Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün önceki gün Gazi Orduevi'nde düzenlenen kokteylde yaptığı konuşmanın, bizzat kokteyle katılan medya tarafından basına aktarılış tarzı hayli garipti. Özkök kokteylde özellikle Kıbrıs ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Bugüne kadar, 58. Hükümeti de arkasına alan medyanın ve para baronlarının estirdiği "Kıbrıs'ı verelim kurtulalım" rüzgarına karşı sessizliğini muhafaza eden Genelkurmay'ın böyle bir zamanda yaptığı bu çıkış oldukça önem kazanıyor. Ama Genelkurmay'ın bu anlamlı çıkışına, kendi basiretsiz mantıklarını çürüttüğü için medyanın olumlu bakmasını beklemek safdillik olurdu. Nitekim bu çıkış medyanın tıpkı hükümeti yaptığı gibi askeri de Kıbrıs konusunda "kafa kola getirip" tuş etme gayretlerini de boşa çıkarmış oldu.
"Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci" tamamlanmak üzere
Özkök Paşa, kokteyldeki konuşmasında Kıbrıs sorununun güvenlik boyutuna özel vurgu yaparak, Ada'nın coğrafi konum itibarıyla Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli olduğunu, Ada'da muhasım bir güç bulunursa, bu gücün, Anadolu'nun güney ve güneydoğusunu etkileyebilme imkan ve kabiliyetini elde edeceğini hassasiyetle dile getirdi. Burada dost bir güç bulunursa bu yerleri doğu Akdeniz'deki muhtemel bir tehlikeye karşı daha uzaktan koruyacağını, dolayısıyla Türkiye'nin güvenlik gereksinimlerini dikkate almayan bir çözüm önerisinin de başarı vaat etmeyeceğini vurgulayan Özkök Paşa, bu önemli çıkışını şu anlamlı sözlerle sürdürdü:
"Öte yandan güvenlik ihtiyacı Ada'daki soydaşlarımız için de çok önemlidir. Garantisi sağlam yaptırımlara dayanmayan çözümlerden neler çektiğimize tarih şahittir. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden ve güvenlik ihtiyacını sağlamayan bir Kıbrıs çözümüyle 'Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci' hemen hemen tamamlanmış olacaktır."
Özkök Paşa'nın son noktayı koyduğu "Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci" ifadesi ayrı bir önem taşıyor. Bu ifade, bugüne kadar AB için "Kıbrıs'ı versek ne olur, altı üstü minnacık bir ada parçası, bize kârdan çok zararı var, hem Rum'un olsa ne olur" diyen gafillerin kırk yıl kalsa akıllarına getiremeyecekleri önemli bir hususun dillendirilmesi anlamına geliyor. Yani bu anlam, "Kıbrıs ve Türkiye duyarsızları"nın kolay kolay idrak edemeyecekleri bir nitelik arzediyor. Adanın jeopolitik, jeostratejik, askeri ve milli güvenlik açısından ne anlam ifade ettiğini özetleyen, özenle seçilmiş ve ustaca hazırlanmış tarihi cümleler bunlar. Öte yandan "Türkü Anadoluya hapsetme sürecinin" nesnesi belli; Türkiye, peki öznesini hiç merak ettiniz mi? Bu özneyi, Özkök'ün bu açıklamasıyla ağızlarına biber sürülmüşçesine kıvrım kıvrım kıvranan ve konuşmayı ısrarla başka taraflara çekmeye çalışıp, Kıbrıs kısmıyla ve özellikle "Türkü Anadolu'ya hapsetme süreci" ile ilgili tek kelime etmeye cesaret edemeyen medyanın (ne anlama geldiğini bildiklerine adım gibi eminim) dile getirmesi mümkün değil. Ama bu özneyi, milli hassasiyet sahibi her Türk vatandaşının, tıpkı Genelkurmay gibi bildiğine ve meseleleri buna göre değerlendirdiğine eminim.
"Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci" tamamlanmak üzere
Özkök Paşa, kokteyldeki konuşmasında Kıbrıs sorununun güvenlik boyutuna özel vurgu yaparak, Ada'nın coğrafi konum itibarıyla Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli olduğunu, Ada'da muhasım bir güç bulunursa, bu gücün, Anadolu'nun güney ve güneydoğusunu etkileyebilme imkan ve kabiliyetini elde edeceğini hassasiyetle dile getirdi. Burada dost bir güç bulunursa bu yerleri doğu Akdeniz'deki muhtemel bir tehlikeye karşı daha uzaktan koruyacağını, dolayısıyla Türkiye'nin güvenlik gereksinimlerini dikkate almayan bir çözüm önerisinin de başarı vaat etmeyeceğini vurgulayan Özkök Paşa, bu önemli çıkışını şu anlamlı sözlerle sürdürdü:
"Öte yandan güvenlik ihtiyacı Ada'daki soydaşlarımız için de çok önemlidir. Garantisi sağlam yaptırımlara dayanmayan çözümlerden neler çektiğimize tarih şahittir. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden ve güvenlik ihtiyacını sağlamayan bir Kıbrıs çözümüyle 'Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci' hemen hemen tamamlanmış olacaktır."
Özkök Paşa'nın son noktayı koyduğu "Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci" ifadesi ayrı bir önem taşıyor. Bu ifade, bugüne kadar AB için "Kıbrıs'ı versek ne olur, altı üstü minnacık bir ada parçası, bize kârdan çok zararı var, hem Rum'un olsa ne olur" diyen gafillerin kırk yıl kalsa akıllarına getiremeyecekleri önemli bir hususun dillendirilmesi anlamına geliyor. Yani bu anlam, "Kıbrıs ve Türkiye duyarsızları"nın kolay kolay idrak edemeyecekleri bir nitelik arzediyor. Adanın jeopolitik, jeostratejik, askeri ve milli güvenlik açısından ne anlam ifade ettiğini özetleyen, özenle seçilmiş ve ustaca hazırlanmış tarihi cümleler bunlar. Öte yandan "Türkü Anadoluya hapsetme sürecinin" nesnesi belli; Türkiye, peki öznesini hiç merak ettiniz mi? Bu özneyi, Özkök'ün bu açıklamasıyla ağızlarına biber sürülmüşçesine kıvrım kıvrım kıvranan ve konuşmayı ısrarla başka taraflara çekmeye çalışıp, Kıbrıs kısmıyla ve özellikle "Türkü Anadolu'ya hapsetme süreci" ile ilgili tek kelime etmeye cesaret edemeyen medyanın (ne anlama geldiğini bildiklerine adım gibi eminim) dile getirmesi mümkün değil. Ama bu özneyi, milli hassasiyet sahibi her Türk vatandaşının, tıpkı Genelkurmay gibi bildiğine ve meseleleri buna göre değerlendirdiğine eminim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012