Yüce kitabımız Kur'an'da birçok kıssa anlatılır. Bu kıssalarda günümüze ve hayatımıza ışık tutacak pek çok hikmetler yer alır. Dini gelenekte, özellikle tasavvufi kültürde kıssalar, güzel ahlakı ve sufi bakış açısını anlatmak için bir araç olmuştur. Nitekim büyük sufi Mevlana'nın mesnevisinde de konuları kıssalarla izah ettiği görülür.
İslam toplumunun ahlakı kıssalarla inkişaf etmiş ve bu Kur'ani gelenek toplumun kültürüne işlemiştir. Kıssalar akılda kalıcı ve ibret verici olması nedeniyle yaygın olarak kullanılmıştır.
Kur'an, Hz. Peygamberin müminler için güzel bir örnek olduğunu belirtir. Aynı şekilde Hz. İbrahim de gönderildiği toplumlar için örnek şahsiyettir.
İbrahim (a.s) tevhid mücadelesinde ortaya koyduğu akli delillerle kavminin iddialarını cesaretle çürütmüştür. Bu mücadelesi sırasında, Nemrut'un cezalandırması sonucunda ise Rabbine tevekkül etmenin temsilcisi olarak örnek olmuştur. Ululazim peygamberlerden olan Hz İbrahim, İslam'ın birçok ibadetinin ilk uygulayıcısıdır. Namazda teşehhüdde Efendimiz (s.a.v) ve âline dua ederken, Hz İbrahim ve âline de dua ederiz.
Bir başka Kur'an kıssası ise Hz. Meryem'de masumiyeti ve kendini Allah'a adamışlığı, Belkıs kıssasında peygambere iman etmeden inanmanın mümkün olmadığını ve Asiye kıssasında Allah'a isyan söz konusu olduğunda hiçbir beşere, -velev ki en yakının olsun- itaat etmemek gerektiğini görürüz. Bu konular tüm zamanlarda geçerli davranışlardır.
Benzer şekilde büyük sufilerde Nebevi ahlaka dair ölçüleri, bizzat tecrübe ettikleri olaylar üzerinden aktarırlar.
Konuyu İbn Arabi'den bir örnekle bitirelim:
"Şeyhim Ebu Medyen'e muhabbet etmeyen birini görünce yüz çevirip kalben buğzettim. Rüyada Allah Resulünü gördüm. Bana bu davranışımı uygun bulmadığını söyledi. Gerekçemi söyleyince, 'Beni sevdiği için o kişiyi sevemez misin' dedi.
Uyanınca derhal o kişiye gidip rüyayı anlattım ve özür diledim. Bu halime pek şaşıran o kişi de aynı şekilde etkilendi ve o da benden özür diledi. İbn Arabi, Peygambere itaati ve Peygamber sevgisini her şeyin önüne koyan bir sufi olarak, kendisiyle ilgili aleyhinde konuşan ve daha sonra da konuşacak olanları peşinen affetmiş birisidir.
Onun bu engin hoşgörüsü coğrafyamızda yetişen büyük sufilerin ahlakına da sirayet etmiştir. Yunus, 'yaratılanı severim Yaratandan ötürü'; Mevlana, 'ne olursan ol yine gel' ve Haydar Hocamızın 'Kusur, hata arar isek, inanalım ki dost bulamayız. Kusurlu, hatalı olduğumuzu kendi özümüzde görürsek, bulamayacağınız dost, kabul edemeyeceğimiz arkadaş olmaz' sözleri bu hoşgörünün yansımalarıdır.
ek çok ayrışmanın ve bölünmenin acımasızca yaşandığı günümüz toplumunda bizim için anahtar kelime hoşgörü, yol gösterici ayet de 'müminler birbirlerine karşı merhametlidir' (Fetih 29) ayeti olsa gerek.
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023