Üniversiteler paralı olmalı mı?

Çiçeği burnunda YÖK Başkanı Yusuf  Ziya Özcan, geçtiğimiz günlerde üniversitelerle ilgili oldukça ilginç açıklamalar yaptı. Sayın Özcan'a göre herkes üniversiteye gitmemeliydi ve üniversiteler paralı olmalıydı. Özcan şunları söylüyor: "Okullar bedava. Hiçbir yerde görülmemiştir. Şunu yapmak istiyoruz: Üniversiteleri paralı yapalım, ihtiyacı olana burs verelim. Hiç olmazsa üniversiteler ayağının üzerinde dursun. Sonra, insanlar çalışınca bu parayı geri ödesin. Aynı Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan alınan kredi gibi."Bir öğrencinin, "Herkes üniversite mezunu olmalı mı?" sorusuna da, "Hayır, olmamalı" yanıtını verdi. Öncelikle belirtmemiz lazım ki, üniversiteler şu an itibariyle zaten paralı. Örneğin tıp fakültesine giden bir öğrenci bu yıl 508 YTL para ödüyor; eczacılık 424 YTL, İTÜ işletme 345 YTL, hukuk, iktisat vs ise 269 YTL.Sayın Başkan "okullar bedava" derken ödenen bu rakamları para olarak görmüyor herhalde.Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası (Eğitim-İş) Başkanı Yüksel Adıbelli'nin YÖK Başkanı'nın bu noktada sarfettiği cümleler için verdiği cevap dikkate değer.  Adıbelli, üniversitelerin söz konusu haçlar ile 'zaten paralı' olduğunu, bu harçların oldukça yüksek olduğunu ve birçok öğrencinin harç paralarını ödeyememesi nedeniyle okuldan atıldığını vurguladı. Akla ister istemez şu soru geliyor: Madem ki devletin, durumu müsait olmayanlara burs verme imkanı var, o halde neden bu harçlarını ödeyemeyen öğrencilere sahip çıkmıyor? 500 YTL öğrencisine yardım edemeyen bir devlet daha büyük meblağları nasıl ödeyecek? Demek ki pratikte bu mümkün olmayacak. Sistem aynen sosyal güvenlikte olduğu gibi tıkanacak. Bu sefer de gençlerimiz mağdur olacak.YÖK Başkanı'nın açıklamasında, devlet öğrenci adına üniversiteye para vereceğine, bunu öğrenciye burs kapsamında versin, öğrenci bu parayı üniversiteye okuma bedeli olarak ödesin, sonra da öğrenci üniversiteden mezun olduktan sonra bu burs meblağını geri versin deniliyor.Başkan, daha başta "herkes üniversite okumamalı" diyerek bu sistemle öğrencinin önünü açmayı hedeflemediği, bilakis öğrenciyi sınıfladığı ortadadır. Yani bu burs sisteminde amaç eğitim sistemini daha iyi yapmak, öğrencilere daha iyi imkan sunmak değil; paralı olanın ya da seçilen bir takım burslu öğrencilerin önünü açmak.Bu durum vatandaşlarımızın sahip olduğu eğitim hakkının engellenmesidir, kabiliyetlerin sınırlandırılmasıdır. Bu anayasada ifade edilen "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir" anlayışına tezat teşkil etmektedir. Eğer üniversiteler denildiği gibi paralı olursa, öncelikle bu kimin işine yarayacak? Tabii ki özel üniversite eğitim kurumlarının. Üniversiteler paralı olunca paralı olan, ya da belli sayıda geleceğe yönelik borçlandırılmış olan öğrenciler müşteri gibi olacak. Önceden cazip şartları sebebiyle devlet üniversiteleri tercih edilirken, bu cazip şartlar ortadan kalkacak. Acaba bu sisteme geçme niyetinin temelinde özel sektörün ticari iştahının bir alakası var mı?  Ne de olsa mevcut iktidarın politikalarında kapitalizmin kokusu her yerde çıkıyor.Tabii Sayın Başkanı bu düşünceye iten sebeplerden biri de devlet üniversitelerine yapılan masrafların kısılması, yani mali disiplin. Çünkü devlet öğrenciye borç veriyor, öğrenci de üniversiteye ödemesini yapıyor. Yani hükümet yüklenmesi gereken üniversite eğitim masraflarını öğrencinin sırtına atıyor.Burada da şu soru akla geliyor: Madem ki sağlık harcamaları hep vatandaştan çıkıyor, madem ki eğitim masraflarını vatandaş yüklenecek o halde vatandaşa hizmet için toplanması gereken vergi neden toplanıyor? AKP hükümeti sık sık daha fazla demokrasiden bahsettiği halde, vatandaşın demokratik haklarını bir bir elinden alıyor. Birilerine hak etmediği halde daha fazla özgürlük kapıları açılırken, bu ülke için emek harcamış, ya da harcayacak olan insanlarımızın hakları kısıtlanıyor.YÖK'ün bir diğer endişesi ise üniversiteli işsizler.Hükümet, vasıfsız bir işsizin, ya da ilkokul, ortaokul hatta liseli bir işsizin izahını az çok yapabiliyor, ama üniversiteli işsizlerin sayısındaki artışın izahını yapamıyor. Üniversiteli işsizlerin sayısındaki artış ekonomi politikalarının yanlışlığını direkt olarak gösteriyor. Hükümet için önemli bir sıkıntı da üniversite kapılarında bekleyen milyonlar. Üniversitelerde paralı olanlar, ya da burslu torpilliler okutulunca artık üniversite okumak her baba yiğidin harcı olmayacak. Böylece hükümet bir izahtan daha kurtulmuş olacak. Hesap vatandaşa daha iyi hizmet sunmak değil, daha fazla söğüşlemek, faturayı vatandaşa yıkmak, özellerin cebini biraz daha doldurmak, mevcut ekonomik çöküşün etkilerini biraz daha gizleyebilmek. Bundan hayırlı bir netice çıkar mı?Üniversite eğitimi konusunda en kapsamlı çözümü BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş sunmaktadır. Prof. Baş, üniversite harçlarının bile tamamen kaldırıldığı, sınavsız olarak her Türk gencinin girebileceği bir üniversite sistemi projelendirmiştir. Kabiliyeti olan her genç imkanı olmasa da bu eğitim hakkından istifade edebilmelidir, bu sosyal devletin gereğidir ve anayasal bir haktır. Yerli-yabancı yüzlerce bilimadamı tarafından Nobel'e aday gösterilen Milli Ekonomi Modeli'nde bu projenin kaynakları detaylı olarak açıklanmaktadır.Senyoraj gelirinin devreye sokulduğu, madenlerin devlet-millet ortaklığı ile işletildiği ve de verginin sosyal devlet projeleri için değerlendirildiği bir Türkiye'de en ufak bir kaynak sorunu zaten olmayacaktır.