11 Eylül yalanları

"Doğru gazeteci" Necati Doğru, 11 Eylül ile ilgili yapılmış en "Doğrucu" değerlendirmelerden birisini, 2.2.2003'te Sabah gazetesinde yapmıştı.

"11 Eylül Amerika'nın içinden planlanmıştır ve hedef Amerikan imparatorluğudur" tesbitini artık çocukların bile yaptığı dönemde Doğru, bu temel yaklaşımın da bir adım ötesine geçerek 11 Eylül'ün de, Irak savaşının da arkasındaki güçlere bakınız nasıl dokunduruyor:

"Süpergüç ABD'nin, süpergüç olarak yetinmeyip önüne bir de saldırgan sıfatı alarak Irak'a vuruş yapması; herkesin sandığı gibi Bush tarafından, ABD'nin dış'a kapalı, görünmez, gizli makinesince planlandı. Bu makine korkunçtur, canileşebilir, ahlaksızlaşabilir, hukuksuzlaşabilir her cinayeti işler (ve) dünyanın "yeniden paylaşılması gerekiyorsa" onu da planlar. ABD dışa kapalı, görünmez, gizli makinesi (yeni söylemde derin devlet diyorlar) İsrail egemenleri ile ABD içinde Yahudi sermayesiyle iç bağlantılara girmiş 400 Amerikan zenginin yönettiği bir mekanizmadır. (İşte) Bush bu gücün kuklasıdır ve hür değildir... Dünyayı yeniden paylaşım başlamıştır. Bu yeni paylaşımın formatlarını, haritalarını İsrail egemenleri ile ABD'nin gizli makinesini yöneten egemenleri çizdiler."

91 Körfez çıkarmasıyla Amerika'nın efendileri "Büyük Oyun"un ilk sahnesini vizyona koymuşlardı. Önce Saddam İran'a saldırtılmış, Humeyni korkusuyla zengin petrol prensleri Irak'ın arkasında toplanarak bu topraklar tarihinde hiç olmadığı kadar bir cephaneliğe çevrilmişti.

İran'da şımaran, şımartılan Saddam Amerika'nın Bağdat Elçisinden aldığı işaretle bu kez Kuveyt'e girmiş, ardından Baba Bush'un orduları 500 bin askerle bölgeye intikal etmişti. Böylece Sovyetlerin dağılmasıyla "Dünya nereye gidiyor?" sorusuna Amerika sıcak askeri varlığıyla cevap vermişti;

"Benim istediğim yere ve yöne..."

Öyle ya o ünlü Think-Tank'lerin ünlü stratejistleri tarafından dile getirilen tezlerle; "dünya hakimiyeti Avrasya'dan geçiyordu". ABD, Avrasya'nın en stratejik toprakların Coniler'le tutarak dünyaya da nizamat veriyordu;

"Benim kontrolümde olacaksın..."

11 Eylül üzerine söylenmedik çok az sözüm kaldığı, "11 Eylül yalanları" ismiyle dahi onlarca kitaba konu olan saldırı, Amerikan imparatorluğunun iç dinamiklerini hazır tutmak için sahneye konulmuştu. Bu konu ile ilgili olarak bir süre Amerika'da yaşamış Serdar Turgut'un 11 Eylül 2003'te, bakınız kaleminden hangi kelimeler dökülmüş;

"11 Eylül saldırılarını bana göre Amerikalılar içinde çok büyük güce sahip olan bir grup insan düzenlemiştir. Bu saldırıların planları 11 Eylül'e gelinceye kadar 5 yıl içinde New York kalkışlı bazı uçaklarda denenmiş, bu kazalarda insanlar feda edildiği gibi 11 Eylül günü de binlerce insan göz kırpmadan yok edilmiştir.

Böyle şey olur mu demeyin. Olur ve hatta büyük devletlerin, büyük hedefler peşinde koşarken ve büyük riskler altına girerlerken kendi sıradan masum insanları feda etmesi kural dışı değil, kuralın ta kendisidir."

Lyndon La Rouche, ABD'nin bağımsız başkan adayı da; 24 Temmuz günü yani 11 Eylül'den 48 gün önce BM'de ve Washington'da 250 kişi önünde verdiği video konferansta önce ABD'nin derin bir mali krizin içinde olduğunu anlatıyor, ardından da Rusya, Çin ve Hindistan'da ortaya çıkan oluşumların Washington'daki efendileri nasıl korkuttuğunu şu sözlerle aktarıyordu...

"Böyle dönemlerde Dünya Savaşları çıkarılır. 1. Dünya Savaşını şimdi ki Amerikayla benzer konuma düşen İngilizler çıkardı. 2. Dünya Savaşını yine aynı maksatla Almanlar çıkardı. Şimdi ABD ve İngiltere içindeki güçler, Brezinsky buna dahildir Asya'daki oluşumları engelleyerek bulundukları ekonomik krizi aşmak için dünya savaşı istiyorlar. Bu savaş'ın adını da Batı ile İslam'ın savaşı koyacaklar. Bu savaşı engellemek için önce İsrail'deki Şaron'u durdurmalıyız."

La Rouche 24 Temmuz'da bunları söylüyor... 11 Eylül'den 1 hafta önce ise bakınız hangi değerlendirmeleri yapıyor.

"11 Eylül bir makyaj operasyonudur. Uluslararası mali ve parasal sistemde çöküşün yaşandığı bir dönemde, karşımıza böyle bir olay çıkarılıyor. Bunu yapan katiyen ABD dışındaki güçler değildir."

Pakistan istihbarat konseyine başkanlık yapmış emekli General Hamit Gül'ün 11 Eylül tesbitleri de ilginç...

"ABD, 11 tane istihbarat servisine 40 milyar dolardan yılda yaklaşık 400 milyar dolar para harcıyor. Buna rağmen Bush, bu saldırıların sürpriz olduğunu söyleyebiliyor. Kimi inandırabilir ki...

Dünya Ticaret Merkezi'nin vurulmasından 10 dakika sonra CNN saldırıyı Usame Bin Ladin'in yaptığını duyurdu (Susurluk'a ne kadar da çok benziyor değil mi?). İşte gerçek bir hedef saptırmaca...

İkiz kulelere yapılan saldırı sabah saat 08.45 başlıyor, 4 uçak belirlenmiş hava rotarlarından sapıyor ancak hiç bir hava kontrolörü alarm vermiyor. Ve saat 10:00'a kadar hiçbir hava kuvvetleri jeti kımıldatılmıyor. Hiç bir IFF-dost mu düşman mı- uyarısı yapılmıyor. Pakistan'da IFF'e cevap verilmezse, dünyanın her yerinde olduğu gibi sorgu yapılmadan o uçak düşürülür."

Pakistanlı General Hamit de bunları söylüyor, 11 Eylül'le ilgili olarak...

11 Eylül Amerikan imparatorluğunu sağlamaya yönelik bir komplo. Üstelik 400 ailenin her türlü gücünü kaybetmemek için; Amerikan askerlerini enerjinin, tabi kaynakların kısaca "servetin" yanına jandarma dikme operasyonu... Bu süreci tetikleyen bir başlangıç noktası.

Peki bu "Büyük Oyun"dan Türkiye'nin bahçesine ne düşüyor? Türkiye'nin siyasetini, ekonomisini, askerini, dış politikasını etkileyen isterseniz esir alan deyin bu süreç, acaba bizi nasıl kollarının arasına aldı?

Bu sorunun cevabı, hiç değilse ve en azından 10 yıllık Türkiye'nin kuşatılmışlık ve teslim alınmışlığının tarihidir, yarın değineceğiz.