Üretim de tüketim de dipte gidiyor

Sanayi rakamlarındaki gerileme hala devam ediyor.TÜİK'in hesaplamalarına göre, sanayicinin cirosu Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.7, siparişleri ise yüzde 15.3 daraldı.Tabii, rakamlardaki bu gerileme ekonomiyi tozpembe göstermeye çalışan siyasilerin her türlü baskılarına ve masabaşı çalışmalarına rağmen ortaya çıkıyor.Gerçekte ise rakamlar çok daha olumsuz...Her zaman olduğu gibi siyasilerimiz ve de onların şakşakçılığını yapan ekonomistler açıklanan rakamları bir önceki aya göre yorumlayarak milleti yanıltmaya devam ediyorlar.Halbuki daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, bir karşılaştırma yapılacaksa geçen yılki aynı döneme göre olan en sağlıklı olanıdır.Var mı artış? Yok. Öyleyse hangi düzelmeden bahsediliyor.Bu tür kandırmacalar milletimize ve ekonomimize zarardan başka bir şey getirmez. Rakamlar net ve doğru olarak ortaya konulacak ve de bunlar doğru olarak yorumlanacak ki sistemdeki tıkanıklık ortaya çıksın ve acilen önlem alınabilsin.Yoksa körler sağırlar birbirini oyalar durur.  Geçtiğimiz aylarda 2010'da düzelme bekliyoruz diyenler, şimdilerde 2010 hakkında pek olumlu konuşmuyorlar.Bu yanılgıyı yaşayanlar ve yaşatanlar 2009'un ikinci yarısında da bir iyileşme bekliyorlardı ama durumun hiç de öyle olmadığını pratik olarak gördüler.Batılı bilim adamları "daha büyük şoklara hazır olun" açıklamaları yapıyorlar.Siyasiler ise doğal olarak yaptıkları hataları gizleme amacı güderek iyileşmeden bahsedip duruyorlar ve örnek olarak da işsiz kalanların sayısındaki azalmayı, kapanan şirketlerdeki azalmayı örnek gösteriyorlar.Halbuki ilk şokta binlerce kişi işsiz kalmış ve en büyük şirketlerden bile işçi çıkarılmıştı. Şirketler bu günün şartlarında dönebilecekleri minimum seviyeye inmişti.Yani ilk şokta zaten işsiz kalan kaldı, kapanan kapandı. Bunun doğal neticesi olarak işsiz kalanlarda ya da kapanan şirketlerde  azalma olabilir, ama şunu özellikle belirtmek isterim ki bu geçici bir durumdur.Çünkü krize yol açan sebepler aynen devam ediyor ve kalıcı bir çözüm ortaya konulmuyor.Yakın bir zamanda göreceğiz ki, gelen yeni şoklar daha büyük olacak ve etkisi öncesine göre daha çok can yakacak.Çünkü şirketler tutunabilecekleri son dallara tutunarak yaşam mücadelesi veriyorlar. İnsanlar birikimlerini hızla tüketiyor ve tüketim daralması daha da tehlikeli boyutlara geliyor. Tüketici de dipte üretici de...İnsanların kandırılarak tutulabilecekleri minimum bir seviye vardır. Ondan sonrasının ne olacağını kimse bilemez.İnşallah o noktalara gelmeden hastalık doğru teşhis edilir ve de gerçek tedavi uygulanır da hep beraber bu badireden bir an önce kurtuluruz.Bu noktada gerek hastalığın teşhisinde gerekse tedavisinde dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli tezinden ve de onu ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan istifade edilmesi gerekmektedir.Prof. Dr. Baş, sunduğu tüketim yanlı çözümle sadece sanayicilerimizin değil, toplumun her kesiminin memnun olacağı mükemmel projeler ortaya koymaktadır.Çözümde gecikmek her noktada ülkemize ve milletimize zarardır.