"Müminin, en önce farzları yapması lazımdır. Farzları bitirdikten sonra, vacip ve sünnetleri yapar. Ondan sonra, nafilelerle meşgul olur.... Farz borcu varken sünnet ile meşgul olmak, ahmaklıktır. Farz borcu olanın, sünnetleri kabul olmaz. Hz. Ali'nin rivayet ettiği hadisi şerifte, Resulullah efendimiz buyuruyor ki: "Üzerinde farz borcu olan kimse, kazasını kılmadan nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabul etmez." Mümin, bir tüccara benzer. Farzlar onun sermayesi, nafileler de kazancıdır. Sermaye kurtarılmadıkça, kazancı olamaz" buyurdu.Kötü arkadaşlardan uzak olmayı tavsiye eder, şöyle buyururdu:"Kötü arkadaşları terk et. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hasıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünya lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi Allahü teâlâdır. Senin düşüncen, Rabbin ve Onun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terk edersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.