Berlin'e ilk gidişim, Almanya'ya daha önce gitmiştim, ama hiç aklıma haritadan bir Berlin'e bakmak gelmedi. Aslında gideceğim yerlere, önceden harita üzerinden bakmayı çok severim. Gezilecek tarihi eserleri, müzeleri, görülmesi gereken ilginç yerleri gözden geçiririm, ama Berlin, kulaktan fazlasıyla duyduğum bir yer olduğundan, bakmaya gerek görmedim.
İnsan hiç bilmediği bir yer hakkında, bilgi sahibi olmak için, bilgiye aç oluyor araştırıyor. Ama Almanya gibi hemen hemen hepimizin bir akrabasının veya arkadaşının yaşadığı, kulaklarımızda Anadolu'muzdan daha çok hikâyelerini duyduğumuz bir ülke için araştırma gereksinimi duymadım.
Hepimizin Amerikan filmlerinde savaş ve casusluk üzerine konularda, izlediğimiz çok iyi aşina olduğumuz, Berlin ve utanç duvarı, araştırmaya ve öğrenmeye gerek görmeyecek kadar bildiğimiz bir şehir. Neredeyse İstanbul kadar kanıksadığımız bir şehir!
Soğuk savaş yıllarında doğuda kalmış, özgürlüğü kısıtlanmış insanların, özgürlüğe, mutlu bir hayata kaçışlarını konu alan filmlerin ana konusu, hiç kuşkusuz ki, özgürlükler şehri Berlin.
İlk başta birkaç soruda sizlere sorayım, sizde olayın vahametini kendinizde bir test edin. Özgürlük ne manaya geliyor? Utanç duvarının özgürlükler tarafı ne kadar büyük ve ne kadar özgür?
Gerçekten maddi ve manevi olarak nasıl özgür olabiliriz? Özgürlük yalnız maddi anlamda parayı elde etme ve onu harcama sarf etme şeklimi? Özgürlüğünüz sizin aidiyet duygularınızla ne kadar iç içe bir uzlaşı içinde. Kapitalist ekonomi modelinin, sosyalist ekonomi modelinden, özgürlük olarak ne farkı var?
Sizce özgürlüğe açıldığını düşündüğünüz doğuyla batıyı ayıran düz bir duvar mı? Özgürlüğe açılan topraklar, uçsuz bucaksız, duvarlarla çevrilmemiş, sınırları olmayan bir ülkemi?
Gerçek hiçte öyle değilmiş yanlış algı yapılmış. Evlerinden çıkmayıp oturdukları koltuklarda dünyayı izleyip anlamaya çalışanlara yapılacak, en kötü şaka yapılmış. Bizler, bizim gözümüz gibi dünyayı görmeyenlerin gözünden görmüşüz dünyayı, bizim gibi düşünmeyenlerin beyninden düşünüp anlamaya çalışmışız özgürlükleri. Bir insanın beyni ve gözü ile bir ineğin beyni ve gözü, algıda, görmede, yemede, içmede bir olabilir mi?
Aslında özgürlükler şehri diye bilinen Berlin her tarafı duvarlarla çepe çevrili, dört duvar arası değil ormanı, normal bir korusu olmayan, boş verin koruyu doğru dürüst çiftliği bile olmayan bir yer. Ülkemizin en küçük ili Yalova'ya yakın bir yüzölçümüne birleştikten sonra sahip olan Berlin, duvarla çevrili olduğu yıllarda 481 kilometrekare yüzölçümüne sahipti.
Özgürlük denilen batıya kaçış ise, bir ekonomik modelden, öbür ekonomik modele kaçış, biri size ekmeği karne ile belirli zaman da, öbürü ise para ile ekmeği size istediği vakitte veren bir sistem. Ama bu ekonomik sistemler, sizin istediğinizde ekmeği size vermiyor.
Duvarın her İki tarafı da insanı makine gören, insana insan olduğu için değer vermeyen bir zihniyet. Batı Berlin dört duvarın arasında yalnız Amerikan, İngiliz, Fransız bölgesinde kaldığı için özgür olduğu yalanı uydurulan bir yer. Bu yalanda 30. Yılına gelmeden duvar ortadan kaldırıldı. Gerçekten siz değil Berlin'in, Almanların çok özgür olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ünlü Alman felsefeciler Kant'a, hele hele kendisi de belirli bir zaman Berlin'de yaşamış hegel'in özgürlük felsefine bakalım. İsterseniz yine bir Berlin'de yaşamış olan Karl Marx'a bir soralım acaba zamane Almanları ne kadar özgür diye?
Hepsi bir algı, Ne mutlu dikta edilen algıların yalan olduğunu delilleriyle ortaya koyan büyük insanlara. Yaşadıkları zamandakiler yanlış algı yüzünden bu büyük insanları anlayamıyor olsalar da.
İnsan hiç bilmediği bir yer hakkında, bilgi sahibi olmak için, bilgiye aç oluyor araştırıyor. Ama Almanya gibi hemen hemen hepimizin bir akrabasının veya arkadaşının yaşadığı, kulaklarımızda Anadolu'muzdan daha çok hikâyelerini duyduğumuz bir ülke için araştırma gereksinimi duymadım.
Hepimizin Amerikan filmlerinde savaş ve casusluk üzerine konularda, izlediğimiz çok iyi aşina olduğumuz, Berlin ve utanç duvarı, araştırmaya ve öğrenmeye gerek görmeyecek kadar bildiğimiz bir şehir. Neredeyse İstanbul kadar kanıksadığımız bir şehir!
Soğuk savaş yıllarında doğuda kalmış, özgürlüğü kısıtlanmış insanların, özgürlüğe, mutlu bir hayata kaçışlarını konu alan filmlerin ana konusu, hiç kuşkusuz ki, özgürlükler şehri Berlin.
İlk başta birkaç soruda sizlere sorayım, sizde olayın vahametini kendinizde bir test edin. Özgürlük ne manaya geliyor? Utanç duvarının özgürlükler tarafı ne kadar büyük ve ne kadar özgür?
Gerçekten maddi ve manevi olarak nasıl özgür olabiliriz? Özgürlük yalnız maddi anlamda parayı elde etme ve onu harcama sarf etme şeklimi? Özgürlüğünüz sizin aidiyet duygularınızla ne kadar iç içe bir uzlaşı içinde. Kapitalist ekonomi modelinin, sosyalist ekonomi modelinden, özgürlük olarak ne farkı var?
Sizce özgürlüğe açıldığını düşündüğünüz doğuyla batıyı ayıran düz bir duvar mı? Özgürlüğe açılan topraklar, uçsuz bucaksız, duvarlarla çevrilmemiş, sınırları olmayan bir ülkemi?
Gerçek hiçte öyle değilmiş yanlış algı yapılmış. Evlerinden çıkmayıp oturdukları koltuklarda dünyayı izleyip anlamaya çalışanlara yapılacak, en kötü şaka yapılmış. Bizler, bizim gözümüz gibi dünyayı görmeyenlerin gözünden görmüşüz dünyayı, bizim gibi düşünmeyenlerin beyninden düşünüp anlamaya çalışmışız özgürlükleri. Bir insanın beyni ve gözü ile bir ineğin beyni ve gözü, algıda, görmede, yemede, içmede bir olabilir mi?
Aslında özgürlükler şehri diye bilinen Berlin her tarafı duvarlarla çepe çevrili, dört duvar arası değil ormanı, normal bir korusu olmayan, boş verin koruyu doğru dürüst çiftliği bile olmayan bir yer. Ülkemizin en küçük ili Yalova'ya yakın bir yüzölçümüne birleştikten sonra sahip olan Berlin, duvarla çevrili olduğu yıllarda 481 kilometrekare yüzölçümüne sahipti.
Özgürlük denilen batıya kaçış ise, bir ekonomik modelden, öbür ekonomik modele kaçış, biri size ekmeği karne ile belirli zaman da, öbürü ise para ile ekmeği size istediği vakitte veren bir sistem. Ama bu ekonomik sistemler, sizin istediğinizde ekmeği size vermiyor.
Duvarın her İki tarafı da insanı makine gören, insana insan olduğu için değer vermeyen bir zihniyet. Batı Berlin dört duvarın arasında yalnız Amerikan, İngiliz, Fransız bölgesinde kaldığı için özgür olduğu yalanı uydurulan bir yer. Bu yalanda 30. Yılına gelmeden duvar ortadan kaldırıldı. Gerçekten siz değil Berlin'in, Almanların çok özgür olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ünlü Alman felsefeciler Kant'a, hele hele kendisi de belirli bir zaman Berlin'de yaşamış hegel'in özgürlük felsefine bakalım. İsterseniz yine bir Berlin'de yaşamış olan Karl Marx'a bir soralım acaba zamane Almanları ne kadar özgür diye?
Hepsi bir algı, Ne mutlu dikta edilen algıların yalan olduğunu delilleriyle ortaya koyan büyük insanlara. Yaşadıkları zamandakiler yanlış algı yüzünden bu büyük insanları anlayamıyor olsalar da.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Kâmil kul, kâmil mü’min / 19.04.2024
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023