamasın projesi" adı altında şu yaptığına bakın; dün terör suçundan idama mahkum ettiğiniz şahsı bugün devlet başkanı gibi ağırlıyor, onun aklıyla hareket ediyorsunuz. Zillet olarak bu yeter.