Üreticide de tüketicide de para yok

Türkiye ekonomisi dünyada en kırılgan beşlinin en kırılganı olunca, devletiyle, bankalarıyla, şirketleriyle ve bireyleriyle borç batağına saplanınca, batık krediler, icra dosyaları artınca, küresel kredi kuruluşları da kredi notumuzu "yatırım yapılamaz" anlamına gelen negatif seviyede tutunca para muslukları tamamen kesildi.

Para; üretim demek, tüketim demek, ihtiyaçların karşılanması demek, iş ve aş demek… İşte bu para bugün ne üretimde ne de tüketimde…

Parasızlığın sonuçlarını bu sefer de sanayicilerimizin ifadeleriyle aktarmaya çalışalım. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, üreticilerin finansal konulardaki sıkıntılarını şöyle özetliyor:

* "Piyasada vadeli alış veriş adeta durdu."

* "Vadeli mal sattığınız deve dişi gibi firmalar bile bir bakıyorsunuz konkordato ilan edip gitmiş."

* "Reel sektör birbirine olan krediyi kesti. Ödeme araçlarına güven kalmadı."

* "Kimse kimseye güvenmediği için çekle, senetle ticaret bitti."

* "Firmaların devletten 160 milyar lira KDV iadesi alacağı var."

* "Çarkı döndürmek için paraya ihtiyacımız var ama bankaların bize borç verecek hali, bizim de krediye karşılık bankalara verebileceğimiz teminatımız kalmadı."

* "Kur şoku uzun sürecek."

* "Krizdeki firmalar konusunda siyasette 'elek biraz sallansın, kurtarılması gerekenleri kurtardık, kalanlar da yoluna düzgün devam etsin' anlayışı hâkim…"

* "Cari fazla tamamen üretimsizlikten kaynaklı… Biz buna sevinemiyoruz."

* "İnsanlar satamıyor. Çünkü talep yok."

* "Herkes kendini korumaya aldı. 189 milyar dolar bankalardaki mevduat."

Bir sanayici ağzıyla, ülkemizde üreticilerin ümitsiz durumu…

Ticaret para ile döner, para yok; para olmadığında da karşılıklı güvenle, işadamlarının birbirlerine açtığı kredi ile döner, bu güven de yerle bir oldu, kimse kimseye güvenmiyor, kimsenin kimsede en ufak bir kredisi kalmadı.

50-60 yıllık dev firmalar dahi birbiri ardında konkordato ilan edip patır patır dökülünce diğer işadamları nasıl birbirine güvenebilsin?

Üstelik iflas eden dev firmalar zincirleme olarak birçok firmayı da beraberinde götürüyor.

ASO Başkanı Özdebir, siyasilere bu çarkın dönebilmesi için 3 talepte bulunmuş, birine olumlu bakılmış diğerleri direkt olarak reddedilmiş.

Bakanlığın olumlu gördüğü talep şu:

"Yeni ve güvenilir bir ödeme aracına ihtiyaç var. Bu da ancak ticari kredi kartlarıyla olur. Ticari kredi kartlarının limiti Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli olarak 200 milyar liraya yükseltilsin. KGF kartla yapılan alışverişin yüzde 7-10'una kefil olsun. Bankalara da yüzde 1-2 komisyon verilsin. Firmalar bu kartları sadece mal alış verişinde kullanabilsin. Patron da limitin yüzde 3-5'iyle kişisel harcama yapabilsin..."

Yani kısaca bizi kredi kartıyla bankalara daha fazla borçlandırın diyor Sayın Özdebir…

Aklıma Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce Kocaeli'ndeki sanayicilere yaptığı tavsiye geldi.

Sayın Baş, "Maliyetlerin yüksek olduğu, talebin ise olmadığı mevcut koşullarda sıfır faizli kredi dahi alsanız batmaya mahkûmsunuz" uyarısında bulunmuştu sanayicilere… Sayın Baş'ı dinleyip de kredi almayanlar, ayağını yorgana göre uzatanlar yollarına devam etmiş; dinlemeyip, kulak arkası eden kredi alanların tamamı batmıştı.

Özdebir'in bu talebi, mevcut koşullarda ayakta kalabilen tüm sanayi şirketlerinin de borç batağına saplanıp iflas etmesi anlamını taşımaktadır.

Sanayiciyi ve de topyekun Türkiye ekonomisini bu girdaptan çıkartabilecek tek çözüm var; o da dünya çapında belli olan, bilinen, ispatı yapılmış olan Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. 

Rusya ve Çin başta olmak üzere BRICS devletleri yıllardır Milli Ekonomi Modeli ile üreticisini de tüketicini de sevindirmektedir.

Modelin sosyal devlet projeleri kapsamında vatandaşlarının cebine para koyan bu ülkeler, oluşturdukları devasa iç pazarla üreticilerine "pazar garantili" üretim imkânı sunmuşlardır. 

Modelin Milli Para formülüyle de üreticilerini sübvanse eden bu ülkeler, yine Modelin hammadde ve enerji projeleriyle üreticilerini minimum maliyetle üretim yapma imkanına kavuşturmuşlardır.

ASO Başkanı'nın da ifade ettiği gibi bir sanayicinin ihtiyaç duyduğu şeyler, kolay ulaşılabilir finans, düşük maliyet ve ürününe pazardır. 

Milli Ekonomi Modeli, Milli Para formülüyle proje sahibi her üreticiye sıfır faizli kredi imkânı sunacak, sosyal devlet projeleriyle vatandaşların cebine para koyarak geniş bir pazar oluşturacak, madenleri ve enerji kaynaklarını millileştirip devlet-millet ortaklığıyla işleterek maliyetleri minimuma indirecek… 

ASO ve diğer bütün işadamı topluluklarından beklentimiz, çözümü olmayanların kapılarında oyalanmak değil, dünya çapında tek çözüm sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve Milli Ekonomi Modeli'ni talep etmeleridir, anlatmalarıdır ve milletimizi bu konuda ayıktırmalarıdır. 

Çözüm ancak gerçekten talep edilirse gelir.