Eğer çocukları büyüklerin savaşından uzak tutamıyorsanız; onların bombalar, silahlar, ölümler görmesine izin veriyorsanız; bir çocuğun annesini veya babasını kaybetmesinin nedenlerini anlatamıyorsanız geleceğin dünyasına bir cehennem kapısı daha açıyorsunuz demektir.
Çünkü her savaş gelecek için yeni bir kin, nefret ve düşmanlık tohumları ekilmesi demektir. İşte bu nedenle eskiden beri feodal toplumlarda, kendi klanları arasındaki savaşlarda bile eşikten beşiğe yaşlı, genç, çocuk demeden bir boyu komple yok etmek gerektiğine; sağ bırakılacak tek bir ferdin bile yok edenler için büyük tehlike oluşturacağına inanılırdı.
Feodal rejimlerde akıl ve bilimden ziyade güç ön planda olduğu için güçlünün güçsüzü ezmesi, sözünü dinletmesi, kuralları koyması esas olagelmiştir. Buna uymayanlar sıra dışı ve düşman kabul edilmiş; onların ayak altından çekilmeleri için ne gerekiyorsa yapılmıştır.
Maalesef dünyamızda henüz akıl devrimi yaşanamadığı için kaba gücün egemenliği devam etmektedir.
***
Duyduğumuz şeyler sadece savaş ve çatışmalar ile sınırlı kalmıyor. Aile içi şiddet olayları da giderek yayılıyor. Özellikle çocukların dünyasında duyduğunuz olaylar dudak uçuklatıyor. Yabancı kaynaklı filmlerde görüp, "Hayret, nasıl yapmış? Ondan hiç beklemezdim…" gibi tepkiler yakın komşuluk ilişkilerimiz olan ülkelerde bile ortaya çıkıyor ve akıl tutulması yaşıyorsak iyice düşünmeliyiz.
Gel gelelim şiddet insanın yaratılışında var. İnsanoğlu bu duyguyu frenlemeyi öğreninceye kadar tasvip etmediğimiz olayları duymaya, görmeye ve yaşamaya devam edeceğiz. Savaşlar dahil.
Ancak birlikte paylaştığımız bu dünyanın değerini fark edip, geleceği şekillendirirken; çocukları kan gölü ortasında büyütmeye çalışmamız, dil-din-cins ve ırk ayrımı yaparak, derilerinin rengi farklı olsa da onlara farklı davranmamız hiç de adil değil…
Bir süre sonra yaşdaşlarından neden ayrı düştüklerini, neden kardeş olmaları gerekirken ayrı büyütüldüklerini, yanlış fikir ve alışkanlıklarla donatıldıklarını, birbirine neden düşman olduklarını, niçin yüzünü bile görmedikleri birilerinin ölümünü dilediklerini sorgulayacaklar, bunlara cevap bulamayan birer robot olacaklardır.
Büyük Atatürk savaşın mecburiyet haline gelmediği durumlarda cinayetten ibaret olduğunu ifade ederken barışın önemine dikkat çekmiştir. Nasıl aile bireyleri, komşular ve yurttaşlar arasında dayanışma ve yardımlaşma gerekiyorsa aynı şey ülkeler arasında da geçerlidir ve Birleşmiş Milletler bunun için kurulmuştur.
Ancak Orta Doğu dahil pek çok karışıklıkta kuruluş nedeni unutulmuştur.
Çocukların korunması ve savaş mağduru ailelerin birleştirilmesi, onlara yeni yaşam pencereleri açılması konusunda da dünya sınıfta kalmıştır.
Sivil halkı ve çocukları, kadınları savaş dışı bırakmadığınız takdirde yapılan şey katliam ve cinayete teşebbüstür.
Ayrıca Birleşmiş Milletler'in vurucu ve önleyici destek gücünü gerekli ödenekleri ve yardımları geciktirerek zayıflatmak dünyanın geleceğini tehlikeye düşüren en önemli ihmallerden biridir. Üzerinde çok düşünülmesi ve dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Bugün iktidarlardaki yönetim erklerinin elindeki en önemli silah ekonomik yaptırımlar ve işbirliği anlaşmalarıdır.
Ancak siz, kendi elinizdeki ekonomik argümanları başkalarına satmış ve onlara muhtaç iseniz yaptırım gücünüzün kalmaması son derece normaldir.
Bu kaçınılmaz sonuç sadece tüketen ve üretmeyen ülkeler için geçerli değildir.
Her türlü üretim tesislerini yabancı firmalara teslim etmiş, palyatif çözümler için satmış olan ve yerine yenisini yapamayanlar için de söz konusudur.
Türkiye pek çok cephede savaşmak ve tedbir almak zorundadır.
Özellikle savaş mağduru çocuklarının olmaması için akıl cephesinde…
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025
- İlahi adalet… / 04.04.2025