Hz. Ömer, hac mevsiminde bütün valilerin toplanmalarını emretmişti. Toplandıkları zaman şöyle buyurdu:
- Ey insanlar! Ben, valilerimi size, mallarınızı almaları için göndermiyorum. Ben, onları aranızda olaylara engel olmaları, ganimetlerinizi taksim etmeleri için gönderiyorum. Kime zulüm yapılmışsa kalksın, dedi. Kimse kalkmadı. Sadece birisi ayağa kalktı ve;
- Ey müminlerin emiri! Falan valin bana yüz kamçı vurdu, dedi. Hz. Ömer (ra) valiye;
- Neden vurdun? diye sordu. Şikâyetçiye; "Kalk ondan hakkını al", dedi. Amr b. As kalktı ve:
- Ey müminlerin emiri! Sen, bunu böyle yaparsan, bu âdet artar ve gelenek halini alır. Senden sonra gelenler de buna devam eder, dedi. Hz. Ömer (ra);
- Ben, Allah'ın Resûlü'nün kendinden, böyle kısas yaptırdığını gördüm. Ben nasıl yapmam? deyince Amr b. As;
- Bize bırak, onu razı edelim, dedi. Hz. Ömer de: "İşte siz işte o, fidye verin razı edin", dedi. Daha sonra, kendi aralarında her kamçı için iki dinara, yani ikiyüz dirheme rızalaştılar.
İbni Asakir, Ali b. Rabia'dan şöyle rivayet ediyor: Câde b. Hubeyre, Hz. Ali'ye gelerek: "Sana iki kişi gelse; birisinin yanında sen, canından (veya malından ve evlatlarından) daha sevgilisin; diğeri de elinden gelse seni kesecektir. Bunun lehine, birincinin aleyhine hükmeder misin? dedi. Hz. Ali (ra) çenesinden tuttu ve;
- Bu kendi nefsim için olsaydı, birincisinin lehinde hükmederdim. Fakat bu, Allah içindir, dedi.
Tirmizî ve Hakim, Şa'bi'den şöyle rivayet ediyorlar: Hz. Ali (ra) birgün çarşıya çıkmıştı. Zırh satan bir Hıristiyana rastladı. Zırhlar arasında kendi zırhını tanıdı ve Hıristiyana;
- Bu zırh, benimdir. Aramızda, Müslümanların kadısı hüküm verecek, dedi.
O zaman Müslümanların kadısı Şureyh idi. Kendisini Hz. Ali (ra) kadı yapmıştı. Şureyh, Hz. Ali'yi görünce hemen ayağa kalktı. Hz. Ali'yi kendi yerine oturttu. Kendisi de Hıristiyanın yanına oturdu.