Başbakan Davutoğlu, terörle mücadelede izlenecek 10 maddelik yol haritasını açıkladı.
Açıkladı açıklamasına ama terörün bugün Diyarbakır'da, Mardin'de, Şırnak'ta bu noktaya gelmesine neden olan "çözüm süreci"nden ne farkı var merak konusu?
Yine ulus devlet anlayışına karşılar, yine yeni anayasa diyorlar, yine demokratik reform sürecinden bahsedip duruyorlar, yine yerel yönetimlerinin yetkilerinin artırılmasından bahsediyorlar? Zaten terörü bu noktaya taşıyan süreç buydu.
Atatürk'ün milletimize en büyük emanetlerinden birisi şüphesiz tüm vatandaşlarımıza eşit haklar sunan üniter sistem ve ulus devlet anlayışıdır.
Türkiye'nin, bulunduğumuz coğrafyada varlığına devam edebilmesinin tek yolu da üniter yapı ve ulus devlet anlayışıdır. Bu, bizlerin bir ve beraber olmamızın resmi sigortasıdır.
Bakın, Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) 1 Kasım 2015 seçimleri için hazırladığı Seçim Beyannamesi'nde bu konuda neler ifade ediliyor:
"Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak, üniter ve ulus devlet anlayışının devamından yanayız."
"Atatürk, Anadolu topraklarındaki Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Keldani, Yezdani vs. etnik kimlikleri tıpkı Hacı Bektaş-ı Veli gibi İslam hamuru ile yoğurup Müslüman Türk kimliğinde bütünleştirmiştir. Türk üst kimliği Anadolu'yu bütünleştiren kimliktir. Bu üst kimlik bizi ulus devlet yapmıştır."
"Yine anayasamızda devletin biçiminin üniter devlet olduğu yazar. Üniter devlet, federalizme ve bölgesel yönetime yer vermeyen devlet şeklidir."
"Bu sebeple biz BTP olarak ulus devleti ve üniter biçimi kabul ediyoruz. Federatif yapının önünü açacak düzenlemeleri reddediyoruz."
"Mevcut anayasamızın 3. maddesine göre, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Devletin milleti ile ülkesi içinde bir, beraber ve bölünmez olduğunun altını ısrarla çiziyoruz."
"Üniter devlet, devletin ulusu, toprağı ve egemenliği ile var olduğu; kuvvetler ayrılığını yani yasama, yürütme ve yargıyı birbirinden ayıran düzeni benimseyen devlet biçimidir."
"Başkanlık sistemine geçiş ise kuvvetler ayrılığını kaldıracak, güçleri bir elde toplayacaktır. Aynı zamanda başkanlık sistemi bizi bölmenin hukuki adıdır."
"Federatif yapıya geçiş, güneydoğumuzu bütünden koparacak bir zemin olarak değerlendirilmektedir."
Evet, BTP, beyannamede geçen bu tespit ve değerlendirmelerle hedefi on ikiden vurmaktadır. Bugün güçlü hiçbir devletin halklarını parçalama, bir ulus olmaktan vazgeçme gibi düşüncesi yoktur. Amerika, birçok etnik yapıdan oluşmasına rağmen bir Amerikan kimliği altında hepsini birleştirmektedir. Hatta milletini, Türkiye'nin sahip olduğu ulus devlet anlayışına taşımak istemektedir ama bunu başaramamaktadır. Çünkü onların medeniyetinde asla bir Hacı Bektaş-ı Veli, bir Mustafa Kemal Atatürk çıkmaz.
ABD nasıl tün vatandaşlarını Amerikan ulusu olarak koruma derdini güdüyorsa, Rus'u öyle, İngiliz'i, Alman'ı, Fransız'ı da öyle?
Bir de bir ülke, Türkiye gibi, bulunduğu coğrafya kıtaların buluştuğu stratejik bir konuma sahipse, en eski medeniyetlere ev sahipliği yaptıysa, üzerinde dini (Arz-ı Mevut), siyasi (batı ile doğunun kesiştiği nokta), ekonomik (madenler, verimli topraklar, olumlu iklim koşulları) birçok hesaplar varsa, o zaman o ülkenin ulus devlet olması olmazsa olmazdır.
AKP'nin yeni terörle mücadele planında, bizi bu coğrafyada Hacı Bektaş'-ı Veli'den bu yana tutan anlayış ve Atatürk'ün bu anlayıştan yola çıkarak temellerini attığı sistem reddedilmekte ve suçlu gösterilmektedir.
"Birleştirici" en önemli unsur olan ulus devlet anlayışı, "parçalayıcı" olarak ifade edilmektedir. Yeni anayasa, her ne kadar saklanmaya çalışılsa da, bu üniter ve ulus devlet anlayışını ortadan kaldıracak şekilde, başkanlık sistemiyle birlikte parçalanma anlamına gelen federatif yapıya kapı açacak şekilde planlanmaktadır.
Zaten diğer maddelerin değiştirilmesine gerek yok, çünkü AKP iktidarı 2002 yılından bu yana hemen hemen hepsine dokundu ve değiştirdi.
Sayın Davutoğlu, teröristle milletin ayrılacağından bahsediyor. Doğru, teröristle millet güneydoğuda ayrıldı; millet illeri, ilçeleri, beldeleri, köyleri, mahalleleri terk etti, buralara PKK görünümünde, içinde küresel iradeleri, yabancı askerleri ve istihbarat elemanlarını barındıran peşmerge yerleşti. Bundan sonra yerel yönetimler güçlendirilecekse, bu irade güçlendirilmiş olacak, özerklik verilecekse bu iradeye verilmiş olacak.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'ın sık sık vurguladığı gibi güneydoğumuzda Kobani süreci yaşandı; Kobani'ye nasıl IŞİD bahanesiyle Yahudi Barzani'nin peşmergesi yerleştiyse, güneydoğumuza da Büyük İsrail hedefli peşmerge yerleşti.
Sayın Davutoğlu, "Yeni Türkiye'yi demokratik temeller üzerine inşa edeceğiz" diyor; demokrasinin olmazsa olmaz kuralı olan kuvvetler ayrılığını kaldırarak, başkanlık sistemiyle tek bir elde toplayarak nasıl bir demokrasi inşa edilecekse?
Kim ne derse desin, bugün ülkemizde yaşananlar, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde Yahudi Barzani ile kurulan Büyük İsrail'in güneydoğumuzda adım adım gerçekleşmesidir.
AB ve ABD'nin bizlere dayattığı, siyasilerimizin de BOP misyonu gereği attığı her adım maalesef buna kapı açmaktadır.
Açıkladı açıklamasına ama terörün bugün Diyarbakır'da, Mardin'de, Şırnak'ta bu noktaya gelmesine neden olan "çözüm süreci"nden ne farkı var merak konusu?
Yine ulus devlet anlayışına karşılar, yine yeni anayasa diyorlar, yine demokratik reform sürecinden bahsedip duruyorlar, yine yerel yönetimlerinin yetkilerinin artırılmasından bahsediyorlar? Zaten terörü bu noktaya taşıyan süreç buydu.
Atatürk'ün milletimize en büyük emanetlerinden birisi şüphesiz tüm vatandaşlarımıza eşit haklar sunan üniter sistem ve ulus devlet anlayışıdır.
Türkiye'nin, bulunduğumuz coğrafyada varlığına devam edebilmesinin tek yolu da üniter yapı ve ulus devlet anlayışıdır. Bu, bizlerin bir ve beraber olmamızın resmi sigortasıdır.
Bakın, Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) 1 Kasım 2015 seçimleri için hazırladığı Seçim Beyannamesi'nde bu konuda neler ifade ediliyor:
"Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak, üniter ve ulus devlet anlayışının devamından yanayız."
"Atatürk, Anadolu topraklarındaki Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Keldani, Yezdani vs. etnik kimlikleri tıpkı Hacı Bektaş-ı Veli gibi İslam hamuru ile yoğurup Müslüman Türk kimliğinde bütünleştirmiştir. Türk üst kimliği Anadolu'yu bütünleştiren kimliktir. Bu üst kimlik bizi ulus devlet yapmıştır."
"Yine anayasamızda devletin biçiminin üniter devlet olduğu yazar. Üniter devlet, federalizme ve bölgesel yönetime yer vermeyen devlet şeklidir."
"Bu sebeple biz BTP olarak ulus devleti ve üniter biçimi kabul ediyoruz. Federatif yapının önünü açacak düzenlemeleri reddediyoruz."
"Mevcut anayasamızın 3. maddesine göre, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Devletin milleti ile ülkesi içinde bir, beraber ve bölünmez olduğunun altını ısrarla çiziyoruz."
"Üniter devlet, devletin ulusu, toprağı ve egemenliği ile var olduğu; kuvvetler ayrılığını yani yasama, yürütme ve yargıyı birbirinden ayıran düzeni benimseyen devlet biçimidir."
"Başkanlık sistemine geçiş ise kuvvetler ayrılığını kaldıracak, güçleri bir elde toplayacaktır. Aynı zamanda başkanlık sistemi bizi bölmenin hukuki adıdır."
"Federatif yapıya geçiş, güneydoğumuzu bütünden koparacak bir zemin olarak değerlendirilmektedir."
Evet, BTP, beyannamede geçen bu tespit ve değerlendirmelerle hedefi on ikiden vurmaktadır. Bugün güçlü hiçbir devletin halklarını parçalama, bir ulus olmaktan vazgeçme gibi düşüncesi yoktur. Amerika, birçok etnik yapıdan oluşmasına rağmen bir Amerikan kimliği altında hepsini birleştirmektedir. Hatta milletini, Türkiye'nin sahip olduğu ulus devlet anlayışına taşımak istemektedir ama bunu başaramamaktadır. Çünkü onların medeniyetinde asla bir Hacı Bektaş-ı Veli, bir Mustafa Kemal Atatürk çıkmaz.
ABD nasıl tün vatandaşlarını Amerikan ulusu olarak koruma derdini güdüyorsa, Rus'u öyle, İngiliz'i, Alman'ı, Fransız'ı da öyle?
Bir de bir ülke, Türkiye gibi, bulunduğu coğrafya kıtaların buluştuğu stratejik bir konuma sahipse, en eski medeniyetlere ev sahipliği yaptıysa, üzerinde dini (Arz-ı Mevut), siyasi (batı ile doğunun kesiştiği nokta), ekonomik (madenler, verimli topraklar, olumlu iklim koşulları) birçok hesaplar varsa, o zaman o ülkenin ulus devlet olması olmazsa olmazdır.
AKP'nin yeni terörle mücadele planında, bizi bu coğrafyada Hacı Bektaş'-ı Veli'den bu yana tutan anlayış ve Atatürk'ün bu anlayıştan yola çıkarak temellerini attığı sistem reddedilmekte ve suçlu gösterilmektedir.
"Birleştirici" en önemli unsur olan ulus devlet anlayışı, "parçalayıcı" olarak ifade edilmektedir. Yeni anayasa, her ne kadar saklanmaya çalışılsa da, bu üniter ve ulus devlet anlayışını ortadan kaldıracak şekilde, başkanlık sistemiyle birlikte parçalanma anlamına gelen federatif yapıya kapı açacak şekilde planlanmaktadır.
Zaten diğer maddelerin değiştirilmesine gerek yok, çünkü AKP iktidarı 2002 yılından bu yana hemen hemen hepsine dokundu ve değiştirdi.
Sayın Davutoğlu, teröristle milletin ayrılacağından bahsediyor. Doğru, teröristle millet güneydoğuda ayrıldı; millet illeri, ilçeleri, beldeleri, köyleri, mahalleleri terk etti, buralara PKK görünümünde, içinde küresel iradeleri, yabancı askerleri ve istihbarat elemanlarını barındıran peşmerge yerleşti. Bundan sonra yerel yönetimler güçlendirilecekse, bu irade güçlendirilmiş olacak, özerklik verilecekse bu iradeye verilmiş olacak.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'ın sık sık vurguladığı gibi güneydoğumuzda Kobani süreci yaşandı; Kobani'ye nasıl IŞİD bahanesiyle Yahudi Barzani'nin peşmergesi yerleştiyse, güneydoğumuza da Büyük İsrail hedefli peşmerge yerleşti.
Sayın Davutoğlu, "Yeni Türkiye'yi demokratik temeller üzerine inşa edeceğiz" diyor; demokrasinin olmazsa olmaz kuralı olan kuvvetler ayrılığını kaldırarak, başkanlık sistemiyle tek bir elde toplayarak nasıl bir demokrasi inşa edilecekse?
Kim ne derse desin, bugün ülkemizde yaşananlar, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde Yahudi Barzani ile kurulan Büyük İsrail'in güneydoğumuzda adım adım gerçekleşmesidir.
AB ve ABD'nin bizlere dayattığı, siyasilerimizin de BOP misyonu gereği attığı her adım maalesef buna kapı açmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025