Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinde devletlerin meşru müdafaa hakkı ile ilgili hükümler yer alır. Meşru müdafaa hakkı ile ilgili hükümlerin nasıl yorumlanıp uygulanacağına emsal olarak da "Nikaragua Davası" örnek gösterilir. Ki bu davada 1979 yıllarında fiilen ABD; Amerikan askerlerinin kullanılmamış olmasına rağmen ABD'nin Nikaragua'daki silahlı gruplara yaptığı askeri ve loistik destek "kuvvet kullanma yasağının ihlali" olarak görülmüştür. Uluslararası Adalet Divanı bu davada ABD'yi mahkûm etmiş ve Nikaragua'ya tazminat ödemesine karar vermiştir.
Uluslararası Adalet Divanı bu emsal davada; Her devletin başka devletin içindeki sivil ya da terörist faaliyetleri örgütlemek, kışkırtmak, bunlara yardımda bulunmaktan kaçınmak zorunda olduğunu vurgulamıştır.
İşte bu noktada Emevi Camii'nde namaz kılınacak işaretiyle başlayan Suriye'nin içişlerine müdahale sürecinin bedelinin Uluslararası Hukukta ne olacağını sanırım tahmin ettiniz. Türkiye tarafından Suriye'deki muhaliflere; silah yardımından tutun da, gıda erzak, sağlık aklınıza ne gelirse Suriye hükümeti aleyhinde her türlü girişimde bulunuldu. ABD'nin mahkum olduğu "Nikaragua Davası"daki emsallerin bile çok ötesine geçildi.
Suriye devleti tarafından BM nezdinde Türkiye aleyhinde yapılmış sayısız şikayet var. Hepsi de içişlerine karışma ve terör örgütlerine destek ile ilgili. Şikayetlerin yarısından bile mahkum olsak bunun tazminatlarını ödemek yıllar sürer. Devletin kasası hazine, hazinenin kaynağı da millet olduğuna göre gelecek nesilleri yüklü miktarlarda borç bekliyor diyebiliriz.
Uluslararası hukukta hafızalar silinmez. BM Güvenlik Konseyi üyesi olan ABD, kendisine uygulanan ve tazminata mahkum olduğu "Nikaragua Davası"nın emsal karar olarak Türkiye'ye uygulanmamasına göz yumar mı?
Bugün dost ve müttefik olarak görülen İSRAİL ve ABD'nin bir gecelik kararı Türkiye kendisini bir anda Uluslararası Adalet Divanının karşında bulabilir.
Hatırlanacağı üzere 2015-2016 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği oylamasında İsrail, Türkiye'ye "teröre destek veren ülke" diyerek BM nezdinde propaganda yürütmüştü.
Geldiğimiz noktada Uluslararası Hukuk alanında köşeye sıkışmış durumdayız. Üstelik BM Güvenlik Konseyi'nde zaman zaman lehimize oy veren Rusya'yı da karşımıza almış durumdayız. Bitmedi. Çevremizde bizi destekleyecek komşu da bırakmadık. O yüzden uzak diyarlarda komşu edinmeye çıkmış durumdayız. Umarız; Uruguay, Somali ve Kenya ziyaretlerinden dünyayı titretecek büyük destek çıkar!
Uluslararası Adalet Divanı bu emsal davada; Her devletin başka devletin içindeki sivil ya da terörist faaliyetleri örgütlemek, kışkırtmak, bunlara yardımda bulunmaktan kaçınmak zorunda olduğunu vurgulamıştır.
İşte bu noktada Emevi Camii'nde namaz kılınacak işaretiyle başlayan Suriye'nin içişlerine müdahale sürecinin bedelinin Uluslararası Hukukta ne olacağını sanırım tahmin ettiniz. Türkiye tarafından Suriye'deki muhaliflere; silah yardımından tutun da, gıda erzak, sağlık aklınıza ne gelirse Suriye hükümeti aleyhinde her türlü girişimde bulunuldu. ABD'nin mahkum olduğu "Nikaragua Davası"daki emsallerin bile çok ötesine geçildi.
Suriye devleti tarafından BM nezdinde Türkiye aleyhinde yapılmış sayısız şikayet var. Hepsi de içişlerine karışma ve terör örgütlerine destek ile ilgili. Şikayetlerin yarısından bile mahkum olsak bunun tazminatlarını ödemek yıllar sürer. Devletin kasası hazine, hazinenin kaynağı da millet olduğuna göre gelecek nesilleri yüklü miktarlarda borç bekliyor diyebiliriz.
Uluslararası hukukta hafızalar silinmez. BM Güvenlik Konseyi üyesi olan ABD, kendisine uygulanan ve tazminata mahkum olduğu "Nikaragua Davası"nın emsal karar olarak Türkiye'ye uygulanmamasına göz yumar mı?
Bugün dost ve müttefik olarak görülen İSRAİL ve ABD'nin bir gecelik kararı Türkiye kendisini bir anda Uluslararası Adalet Divanının karşında bulabilir.
Hatırlanacağı üzere 2015-2016 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği oylamasında İsrail, Türkiye'ye "teröre destek veren ülke" diyerek BM nezdinde propaganda yürütmüştü.
Geldiğimiz noktada Uluslararası Hukuk alanında köşeye sıkışmış durumdayız. Üstelik BM Güvenlik Konseyi'nde zaman zaman lehimize oy veren Rusya'yı da karşımıza almış durumdayız. Bitmedi. Çevremizde bizi destekleyecek komşu da bırakmadık. O yüzden uzak diyarlarda komşu edinmeye çıkmış durumdayız. Umarız; Uruguay, Somali ve Kenya ziyaretlerinden dünyayı titretecek büyük destek çıkar!
Kazım Üstün / diğer yazıları
- İklim krizinin çözümü Z kuşağına kaldı / 17.12.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -2- / 10.07.2021
- ABD’nin Afganistan aynası -1- / 09.07.2021
- Aşı emperyalizmi savaşları / 11.06.2021
- Atatürk’ün harp sanatının sırrı / 25.05.2021
- Dijital Ramazan Bayramı / 13.05.2021
- İsrail’in saldırısına hangi dizi ile karşılık vereceğiz! / 09.05.2021
- Çin Ortadoğu’da ABD’ye ‘şah’ dedi / 02.04.2021
- İnsanın sayısallaşması / 25.03.2021
- ABD, Kuzey Kore’ye neden demokrasi getiremiyor? / 18.03.2021