logo
20 NİSAN 2024

'Türkiye'nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayide'

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, 'Türk tarımı klasik söylemlerden kurtarılarak kendi kendine yeten ülke konumundan, hitap ettiği bölgesel coğrafyada etkili olan, yönlendiren ve bölgesini besleyen ülke haline dönüştürülmelidir. Türkiye'nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayidedir' dedi
05.09.2020 11:04:00
'Türkiye'nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayide'
'Türkiye'nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayide'
Türkiye tarımında yeni eğilimler hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Yusuf Demir, 'Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız günümüzde gıda güvenliği beslenme ve tarımsal üretimin önemi dünyada tartışılmaz bir gerçek olarak gündemdeki yerini almıştır. Dünyada insanların temel ihtiyacı olan sürdürülebilir yaşam, sağlıklı beslenme, nesillerin devamı gibi konular ana gündem maddelerini oluşturmakta, araştırmalar ve ülke stratejileri buna göre planlanmaktadır. Özellikle son dönemde yaşadığımız pandemi süreci bunu daha önemli hale getirmiştir. Ülkemizde ise tarım hala ülke stratejimiz içerisinde yeter değerini bulamamıştır' diye konuştu.

'Profesyonel tarıma geçilmeli'

Konunun önemini anlayan ülkelerin tarıma profesyonel bir bakış açısı oluşturduğunu, hem gen kaynaklarının korunumu ve geliştirilmesini hem de tarımsal üretim ve işletmeciliğinde profesyonel işletmecilik ve yönetim mantığını zorunlu hale getirdiğini belirten Demir, şöyle devam etti:
'Ülkemizde ise son yıllarda alınan bazı tedbirler bu konulardaki duyarlılığımızı geliştirmekte, ancak yapılması gereken çok iş ve alınması gereken çok yol bulunmaktadır. Özellikle profesyonel işletmeler ve işletmecilik, ürün planlama, ülke kaynaklarının korunumu, geliştirilmesi ve uygulamaya aktarılması konularında yeni yaklaşım ve stratejiler geliştirilerek uygulamaya konulmalı, profesyonel tarım yönetimi anlayışına geçilmesi çalışmaları yapılmalıdır. Bu bağlamda son dönemde çıkarılan yasaların uygun yönetmelikler ile desteklenmesi, yeni yasalar ile köylü ile çiftçi ayırımın yapılarak profesyonel tarıma geçilmesi, mevcut büyükşehir yasasının kırsalda ortaya çıkardığı sorunların çözümüne yönelik ivedi çalışmaların yapılması acil eylem planı içerisinde uygulamaya konulması gereken konulardır.'



Tarım sektörü hızlı bir dönüşüm içindedir

'Dünyadaki nüfus artışı, çağın teknolojik gelişmeleri ve sanayinin insanı yönlendirme süreci, insanın tarım sektörüne yönelik yeni yaklaşım ve trentler oluşturmasını zorunlu hale getirmektedir' diyen Prof. Dr. Yusuf Demir, 'Tarımdaki trendlere küresel iklim şartlarındaki değişim, ekonomik ve sosyal yapıdaki dönüşüm ve teknoloji şekil vermektedir. Dünyada tarım sektörü hızlı bir değişim ve etkileşim içindedir. Günden güne azalan ekilebilir tarım arazileri, değişen iklim koşulları, su başta olmak üzere doğal kaynaklardaki kirlenme ve azalış bu değişimin ana etkenlerindendir. Buna, bozulan ekolojik denge ile birçok alt etken gruplarını da eklemek mümkün. Yaşadığımız çağda, tarım sektöründe bilinen geleneksel uygulamaların dışına çıkılan ya da biraz daha farklı yaklaşımların yaşandığı bir süreç geleceğe dair yol haritasını belirler niteliktedir' şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Demir, tarımdaki değişimleri şöyle sıraladı:

'-Son yıllarda küresel ısınma ve iklim koşullarındaki değişimin faturasını en acı şekilde yaşayan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. İnsanoğlunun doğaya verdiği tahribatın da etkisiyle kuraklık, don, dolu ve sel gibi sorunlar üreticiden tüketiciye kadar herkesi olumsuz etkilemektedir. Önümüzdeki dönemde kuraklık, don, dolu gibi afetleri daha sık yaşamak tarım sektörü açısından 'yeni normal' olarak nitelenebilecek bir risk haline dönüşmüştür. Üretici bundan böyle kendisi açısından en büyük risklerin başında gelen olumsuz hava koşullarını göz ardı edemez. Bu tür afet ve risklere karşı devlet desteğinin artması, sigorta sisteminin tarımda güçlendirilerek desteklenmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. Kısaca çiftçilerimiz olumsuz iklim koşullarının etkisine hazır hale getirilmelidir.

- Gelecek yıllarda yaşanacak küresel iklim etkileri ve kuraklık, üretici açısından tercihlerin değişimine sebep olacaktır. Günümüz şartlarında bu değişime karşı alınacak tedbirler ve kuraklığa dayanıklı yeni tarımsal ürün çeşitlerinin geliştirilmesi çalışmalarına devam edilmekte ve bu konudaki çalışmalar daha da önem kazanacaktır. Ülkemizin pek çok yerinde, araştırma enstitüleri ve üniversitelerinde bu alandaki çalışmaların artması ve öncelikli konular arasına alınması, TÜBİTAK gibi kuruluşların bu tür çalışmaları destekleme eğiliminin artması önemlidir. Ülkemizin tarımsal üretim tercihleri ve üretim planlamamız olası değişimlere uyumlu hale getirilmelidir.

- Tarım sektörü açısından vahşi sulama olarak da adlandırılan salma sulama yöntemi ekonomik açıdan artık geçerliliğini yitirmiştir. Sürdürülebilir ve başarılı bir tarım uygulamasında basınçlı sulama sistemi olarak adlandırılan damlama ve yağmurlama sulama artık tüm dünyada kabul edilen bir sistemdir. Küresel iklim değişimi tehdidi nedeniyle diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de sulama yatırımlarının önemi her geçen gün artmaktadır. Karık sulama yöntemine oranla, damla sulama yüzde 60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarlarında su tasarrufu sağladığı araştırmalarla ortaya konulmuştur. Ülkemizde son yıllarda tarımda kullanılan suyun yaklaşık yüzde 60'ının israf edildiği düşünüldüğünde konunun önemi ortaya çıkmaktadır. Su yönetimi ve su kullanımı, toprak-su-çevre ilişkisi ve geleceği planlanmalı ve gelişmelere paralel yönetilmelidir.

- Dünyada iklimsel değişimler ve pazarlardaki çeşitlilikten yola çıkarak örtü altı yetiştiriciliği de giderek talebin arttığı bir trend konumundadır. Türkiye mevcut potansiyeli ve uygulamaları ile örtü altı varlığı bakımından dünyanın 4'üncü büyük ülkesidir. Sektör açısından yeni normal trendler arasında gösterilen örtü altı yetiştiriciliğinde üreticiler son dönemlerde yetiştirme tekniklerini geliştirerek daha verimli çeşitler elde etmekte ve kullanmaktadır. Örtü altı yetiştiriciliğinden artık sadece sebze anlaşılmamakta, çilek, üzümsü meyveler, muz, kayısı gibi çok sayıda meyve üretimi yapılmaktadır. Süs bitkileri de bu alanda çok önemli bir potansiyel barındırmaktadır. Tarımsal üretim planlamamızda örtü altı yetiştiriciliği yeni tren olarak planlanmalı ve uygulanmalıdır.

- Tarımda teknoloji kullanımı ve araştırma-geliştirmeye (AR-GE) yöneliş de şartlar gereği 'yeni normal' bir trenddir. AR-GE artık diğer sektörlerde olduğu gibi tarım açısından da stratejik öneme sahiptir. Tarım ve Orman Bakanlığının son yıllarda açtığı AR-GE mükemmelliyetçilik merkezleri bunların en net işaretleri arasında gösterilebilir. Tarımda AR-GE ve inovasyon geleceğimiz açısından önemli hale gelmiştir. Özellikle üniversiteler ve araştırma kuruluşları öncelikli çalışma alanlarını bu trende göre planlamalıdır.

- Son yıllarda üreticiden tüketiciye kadar organik tarıma olan yöneliş bu trendi daha güçlü hale getirmektedir. İnsanlar artık GDO tehdidi altında olduklarından, ne kullandıklarını ve yediklerini bilmek istemektedir. Genetiği ile oynanmış, birçok riski içinde barındıran gıdalar yerine doğanın kendine sunduğu, katkısız, ilaçsız ürünler tüketmek istemektedir. Bu nedenle organik tarım artık alım gücü yüksek kesimlerle birlikte alım gücü her geçen gün artan bir kitlenin de tercihleri arasına girmektedir. Ülkemiz, iklimi, ekolojisi ve sahip olduğu kaynakları ile Avrupa'da ve dünyada önemli organik üretim merkezi olma yolunda önemli avantajlara sahiptir. Bu avantajımızı uygulamaya aktarmalı hem üretici hem de tüketici kitlesini geliştirmeli ve korumalıyız.

- Dünyada iklim etkisi ve yaşam standardında ki değişimlere paralel olarak çevreci yaklaşımlar ve biyolojik çeşitliliğe duyarlılık artmaktadır. Daha bilinçli bir kamuoyunun varlığı tarımda da daha çevreci, sağlıklı ve kaliteli üretimi teşvik edecektir. Yatırımlarını bu çerçevede gerçekleştiren üreticiler de 'yeni normal' trende kolay adapte olabilecek ve bu süreçten kazançlı çıkacaktır. Tarımda yeni trendler üretici kadar gıda sektörünün diğer oyuncularını da yakından ilgilendirmektedir. Çünkü tarım ve gıda sanayii, ithalat ve ihracat pazarı da tarımdaki 'yeni normal'e göre şekillenmektedir. Kısaca Türk tarımı klasik söylemlerden kurtarılarak kendi kendine yeten ülke konumundan, hitap ettiği bölgesel coğrafyada etkili olan, yönlendiren ve bölgesini besleyen ülke haline dönüştürülmelidir. Türkiye'nin geleceği 'tarım ve tarıma dayalı sanayidedir'.'
İHA
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde geçtiğimiz gün etkili olan depremlerde 338 konut hasar gördü.
19.04.2024 10:50:00
İhlas Haber Ajansı
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde en şiddetlisi 5.6 büyüklükteki depremler Tokat'ta 3, Yozgat'ta da 3 ilçede hasara neden oldu.

Hasar tespit çalışmaları sürerken şuana kadar yapılan tespitlere göre 338 konut, 99 ahır ve 12 cami ve 1 fırında hasar oluştu.

Panikle kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı.

Yozgat ve Tokat'ta hasar tespit çalışmalarının akşam saatlerinde tamamlanması bekleniyor.

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.