Bayrağa saygı yürüyüşlerini saygısızca eleştiren medya ve hükümet bakalım bu olaya nasıl tepki verecek? Bayrağa saygısızlık, hakaret almış başını gidiyor, bölücüler değneksiz sandıkları köyde zincirsiz dolaşmaya başlamışlar. Gazeteler, köşe yazarları, açık oturum programları, haber programları hep bir ağızdan "Mersin'de provokasyon, Trabzon'da provokasyon, Sakarya'da provokasyon" diye aynı şeyleri tekrar edip duruyor. Başbakan Erdoğan da aynı koronun içinde, "birileri Türkiye'nin refah seviyesinden, ilerlemesinden rahatsız olduğu için bu provokasyonlar oluyor" diye demeçler veriyor. İthalatta rekorlar kırıp dünya birinciliğine oynayan, ihracatta da her geçen gün gerileyen, işsizler ordusuna her gün binler, onbinler eklenen, aç sayısı tok sayısını binlerce kez katlayan Türkiye'nin refah seviyesinden acaba kimler rahatsız olur!? Yoksa bu durum "o birilerini" ziyadesiyle memnun mu eder? Tüm makro ve mikro ekonomik veriler ortada olduğu için Başbakan Erdoğan'ın demeçlerinde düştüğü bu komik durum hakkında daha fazla yorum yapmaya gerek duymuyorum.
Medya, hükümet ve satılmış aydınlar hep bir ağızdan "provokasyon" şarkısını söylerken, Yunanistan'da önemli bir gelişme yaşandı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Güven Artırıcı Önlemler kapsamında Yunan Kara Harp Okulu'nda misafir edilen Kara Harp Okulu öğrencilerinin odasına, zedelenmiş ve üzerinde Türkiye'ye hakaretler eden İngilizce ifadelerin bulunduğu Türk Bayrağı bırakıldı.
Türkiye'deki çevreler Türk bayrağına hakarete bu kadar prim verince Yunan da cesaret alıp bu saygısızlığı gerçekleştirdi. Aslında Yunanistan cihetinden gelen saygısızlıklar bununla sınırlı değil. Yunan Dışişleri Bakanı Molivyatis'in Türkiye ziyareti sırasında da benzer bir saygısızlık örneği sergilenmiş, Kardak'ta Yunan güçlerinin kışkırtmaları sonucu 24 saati aşan bir kriz meydana gelmişti. Kardak konusu medya tarafından ustaca geçiştirildi ancak son bayrak krizi geçiştirilecek türden değil.
Aklımıza ilk gelen soru şu: Mersin'de bayrak yakanlar üç beş çocuk ve birilerinin kışkırtmaları sonucu tahrik edildi. Peki Yunanistan'daki bayrak krizi kimin provokasyonu?
Yunan medyası açık açık Yunan ordusundaki Türkiye karşıtı havanın, Kıbrıs ve Kardak hazımsızlığının da eklenmesiyle aşırı yükseldiğini ve bayrak olayının bu birikmenin patlaması olduğunu yazıyor. Yani bizim medyanın ilk elden sarılacağı "üç beş densizin işidir" savunması baştan çürüyor. Yunan ordusunda çok bariz bir Türk düşmanlığı var.
Bizim akl-ı evveller Yunanistan'la dostluk mavalları okuyadursun, Yunan içindeki kinini ayyıldızlı bayrağımıza küfürler yazıp, yırtarak gösteriyor.
Meclis Başkanı ve Dışişleri Bakanımızın "Ege'de Casus Belli'den vazgeçiyoruz, Ege Yunan gölü olsun" çıkışı, yarım asırlık Kıbrıs davasının, ruhunu AB ve Yunan'a teslim etmiş Mehmet Ali Talat'ın insafına terk edilmesi ve verilen diğer tüm tavizler Yunan'ın içindeki kini yok etmeye yetmiyor.
Bunu daha anlamadınız mı?
Medya, hükümet ve satılmış aydınlar hep bir ağızdan "provokasyon" şarkısını söylerken, Yunanistan'da önemli bir gelişme yaşandı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Güven Artırıcı Önlemler kapsamında Yunan Kara Harp Okulu'nda misafir edilen Kara Harp Okulu öğrencilerinin odasına, zedelenmiş ve üzerinde Türkiye'ye hakaretler eden İngilizce ifadelerin bulunduğu Türk Bayrağı bırakıldı.
Türkiye'deki çevreler Türk bayrağına hakarete bu kadar prim verince Yunan da cesaret alıp bu saygısızlığı gerçekleştirdi. Aslında Yunanistan cihetinden gelen saygısızlıklar bununla sınırlı değil. Yunan Dışişleri Bakanı Molivyatis'in Türkiye ziyareti sırasında da benzer bir saygısızlık örneği sergilenmiş, Kardak'ta Yunan güçlerinin kışkırtmaları sonucu 24 saati aşan bir kriz meydana gelmişti. Kardak konusu medya tarafından ustaca geçiştirildi ancak son bayrak krizi geçiştirilecek türden değil.
Aklımıza ilk gelen soru şu: Mersin'de bayrak yakanlar üç beş çocuk ve birilerinin kışkırtmaları sonucu tahrik edildi. Peki Yunanistan'daki bayrak krizi kimin provokasyonu?
Yunan medyası açık açık Yunan ordusundaki Türkiye karşıtı havanın, Kıbrıs ve Kardak hazımsızlığının da eklenmesiyle aşırı yükseldiğini ve bayrak olayının bu birikmenin patlaması olduğunu yazıyor. Yani bizim medyanın ilk elden sarılacağı "üç beş densizin işidir" savunması baştan çürüyor. Yunan ordusunda çok bariz bir Türk düşmanlığı var.
Bizim akl-ı evveller Yunanistan'la dostluk mavalları okuyadursun, Yunan içindeki kinini ayyıldızlı bayrağımıza küfürler yazıp, yırtarak gösteriyor.
Meclis Başkanı ve Dışişleri Bakanımızın "Ege'de Casus Belli'den vazgeçiyoruz, Ege Yunan gölü olsun" çıkışı, yarım asırlık Kıbrıs davasının, ruhunu AB ve Yunan'a teslim etmiş Mehmet Ali Talat'ın insafına terk edilmesi ve verilen diğer tüm tavizler Yunan'ın içindeki kini yok etmeye yetmiyor.
Bunu daha anlamadınız mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012






























































































