Her şey bundan 1 yıl önce, 22 Ekim 2024 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli 'Öcalan' çağrısıyla başladı.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, teröristbaşı Öcalan'a şu çağrıda bulunmuştu:
"Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.
Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.
Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."
Bu açık çağrı üzerine açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, "Türk siyasetinde 22 Ekim bir milattır. Bugünden sonra siyasi değerlendirmeler '22 Ekim'den önce, 22 Ekim'den sonra' diye yapılacaktır" ifadesini kullanmıştı.
MHP'li Yıldız, diğer paylaşımında ise modern ceza hukukuna zaman içerisinde yeni kavramların girdiğini kaydetmişti.
Bu kavramlardan birinin de Umut Hakkı ya da hükümlünün salıverilmeyi umut etme hakkı olduğunu dile getiren Yıldız, "Bu kavram, müebbet ağır hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi beklemek hakkını ifade etmek için kullanılmaktadır" bilgisini paylaşmıştı.
Evet, Sayın Yıldız'ın vurguladığı gibi Bahçeli'nin Öcalan çağrısı bir milat oldu, ama terörün bitmesi için değil, terörün siyasallaşması ve Türkiye'nin teröristbaşının talepleriyle şekillendirilmesi için.
O gün bugündür yaşananlar ve özellikle de son günlerde şahit olduklarımız bunu açıkça gösteriyor.
Öcalan'ın ideolojik olarak yıllardır ifade ettikleri ve bu hedeflere ulaşmak için terör eylemleri gerçekleştirerek çoğu Kürt kökenli olan 50 bin vatandaşımızı katletmesinin nedeni olan bölücü talepler bugün Meclis'te Öcalan'ın çağrısıyla kurulan komisyonda konuşulmaktadır.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez milletin Meclis'inin çatısı altında, yıllardır milletin fertlerini katleden bir teröristbaşı lehine sloganlar atılmaktadır.
Terörsüz Türkiye Komisyonunun başkanlığını yapan TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ilk 3 maddesi ve 42. maddesindeki "resmi dil" ve "eğitim dili" vurgularına rağmen "Ana dili, ana sütü kadar helaldir" çıkışı yapmaktadır.
Özellikle İmralı'nın ve DEM Parti'nin ana dilde eğitim vurgusu yaptığı bir atmosferde bu çıkış dikkat çekmektedir.
Sayın Kurtulmuş hızını alamamış olacak ki, TBMM resmi hesabından Kürtçe paylaşım yapmaktadır.
Komisyon Başkanının peş peşe bu hamleleri, komisyondan nasıl kararların çıkacağının bir işaretidir. Eğer komisyon, komisyona gelen tüm vatandaşların ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin söylemleri ve talepleriyle şekillenecekse söyler misiniz, Sayın Kurtulmuş'un bu son çağrı ve çıkışlarının Şehit ve Gazi derneklerinin talepleriyle ne alakası var?
Yoksa komisyondan çıkacak kararlar belli de, sürecin sorumluluğunu milletin sırtına yıkmak için sadece bir tiyatro mu oynandı?
Meclis'te APO sloganları atılınca, Meclis Başkanı "ana dil" vurgusu yapıp, TBMM hesabından Kürtçe paylaşım yapınca, bir de komisyon üyeleri saha ziyaretlerine ilk Diyarbakır'dan başlayınca cesaret bulan teröristbaşı destekçileri Diyarbakır'da Öcalan için yürüyüş gerçekleştirdi.
DEM Parti Gençlik Meclisi'nin çağrısıyla Diyarbakır'da terör örgütü lideri Abdullah Öcalan için 'özgürlük' talebiyle yapılan yürüyüşün ardından Sur ilçesindeki Ben u Sen burcuna Öcalan posteri asılmak istendi. Gerginlikler yaşandı, polis biber gazıyla kalabalığı dağıttı.
1 yıl önce başlatılan süreçte gelinen noktaya bakın, terörsüz Türkiye diye başlatılan süreç terör destekçilerinin her geçen gün daha da cesaret bulduğu, bölücü taleplerin daha büyük cesaretle söylendiği, teröristbaşının daha da siyasallaştığı bir sonuca doğru gitmektedir.
Bu şekilde gerçekten terörün son bulacağına inanıyor musunuz, yoksa terör siyasal düzlemde daha büyük bir güç mü elde etmektedir?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Sivas'ta organize edilen 'Geleceği Savunmak' programında yaptığı konuşmada yeni açılım süreci ile ilgili şu tespitlerini önemine binaen yeniden hatırlatmak istiyorum:
"Türkiye'de sorun yozlaşma, çeteler, kumar, uyuşturucu, emekli maaşları, asgari ücret, geçim. Sorun ama neymiş sorun… İşte açılım yapacağız, uzun bir isimle bir komisyon kuruldu ve bir şeyler oluyor. Bebek katili, terörist elebaşı, cani Apo için Diyarbakır'da yürüyüş yapılıyor.
Şimdi çok basit bir soru soracağım: Ekim 2025'te yürüyüş yapıldı APO için, Ekim 2024'te yapıldı mı, Ekim 2023'te yapıldı mı, Ekim 2022'de yapıldı mı, Ekim 2021'de yapıldı mı; 40 senedir terör belası var hiç yapılabildi mi?
Yapılamadı. Şimdi ne oldu da yürüyüş yapabildiler? Bir senede bu ülkede ne değişti? Bu soru bu süreci başlatanların sırtında kambur olarak yeter.
Bir süreç başladı, Türk olmak suç oldu. Türk'üm dediğin zaman ayrıştırıyorsun, Allah Allah! Şimdi bir de Meclis'in hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı. Ona tepki gösterenlere de 'Siz hemen kavga istiyorsunuz' diye tepki gösteriyorlar.
Kardeşim bizim derdimiz lisanla değil, bizim derdimiz insanla da değil. Bizim derdimiz o insanların zihniyetiyle, o insanların kurmak istediği nizamla. Bizim lisanla bir derdimiz yok. Bir nizam kurmak istiyorlar.
Türkiye bin yıldan fazla zamandan beri bir sürü farklı etnik grubun bir arada yaşadığı bir coğrafya. Bunları uğraştılar, uğraştılar kavga ettiremediler ama illa kavga ettirecekler.
Şimdi bir de hükümete şöyle bir endişeyle yaklaşıyoruz; neye elini atsalar darmadağın oluyor. Bir dönem araba fiyatlarını durduracağım diye bir şeyler yaptılar araba fiyatları fırladı güya araba fiyatlarını baskılayacaklardı.
Sonra çıktılar 'Bu kira işi sıkıntılı yüzde 25 sınırı koyalım' dediler milleti birbirine düşürdüler. O dönem hatırlayın ev sahibi kiracısını vurdu, kiracı ev sahibini vurdu haberleri görüyorduk.
Şimdi öyle bir hükümetimiz var ki evlere şenlik. Nereye elini atsa onu bozmayı beceriyor. Şimdi de nereye eline attı? Türkiye'nin kardeşliğine eline attı.
Türkiye'de geçen sene emekli yılıydı, emeklimiz burada. Bu sene aile yılı, aileler de burada. Hanginizin çocuğu evlenebiliyor? Durum ortada. Şimdi bir de kardeşliğe el attı!"
- İsrail'in hedefinde Kıbrıs var! / 18.10.2025
- Gazze'de ateşkes sonrası ABD'nin odağında hangi ülkeler var? / 17.10.2025
- 'Sermayeye var, dar gelirliye yok' bütçesi! / 16.10.2025
- Enflasyonun sebebi talepse, Almanya’da enflasyon uçuyor olmalıydı / 15.10.2025
- İsrail'in en büyük destekçisi, şimdi barış havarisi! / 14.10.2025
- Komisyonda konuşulanlar: Süreç nereye gidiyor? / 11.10.2025
- İsrail ateşkese uyacak mı, uysa bile Gazze Gazzelilere yar olacak mı? / 10.10.2025
- SDG ile Şara yönetiminin ‘entegrasyon’ tiyatrosu / 09.10.2025
- Gelir adaletsizliği zirvedeyken terörsüz Türkiye mümkün mü? / 08.10.2025