BM Güvenlik Konsey’i öncesi Suriye yönetimi aleyhinde ortaya atılan katliam iddialarının, sis dağıldıkça iftiradan öteye geçmediği gün yüzüne çıkmaya başladı.
Bu iftiraların hedefinde, BM’de yapılan oylamada Suriye’ye yaptırım ve müdahale kararı çıkartmak ve bu konuda Rusya ve Çin’i ikna etmek vardı ama ABD ve yandaşlarının hesabı tutmadı.
BM’de işgal için karar çıkartamayan ABD’nin Dışişleri Bakanı, BM’den ümidini kesmiş olacak ki, BM için farklı bir oluşum önermeye başladı. Rusya ve Çin’in olmadığı bir birlik…
BM, ABD ve İsrail lehine karar çıkarttı mı her şey güllük gülistanlık, işgal projelerinin önünde engel teşkil etti mi ondan kötüsü yok.
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Humus ile ilgili ortaya atılan haberlerin yalan olduğuna dair oldukça önemli deliller açıkladı: Yayınlanan görüntülerde havan topu saldırısında öldüğü öne sürülen bazı cesetler gösteriliyor. Ancak cesetler üzerinde gözle görülür bir hasar yok. Oysa havan topuyla ölen kişinin cesedinde büyük hasar oluşur.
BM Güvenlik Konseyi’ndeki kritik oylamaya saatler kala, üstelik kandil gecesi Esad’ın böyle bir katliama onay vermiş olmasının hiçbir gerekçesi yok.
Tana El Muhammed adlı Humuslu bir kadın görüntülerde 17 gün önce kaçırılan oğlunun cesedini teşhis etti. Humuslu Halid El Çelebi ise halka ateş açan üniformalı bazı kişileri tanıdığını, bunların muhalif eylemlere katılan Humuslular olduğunu söyledi.
Bunlar delilleriyle birlikte ortaya konulan örnekler. Dikkat ederseniz, Humus’ta olanların Esad rejimini devirmek için bir tezgah olduğu aşikar.
Havan topuyla ateş edilmediği halde havan topuyla öldürüldüğü iddia edilen cesetler ama ne derin bir yara var ne de parçalanan bir organ. Yine günler önce öldürülmüş olanların cesetleri sanki yeni öldürülmüş gibi ortalığa serpiştirilmiş. Kısaca tam bir provokasyon…
Esasen bağımsız kaynakların yaptığı açıklamalar da SANA ajansının anlattıklarıyla örtüşüyor. Örneğin tarih bilimcisi Arap Dünyası Uzmanı Fransız akademisyen Pierre Piccinin’in özellikle Humus’la ilgili açıklamalarını aktarmak istiyorum.
Piccinin 16 Ocak’ta Hürriyet gazetesinde yayınlanan röportajında, “Humus’taki direnişin diğer şehirlerden farklı olduğunu, burada muhalif eylemlerin silahlı hücrelerde planlandığını ve iki semti kontrol altında tutan isyancıların kalaşnikofları, el bombaları olduğunu” belirtiyor.
Humus’ta Esad yönetimine muhalefetten ziyade, Türkiye’nin başını ağrıtan PKK terörü gibi tam bir terör oluşumu var.
BM’nin dikkate aldığı Arap Birliği’nin BM toplantısı öncesi verdiği rapor da oldukça önemliydi. Arap Birliği ABD’nin ve İsrail’in bir dediğini iki etmemesine rağmen bu raporda ifade ettikleri oldukça ilginç… Arap Birliği Suriye Gözlemci Heyeti Başkanı Muhammed Mustafa el-Dabi, Sudan’ın başkenti Hartum’da düzenlediği basın toplantısında, Suriye ile ilgili Arap Birliği’ne sunduğu raporu açıkladı.
Bu raporun Humus’la ilgili kısmında, Humus’ta polisin ve ordu güçlerinin verdikleri mücadelenin, kendilerine yöneltilen şiddete karşılık olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Yani silahlı terör grupları polis ve askere saldırdığı için onlar da cevap veriyorlar. Tabi, yaşanan bu son olay farklı… Burada teröristler kendileri çaldılar kendileri oynadılar.
Raporun devamında polis ve askerin barışçıl amaçlı düzenlenen protesto gösterilerine müdahale etmediği, müsaade ettiği de vurgulanıyor.
Zaten dikkat ederseniz Arap Birliği’nin Gözlemci Heyeti’nin bu açıklamasından sonra Humus’la ilgili yalanlar ortaya atıldı. Çünkü Arap Birliği’nin raporu BM toplantısı için yeterli görülmedi. Bir senaryoyla Esad yönetimini ve ona destek veren Çin ve Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için suni bir olay tezgahladılar ama tutmadı.
Rusya ve Çin perde arkasında oynanan tiyatroyu anladığı için Suriye ile ilgili kararı yine veto etti. Rusya’nın bu konudaki kararlığını Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un BM toplantısı sonrası yaptığı şu açıklamadan anlayabiliriz: “Rusya Suriye konusunda sabit ve değişmez bir tutuma sahiptir. Bu tutumun değişmesi için hiçbir ihtiyaç yoktur.”
Bu iftiraların hedefinde, BM’de yapılan oylamada Suriye’ye yaptırım ve müdahale kararı çıkartmak ve bu konuda Rusya ve Çin’i ikna etmek vardı ama ABD ve yandaşlarının hesabı tutmadı.
BM’de işgal için karar çıkartamayan ABD’nin Dışişleri Bakanı, BM’den ümidini kesmiş olacak ki, BM için farklı bir oluşum önermeye başladı. Rusya ve Çin’in olmadığı bir birlik…
BM, ABD ve İsrail lehine karar çıkarttı mı her şey güllük gülistanlık, işgal projelerinin önünde engel teşkil etti mi ondan kötüsü yok.
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Humus ile ilgili ortaya atılan haberlerin yalan olduğuna dair oldukça önemli deliller açıkladı: Yayınlanan görüntülerde havan topu saldırısında öldüğü öne sürülen bazı cesetler gösteriliyor. Ancak cesetler üzerinde gözle görülür bir hasar yok. Oysa havan topuyla ölen kişinin cesedinde büyük hasar oluşur.
BM Güvenlik Konseyi’ndeki kritik oylamaya saatler kala, üstelik kandil gecesi Esad’ın böyle bir katliama onay vermiş olmasının hiçbir gerekçesi yok.
Tana El Muhammed adlı Humuslu bir kadın görüntülerde 17 gün önce kaçırılan oğlunun cesedini teşhis etti. Humuslu Halid El Çelebi ise halka ateş açan üniformalı bazı kişileri tanıdığını, bunların muhalif eylemlere katılan Humuslular olduğunu söyledi.
Bunlar delilleriyle birlikte ortaya konulan örnekler. Dikkat ederseniz, Humus’ta olanların Esad rejimini devirmek için bir tezgah olduğu aşikar.
Havan topuyla ateş edilmediği halde havan topuyla öldürüldüğü iddia edilen cesetler ama ne derin bir yara var ne de parçalanan bir organ. Yine günler önce öldürülmüş olanların cesetleri sanki yeni öldürülmüş gibi ortalığa serpiştirilmiş. Kısaca tam bir provokasyon…
Esasen bağımsız kaynakların yaptığı açıklamalar da SANA ajansının anlattıklarıyla örtüşüyor. Örneğin tarih bilimcisi Arap Dünyası Uzmanı Fransız akademisyen Pierre Piccinin’in özellikle Humus’la ilgili açıklamalarını aktarmak istiyorum.
Piccinin 16 Ocak’ta Hürriyet gazetesinde yayınlanan röportajında, “Humus’taki direnişin diğer şehirlerden farklı olduğunu, burada muhalif eylemlerin silahlı hücrelerde planlandığını ve iki semti kontrol altında tutan isyancıların kalaşnikofları, el bombaları olduğunu” belirtiyor.
Humus’ta Esad yönetimine muhalefetten ziyade, Türkiye’nin başını ağrıtan PKK terörü gibi tam bir terör oluşumu var.
BM’nin dikkate aldığı Arap Birliği’nin BM toplantısı öncesi verdiği rapor da oldukça önemliydi. Arap Birliği ABD’nin ve İsrail’in bir dediğini iki etmemesine rağmen bu raporda ifade ettikleri oldukça ilginç… Arap Birliği Suriye Gözlemci Heyeti Başkanı Muhammed Mustafa el-Dabi, Sudan’ın başkenti Hartum’da düzenlediği basın toplantısında, Suriye ile ilgili Arap Birliği’ne sunduğu raporu açıkladı.
Bu raporun Humus’la ilgili kısmında, Humus’ta polisin ve ordu güçlerinin verdikleri mücadelenin, kendilerine yöneltilen şiddete karşılık olarak gerçekleştiği belirtiliyor. Yani silahlı terör grupları polis ve askere saldırdığı için onlar da cevap veriyorlar. Tabi, yaşanan bu son olay farklı… Burada teröristler kendileri çaldılar kendileri oynadılar.
Raporun devamında polis ve askerin barışçıl amaçlı düzenlenen protesto gösterilerine müdahale etmediği, müsaade ettiği de vurgulanıyor.
Zaten dikkat ederseniz Arap Birliği’nin Gözlemci Heyeti’nin bu açıklamasından sonra Humus’la ilgili yalanlar ortaya atıldı. Çünkü Arap Birliği’nin raporu BM toplantısı için yeterli görülmedi. Bir senaryoyla Esad yönetimini ve ona destek veren Çin ve Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için suni bir olay tezgahladılar ama tutmadı.
Rusya ve Çin perde arkasında oynanan tiyatroyu anladığı için Suriye ile ilgili kararı yine veto etti. Rusya’nın bu konudaki kararlığını Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un BM toplantısı sonrası yaptığı şu açıklamadan anlayabiliriz: “Rusya Suriye konusunda sabit ve değişmez bir tutuma sahiptir. Bu tutumun değişmesi için hiçbir ihtiyaç yoktur.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025