Yıl 1962'nin Ocak ay'ı...
Hacı Bayram Camii'nden bir hutbede şöyle deniyor...
"... Fakat maalesef İslam'ın ihmal edildiği, imanın zafiyete uğradığı son zamanlarda, meşru müdafaa dahi hakkıyla yapılamadığından ehli dalalet, ehli şekavet o kadar ileri gittiler ki; her türlü hileleri ile, rezilane âdetleriyle, şeytanca desiseleriyle Müslümanların çarşı pazar her türlü faaliyet sahalarını istila ederek, mahrem aile yuvalarına kadar girmek suretiyle masum yavrularımızın taze dimağlarını da dalalet ve sefahet zehirleriyle zehirlemeye başladılar. Yabancı bir fırtına dini ve milli semamızın huzurunu ihlale, rahmet bulutlarını dağıtmak için süratle esmeye cüret etmektedir. Mütemadiyen İslamî ahlâkı unutturmaya, iman nurunu söndürmeye, İslamî ibadet esaslarını tahfif (hafife alma) ve tahrif etmeğe, (bozmaya) güzelim İslam aâdetlerini yok etmeye çalışmaktadır. Gizli gizli vatan ve aile harim-i ismetimizi (aile terbiye ve geleneğimizi) ve milli bütünlüğümüzü zedelemeye çalışmaktadır. İslam nimetine mazhar olan birçok Müslümanlar da gaflet içinde o yabancı fırtınaya kapılmaktan, o tehlikeli cereyana yardım ettiklerinden habersizdirler.
Bu derin gaflettir ki, Müslümanlara kendi dininin, kendi milli ananesinin şeref izafe ettiği zamanları mekanları, daha sonra da ibadet ve imanını unutturuyor, böylece milli birlik ve bütünlüğün esası, vatan selametinin şartı olan dini hisleri söndürerek kendi öz varlığını ve varlığın gayesini zihninden silmektir.
İslami âdetlerin yerini İslam dışı âdetler, İslami selamın yerini, birtakım oyunvari hareketler, edep, ahlak ve ilim meclislerinin yerini şehvet ve sefahet meclisleri, içki ve kumar alemleri; fazilet esaslarının yerini başıboşluk, milli ahlakın yerini sevgisizlik, saygısızlık, iffetsizlik hayasızlık aldı. Müslüman yurdunda İslami alamatlerin yerini yabancı taklitçilik aldı.
Aziz Müslümanlar!
Uyanalım gafletten; bırakalım uyuşukluğu. Dinimize, milliyetimize sahip olalım. Onları müdafaaya koşalım...
Ancak zaruri ve hayati olmak şartıyla, fenni ve sınai ihtiyaçlarımızdan başka hiçbir cihetle yabancılara hayranlık göstermeyelim. Hatta, bütün dünyaya ilim ve keşif ışığı saçan zamanlarımızda olduğu gibi, tam bir ciddiyetle çalışıp yabancıları kendimize muhtaç hale getirmeye gayret edelim.
İşte o zaman Allah'ın nusret ve inayeti bizimle beraberdir. Hem şu dini ve milli bünyemizi ağaç kurdu gibi içinden kemiren yabancı cereyanların ve sefih âdetlerin hangi faydasına imreniyoruz? Millet fertlerini birbirine düşürmesine mi? İman kardeşlerini birbirinden ayırmasına mı? Aynı cephenin erlerini birbirine hücum ettirmesine mi? Yoksa bizi en büyük kuvvetimiz olan imanımızdan ayırmasına mı?
Aziz din kardeşlerim!
Allah'ın Kitabında, Büyük Peygamberimizin (sav) sünnetinde bulunmayan âdetlere, hal ve hareketler imrenmek, Allah'tan gaflet etmenin alametidir. Bu imrenmenin zararlarını Allah'ımızın ezeli ve ebedi hitabından da dinleyelim: "Ey mü'minler eğer ehli küfürden bir zümreye, herhangi bir şekilde uyup itaat ederseniz, sizi imanınızdan sonra küfre döndürürler. Sizler ise, önünüzde Allah'ın ayetleri okunup dururken, Allah'ın kitabı dosdoğru yolu gösterirken, Allah'ın Peygamberi içinizde ve onun son dini de elinizde iken, nasıl olur da imandan küfre dönersiniz? Halbuki, her kim Allah'a sıkı sarılırsa, en doğru yola hidayet olunan işte odur." Yine Allah'ımız hitap ediyor:
"Ey müminler, Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öylece korkun ve sakının. Hakkıyla muttaki ve Müslüman olun. Ve ancak mü'min olarak can verin. Hepiniz toptan sımsıkı Allah'ın kopmaz ipine (Kur'an'ına) sarılın."
İnsanlığın yegane halaskârı Yüce Peygamberimiz de buyurmuşutur ki; "Allah'ın Kitabı, yeryüzünde dalalet (sapıklık) ve zulmet içinde boğulan insanlığa; kurtulup hayat bulması için semadan uzatılmış ilahi bir iptir. Ona sarılan kurtulur, ondan yüz çevrine de ebediyyen helak olur".
(Hacı Bayram Camii'nden Hutbeler: Dini Varlık ve Milli Bütünlüğümüz. T. Yaprak İslam Dergisi Ocak-1962)
1962 yılında minberden okunana bu hutbeden günümüze dini ve milli bütünlüğümüzün gelişmesi hususunda ne kadar mesafe alındı?..
Yoksa iç ve dış mihrakların ekonomik, kültürel, siyasal yıkımları, gedikleri devam mı ediyor?..
Süper güçler sadece silahda mı güçlüler...
Filimleri, okulları, üniversiteleri, felsefeleri, vahşi ahlakları... ve tüm işlerde de süper değiller mi?
Afganistan'a önce Rambo girmemiş miydi? Hani evimizde seyrettiğimiz Amerikan filimlerinde!...
Hacı Bayram Camii'nden bir hutbede şöyle deniyor...
"... Fakat maalesef İslam'ın ihmal edildiği, imanın zafiyete uğradığı son zamanlarda, meşru müdafaa dahi hakkıyla yapılamadığından ehli dalalet, ehli şekavet o kadar ileri gittiler ki; her türlü hileleri ile, rezilane âdetleriyle, şeytanca desiseleriyle Müslümanların çarşı pazar her türlü faaliyet sahalarını istila ederek, mahrem aile yuvalarına kadar girmek suretiyle masum yavrularımızın taze dimağlarını da dalalet ve sefahet zehirleriyle zehirlemeye başladılar. Yabancı bir fırtına dini ve milli semamızın huzurunu ihlale, rahmet bulutlarını dağıtmak için süratle esmeye cüret etmektedir. Mütemadiyen İslamî ahlâkı unutturmaya, iman nurunu söndürmeye, İslamî ibadet esaslarını tahfif (hafife alma) ve tahrif etmeğe, (bozmaya) güzelim İslam aâdetlerini yok etmeye çalışmaktadır. Gizli gizli vatan ve aile harim-i ismetimizi (aile terbiye ve geleneğimizi) ve milli bütünlüğümüzü zedelemeye çalışmaktadır. İslam nimetine mazhar olan birçok Müslümanlar da gaflet içinde o yabancı fırtınaya kapılmaktan, o tehlikeli cereyana yardım ettiklerinden habersizdirler.
Bu derin gaflettir ki, Müslümanlara kendi dininin, kendi milli ananesinin şeref izafe ettiği zamanları mekanları, daha sonra da ibadet ve imanını unutturuyor, böylece milli birlik ve bütünlüğün esası, vatan selametinin şartı olan dini hisleri söndürerek kendi öz varlığını ve varlığın gayesini zihninden silmektir.
İslami âdetlerin yerini İslam dışı âdetler, İslami selamın yerini, birtakım oyunvari hareketler, edep, ahlak ve ilim meclislerinin yerini şehvet ve sefahet meclisleri, içki ve kumar alemleri; fazilet esaslarının yerini başıboşluk, milli ahlakın yerini sevgisizlik, saygısızlık, iffetsizlik hayasızlık aldı. Müslüman yurdunda İslami alamatlerin yerini yabancı taklitçilik aldı.
Aziz Müslümanlar!
Uyanalım gafletten; bırakalım uyuşukluğu. Dinimize, milliyetimize sahip olalım. Onları müdafaaya koşalım...
Ancak zaruri ve hayati olmak şartıyla, fenni ve sınai ihtiyaçlarımızdan başka hiçbir cihetle yabancılara hayranlık göstermeyelim. Hatta, bütün dünyaya ilim ve keşif ışığı saçan zamanlarımızda olduğu gibi, tam bir ciddiyetle çalışıp yabancıları kendimize muhtaç hale getirmeye gayret edelim.
İşte o zaman Allah'ın nusret ve inayeti bizimle beraberdir. Hem şu dini ve milli bünyemizi ağaç kurdu gibi içinden kemiren yabancı cereyanların ve sefih âdetlerin hangi faydasına imreniyoruz? Millet fertlerini birbirine düşürmesine mi? İman kardeşlerini birbirinden ayırmasına mı? Aynı cephenin erlerini birbirine hücum ettirmesine mi? Yoksa bizi en büyük kuvvetimiz olan imanımızdan ayırmasına mı?
Aziz din kardeşlerim!
Allah'ın Kitabında, Büyük Peygamberimizin (sav) sünnetinde bulunmayan âdetlere, hal ve hareketler imrenmek, Allah'tan gaflet etmenin alametidir. Bu imrenmenin zararlarını Allah'ımızın ezeli ve ebedi hitabından da dinleyelim: "Ey mü'minler eğer ehli küfürden bir zümreye, herhangi bir şekilde uyup itaat ederseniz, sizi imanınızdan sonra küfre döndürürler. Sizler ise, önünüzde Allah'ın ayetleri okunup dururken, Allah'ın kitabı dosdoğru yolu gösterirken, Allah'ın Peygamberi içinizde ve onun son dini de elinizde iken, nasıl olur da imandan küfre dönersiniz? Halbuki, her kim Allah'a sıkı sarılırsa, en doğru yola hidayet olunan işte odur." Yine Allah'ımız hitap ediyor:
"Ey müminler, Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öylece korkun ve sakının. Hakkıyla muttaki ve Müslüman olun. Ve ancak mü'min olarak can verin. Hepiniz toptan sımsıkı Allah'ın kopmaz ipine (Kur'an'ına) sarılın."
İnsanlığın yegane halaskârı Yüce Peygamberimiz de buyurmuşutur ki; "Allah'ın Kitabı, yeryüzünde dalalet (sapıklık) ve zulmet içinde boğulan insanlığa; kurtulup hayat bulması için semadan uzatılmış ilahi bir iptir. Ona sarılan kurtulur, ondan yüz çevrine de ebediyyen helak olur".
(Hacı Bayram Camii'nden Hutbeler: Dini Varlık ve Milli Bütünlüğümüz. T. Yaprak İslam Dergisi Ocak-1962)
1962 yılında minberden okunana bu hutbeden günümüze dini ve milli bütünlüğümüzün gelişmesi hususunda ne kadar mesafe alındı?..
Yoksa iç ve dış mihrakların ekonomik, kültürel, siyasal yıkımları, gedikleri devam mı ediyor?..
Süper güçler sadece silahda mı güçlüler...
Filimleri, okulları, üniversiteleri, felsefeleri, vahşi ahlakları... ve tüm işlerde de süper değiller mi?
Afganistan'a önce Rambo girmemiş miydi? Hani evimizde seyrettiğimiz Amerikan filimlerinde!...
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021