Terör örgütü ile yapılan pazarlıklar sonucunda daha önce ellerinde tutsak olan 8 kamu görevlisi resmi törenlerle ve terör örgütünün silahları gölgesinde; Kuzey Irak’ta Türkiye’den giden heyete teslim edildi. Teslim edilirken resmi tutanaklar düzenlendi. Terör örgütünün üst düzey ve bizatihi birçok evladımızın şehit olduğu saldırıların emrini verenlerin de hazır bulunduğu bir grup tarafından rehineler teslim edilirken bir de sözüm ona jest yaptılar; “Apo’nun isteği üzere bunları teslim ediyoruz” ifadesini kullandılar.
Teslimden hemen sonra iktidarın borazanı televizyonlar başladılar programlar yapmaya. Haber mi terör örgütünün propagandasını mı yaptıklarını siz değerli okurlarımızın vicdanına bırakıyorum.
Basında yer alan bazı cümleleri sizlerle paylaşalım:
İmralı süreci meyvelerini vermeye başladı…
Apo emretti, rehineler serbest bırakıldı…
Barış geliyor…
Terör örgütü iyi niyetini ortaya koydu, sıra hükümette…
Artık analar ağlamayacak…
Yıllardır uygulanan yanlış politikadan vazgeçilmekle ne kadar isabetli bir karar verildi, bakın işte çözüm nasıl olurmuş…
Artık silahlar susacak, herkes silah bırakılacak…(bu çağrı aynı zamanda TSK’ya yapılmaktadır)
Sabahtan akşama kadar bu saçmalıkları, Türk milletinin düşürüldüğü durumu, iktidarın acziyetini, seyrettik durduk. Kanımız içimize akarak!
Akşam saat 19.30’da Meltem TV’nin karşısına geçtik; haberleri dinlemeye başladık. Haber programına konuk olarak katılan Gazeteci yazar Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçinin yorumlarını dinleyince; “işte bu vatanın gerçek sahipleri, işte gündemi okuyabilen, yalan rüzgârlarına dur diyen ve yüreğimize su serpen görüşler budur” dedim.
Sayın Kepekçi; “yaşanan süreç, milletimize bir zafer gibi yutturulmaya çalışılıyor ancak, rehinlerin teslim olayı asla bir zafer değil, hezimettir. Bu durum karşısında hükümetin hemen istifa etmesi gerekmektedir. Terör örgütü bizim insanımızı kaçırarak rehin almış, yani haksız bir gasp gerçekleştirmiş, onları uzun zamandır elinde bulundurmuş, onları bir bedel karşılığında geri veriyor; bu zafer oluyor. Terör örgütü, hakkı olmayan bir şeyden vaz geçiyor; bu iyi niyet oluyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bir zafer değildir. Bu devleti zafiyete düşürmektir. Elbette biz de evlatlarımızın sağ salim evlerine dönmesinden mutluluk duyarız ama bazı pazarlıklarla terör örgütünün elini güçlendirmeyi ve terör örgütünün önünde küçük düşmeyi de kimse milletimize zafer diye yutturmaya kalkışmasın…”
Yazık çok yazık. Devletin ve milletin itibarını beş paralık etmenin adını zafer ve iyi niyet koydular. Umarız, Milletimiz bu vaziyetten bir ders alarak kendine gelir; başına örülen çorapları, dönen dolapları görür…
Teslimden hemen sonra iktidarın borazanı televizyonlar başladılar programlar yapmaya. Haber mi terör örgütünün propagandasını mı yaptıklarını siz değerli okurlarımızın vicdanına bırakıyorum.
Basında yer alan bazı cümleleri sizlerle paylaşalım:
İmralı süreci meyvelerini vermeye başladı…
Apo emretti, rehineler serbest bırakıldı…
Barış geliyor…
Terör örgütü iyi niyetini ortaya koydu, sıra hükümette…
Artık analar ağlamayacak…
Yıllardır uygulanan yanlış politikadan vazgeçilmekle ne kadar isabetli bir karar verildi, bakın işte çözüm nasıl olurmuş…
Artık silahlar susacak, herkes silah bırakılacak…(bu çağrı aynı zamanda TSK’ya yapılmaktadır)
Sabahtan akşama kadar bu saçmalıkları, Türk milletinin düşürüldüğü durumu, iktidarın acziyetini, seyrettik durduk. Kanımız içimize akarak!
Akşam saat 19.30’da Meltem TV’nin karşısına geçtik; haberleri dinlemeye başladık. Haber programına konuk olarak katılan Gazeteci yazar Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçinin yorumlarını dinleyince; “işte bu vatanın gerçek sahipleri, işte gündemi okuyabilen, yalan rüzgârlarına dur diyen ve yüreğimize su serpen görüşler budur” dedim.
Sayın Kepekçi; “yaşanan süreç, milletimize bir zafer gibi yutturulmaya çalışılıyor ancak, rehinlerin teslim olayı asla bir zafer değil, hezimettir. Bu durum karşısında hükümetin hemen istifa etmesi gerekmektedir. Terör örgütü bizim insanımızı kaçırarak rehin almış, yani haksız bir gasp gerçekleştirmiş, onları uzun zamandır elinde bulundurmuş, onları bir bedel karşılığında geri veriyor; bu zafer oluyor. Terör örgütü, hakkı olmayan bir şeyden vaz geçiyor; bu iyi niyet oluyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu bir zafer değildir. Bu devleti zafiyete düşürmektir. Elbette biz de evlatlarımızın sağ salim evlerine dönmesinden mutluluk duyarız ama bazı pazarlıklarla terör örgütünün elini güçlendirmeyi ve terör örgütünün önünde küçük düşmeyi de kimse milletimize zafer diye yutturmaya kalkışmasın…”
Yazık çok yazık. Devletin ve milletin itibarını beş paralık etmenin adını zafer ve iyi niyet koydular. Umarız, Milletimiz bu vaziyetten bir ders alarak kendine gelir; başına örülen çorapları, dönen dolapları görür…
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024