Geçen yaz iş gezisi için Riyad'da idim. Hazır oralara o kadar yol gitmişken, bir fırsat olarak gördüm ve umre yapmak istedim. Bu ekonomik krizde para biriktirip de umre yapmam kısa vadede zor görünüyordu. Gerçi tamamen beş parasız da umre yapılamazdı. Ayarladığım bir miktar parayı riyale çevirmem gerekiyordu ama havaalanında bir türlü kısmet olmadı. Sağ olsun dua isteyen iki arkadaş ceplerinde kalan 57 riyali bana verdiler.
İstanbul'dan yola çıkmadan önce online olarak Riyad'dan Medine'ye, oradan da Mekke'ye ve nihayet Cidde'ye gidecek şekilde otobüs biletlerini satın almıştım. Otobüs terminallerine ve havaalanlarına giderken kullanacağım taksi ücretini de kredi kartı ile ödeyebilecektim. Birçok yeme içme yerinde de kredi kartı geçiyordu. Dolayısıyla riyale pek ihtiyaç olmaması gerekiyordu.
Otelden çıkmadan önce iş arkadaşlarımın hepsiyle teker teker vedalaştım. Hepsi dua istediler. Ben de bu isteklerini kalbime yazdım. Uber'den çağırdığım taksiye atladığım gibi Aziziye'deki otobüs terminaline gittim. Sırtımda laptopum elimde sapı kırık valizim ile kalkış saatine henüz 4 saat vardı ve terminalin bir o tarafına bir bu tarafına gittim geldim.
Hava çok sıcak olduğu için dışarı çıkmaya da cesaret edemedim. İçeride yiyecek bir şeyler aradım. Damak zevkime uymayan garip bir hamburger ve marketten aldığım süt ve kek ile karnımı doyurdum. Akşam namazını kıldıktan sonra otobüs saati yaklaşmıştı. Otobüse valizi verirken biraz geciktim. Koltuk numarası diye bir şey yoktu. O yüzden, köşe kapmaca oynadık. Ben hemen kapıya yakın bir koltuğa yerleşiverdim. Lakin, otobüste haremlik selamlık vardı. Bayanların son safına yakın oturduğum için, muavin tarafından arkaya doğru kovalandım.
Nereli olduğunu bilemediğim bir orta Asyalının yanına oturdum. İş arkadaşlarımın şakayla karışık tahmin ettikleri gibi bol kokulu bir yolculuğa başlamış oldum. Bu arada terminalde uzun yolculuk için lazım olacağını düşündüğüm bir boyun yastığı almıştım. Lakin aldığım yastık beklediğim gibi işime yaramadı. Koltuğu arkaya yatırıp uyumaya çalıştım. Arkamda, önümde, sağımda, solumda ayaklarını ayakkabılarından ve terliklerinden çıkarmış birçok orta Asyalı vardı. Cep telefonlarından sesli sesli video izliyorlardı. Otobüs en az 15 yaşında idi.
2-3 defa mola verdik sonuncusu sabah namazı içindi.
Sabah namazında hava serinlemişti. Otobüse bindiğimizde siyahi şoför klimayı sonuna kadar köklemişti. Otobüsün içi buz gibiydi. Resmen zangır zangır titriyorduk. Yanımdaki birkaç kişi klimayı kısmasını şoföre söyledi ama şoför bağıra çağıra klimayı kısamayacağını ima eden cümleler etti. En son ben de şansımı denemek için yanına gittim. Telefonumdan Google translate açtım. "Donarak hastalanacağımı" söyledim. Şoför beni yanına oturttu ve göstergeleri işaretleyerek garip aksanıyla bir şeyler anlatmaya çalıştı. Bir sorun olduğu belliydi. Anlamış gibi yapıp geri döndüm. En arkada şınav çekerek ısınmaya çalıştım. Güneş doğunca tekrar hava ısınmaya başladı ve otobüsün ısısı normale döndü.
Bu arada klima kısma muhabbetleri esnasında bir Bangladeşli ile tanıştım. Adı Abdulkerim idi. Oğlu yan koltuğa kıvrılmış, uyuyordu. Üstüne battaniye örtmüştü babası. İngilizce konuştuğu için anlaşmaya başladık. Abdulkerim Riyad'da çalışıyormuş. Abisi Hac yapmış ve şu an Medine'de bir otelde kalıyormuş. Onu ziyarete gidiyormuş. Ben de umre yapacağımı ama öncesine peygamberin kabrini ziyaret etmek istediğimi söyledim. Ancak valizimi bir yere emanet etmem gerektiğini anlattım. O da bana yardımcı olmak istediğini söyledi.
(Devam edecek…)
- Uzayda yaşam / 28.01.2025
- Terörist muhalifler! / 12.12.2024
- Mustafa / 09.11.2024
- Üçüncü boyut / 29.10.2024
- Erzincan altın madeni / 09.10.2024
- Bağımlılıktan kurtulmak / 01.10.2024
- 23’ünde bir delikanlı / 27.09.2024
- MEM'de komşu köyle alışveriş / 21.09.2024
- Dava gardaşlığı / 13.09.2024