Deprem kuşağında bir coğrafyada yaşadığımızı kimse inkâr etmiyor. 99'da yaşadığımız iki deprem ve yaşanan acılar hâlâ gözyaşlarını akıtıyor ve o günden bugüne sorulan tek soru var: Depreme hazır mıyız?
Hazır mıyız? Hazır olmadığımız Perşembe günü saat 13.59'da tescillendi. Ne devlet hazır, ne millet hazır ve ne de binalar hazır.
Haberlerde yaşanılanları izlediniz! Vatandaş aynen 20 yıl önceki gibi kendilerini evlerinden, iş yerlerinden, okullardan vs. dışarı attı. Nereye gittiler? Yakınlarında park olanlar parka, mezarlık olanlar mezarlığa.
Ya diğerleri? Sallanan binaların önünde, kaldırımlarda, plazaların bahçesinde toplandılar. En güvenli yapılar olması gereken hastane, okul ve kamu binalarının halini ve yaşanılanları ibretle izlemişsinizdir!
Ekranlara çıkan sayın yetkililerimiz malum açıklamaları yaptılar; 'Can kaybımız yok, hafif yaralılarımız var, gerekli çalışmalar yapılıyor, halkımızın huzur ve güvenliği için şu kadar personel ile sahadayız' vs.
Ve her zaman tansiyonumu yükselten açıklama; "Deprem öldürmez, bina öldürür."
Ve ardından öldüren binaların özelliklerini tek tek sıralıyorlar. Peki, insanlar, 'bir deprem olsa da hayatımıza heyecan katsak' amacıyla mı bu öldüren binalarda yaşıyor?
Sayın yetkililere soruyorum; İnsanımız neden eski, hasarlı ve depreme dayanıksız olduğunu bildiği halde bu binalarda, evler de yaşıyor? Neden?
Kentsel dönüşün başlatılmış! Nerede? Bağdat caddesinde, Maslak, Bakırköy gibi rantı yüksek bölgelerin arka taraflarında.
Fazla uzatmaya gerek yok. Bu ülkede ve İstanbul'da paran varsa beş yıldızlı hastanelerde tedavi olursun. Paran varsa en iyi okullarda okursun. Paran varsa en kaliteli binalarda oturursun. Paran yoksa bu tablonun sahiplerine oy verirsin.
* * *
Türkiye depreme hazırlanmadı. Kentsel dönüşüm ihtiyacı olanlara değil rantı olanlara sağlandı.
99 depreminden sonra vatandaştan toplanan 'deprem vergisi' başka amaçlar için kullanıldı. 17 yılda imar kanununda 15 değişiklik yapıldı.
Her seçim öncesinde çıkarılan imar afları ve bu afların gelir kapısı olarak görülmesine de şahitsiniz.
Şu yapılsaydı şöyle olurdu. Toplanan deprem vergileri (ki 60 milyar TL'den bahsediliyor) kentsel dönüşüm için harcansaydı, şimdi çürük binaları konuşmayacaktık vs. gibi sözlerin hiçbir anlamı yok.
Her şey vatandaşın gözünün önünde oldu ve vatandaş buna rıza gösterdi, alkışladı, destek verdi.
* * *
Bilim çağı, uzay çağı vs. diyorlar ya! Deprem anında bütün operatörler çöktü. Bunun bir hesabı olmalı ve o hesap sorulmalıdır.
Ve İstanbullular 31 Mart'ı, Bağımsız Türkiye Partisi İBB başkan adayı Selim Kotil Beyi hatırlayıp, kendileriyle yüzleşmelidirler.
* * *
Bir başka başlık ise toplanma alanları. İstanbul'da kaç toplanma alanı var?
Toplanma alanı kısaca 'güvenli bölge' demektir. Yangın, deprem gibi durumlarda vatandaşları tehlikeli bölge, yapı, konut vs. gibi yerlerden uzaklaştırıp, can güvenliğini sağlamak için önceden belirlenen alanlardır.
Yani plazaların önleri, okul bahçeleri, parklar, cami avluları birinci derece de toplanma alanı değildir.
Resmi 16, gayrı resmi 20 milyona varan nüfusa sahip İstanbul'da, 99 depreminden sonra kaç adet toplanma alanı belirlendiğini ve bugün kaç adet toplanma alanı kaldığını herkes biliyor!
O gün belirlenen toplanma alanı sayısı 493. Bugün elde kalan toplanma alanı sayısı 77.
Gerçi Sayın Cumhurbaşkanımız, 'İstanbul'da on binlerce toplanma alanı var' açıklaması yaptı.
Nereyi kastetti bilmiyorum ama İstanbul'da o kadar mezarlıkta yok!
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024