İhtiyar dünyanın dört bir yanında, yedi milyarlık insanlık âlemi içerisinde öyle olaylar cereyan ediyor, öyle vahim gelişmeler yaşanıyor ki gerçekten de insanın bağrı taş kesildi demekten kendimizi alamıyoruz.
Taş devrine geri mi dönüyoruz yoksa insan cinsinin bağrının taş kesildiği döneme mi geldik?
Teknik ilerledi, teknoloji gelişti, iletişimde çağ atladık, ulaşımda dünyayı neredeyse kâğıt gibi dürdük de dört bir yanını yaklaştırdık bir birine ama insanoğlu bütün bu başarılara imza atarken kendi gönül tellerini, kendi kalp tellerini imha etti, iptal etti de organları arasındaki iletişimi kesip attı.
Genelde bütün canlılara, bütün bir tabiata karşı özelde ise hemcinslerine karşı aşırı gaddarlaştı, aşırı merhametsizleşti ve aşırı hissizleşti insan.
Beş kuruşluk menfaat için, on kuruşluk kazanç için hiç sıkılmadan ve utanmadan rahatlıkla çevre katliamlarına onay verebiliyor, çayını yudumlayarak çevre katliamlarını seyredebiliyor ve katliam sahipleri kendi gurubundan, kendi partisinden ise yüzü kızarmadan savunabiliyor.
İsrail'in yetmiş yıldan beri Filistinlilere yaptığı gibi kadın demeden, çoluk-çocuk demeden kesip-biçiyor, ezip-geçiyor ve ne yazık ki insan olduklarını iddia eden milyarlar da sadece seyrediyorlar.
Halbuki bu koca dünya nice milyarları aldatmış-oynatmış ve bağrına basmış, içine almış, bugün dünyalık için, bazı çıkarlar için bir birinin kanını dökenleri de yarın yerin altında misafir edecektir.
İnsan soyu, her şeyden önce başını iki elinin arasına almalı ve derin derin düşünmeli ki; bu taşlaşma nerden başladı, neden başladı ve neden hızla ilerliyor.
Gönüllerin taşlaşması, kalplerin taş kesilmesinden söz ederken bugün taşlardan dahi özür dileyecek bir derekeye sürüklenmiş durumdadır insanoğlu:
"Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı, şimdi onlar taşlar gibi hatta daha duygusuz, çünkü taşların öylesi var ki içinde nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi var ki Allah'ın haşyetinden yerlerde yuvarlanıyor, sizler ise neler yapıyorsunuz Allah gafil değil." (Bakara: 74).
Başlıktaki mısra, vefat tarihi 1915 olan Erzurumlu Âşık Sümmani'ye ait, onun bu dua cümlesinin ilk kısmını, yani sabrı, yani direnme ve dayanma gücünü ihsan etmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz ve o meşhur şiirin tamamını sizlere takdim ediyoruz:
"Ben razı değilem hicrana gama
Garip gönlüm demden gama salan var
Ta ezelden doğru bir yol gözlerim
El zanneder bu ahvalde yalan var
Gözümden akıttım kanlı yaşımı
Kurtarmadım karametten başımı
Gönül kalesinin mermer taşını
Hicran kalemiyle kırıp delen var
Dere kenarında ufacık taşlar
Nedir bu feleğin ettiği işler
Deryada balıklar semada kuşlar
Dedim belki yar yanından gelen var
Der Sümmani ya Rab gönlüm hoş eyle
Ya sabır ver ya bağrımı taş eyle
Ya bir çift kanat ver beni kuş eyle
Tez yetişem dost bağında talan var."
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024