'Adalet herkese lazım' derler ya! Aslında adalet her şeye de lazım, her şeyde de lazım.
Ekonomiye de adalet lazım.
Eğitime de, sağlığa da adalet lazım.
Suya, havaya kısaca nebatat ve hayvanata da adalet lazım ki dünya, insanlık için yaşanılabilir olsun.
Aynı zamanda hukukçu olan BTP lideri Hüseyin Baş her açıklamasında, demecinde illaki adalet vurgusu yapıyor.
Vurgu neden yapılır? Yokluktan. Adalet tok. Dünya, adalete aç. Milletimizde aç. Adaleti, ağzından düşürmeyenler ise hiç mi hiç adil değil.
Adalet her şeye lazım, her şeyde de lazım dedik ya! En çok insana lazım. Ve yine en çok kendi, kendisine lazımdır. Nefsine karşı adil olmayan, adaletli davranamayan insan ne diğer insanlara ve de mahlukata adil olmaz, davranamaz.
Adaleti sağlayacak insandır. Ama ne hazindir ki insanoğlu, adalet yerine menfaati hatta zalimliği seçti. Dünyanın hali ortada. Ülkemizin hali de ortada.
Örnek verirsek sıkıntı çıkar. Onun için tek soru sorayım; Kanun karşısında herkes eşit midir?
Evet, diyorsanız yazının kalan kısmını okumanıza gerek yok.
BTP Lideri Hüseyin Baş geçen hafta Meltem Tv canlı yayınında bugünkü tabloyu şöyle özetliyordu;
"Bizim yasalarımızda bir eksik yok. Burada yasal düzenlemelerden çok, bir duruş değişikliğine ihtiyacımız var…
Adalet Bakanı'nı dinliyorum. Baktım, Sayın Bakan da şikâyet ediyor. Oysa o şikâyet ettikleri sorunları çözmesi gereken insanlar, kendileri.
Bu sorunları çözmenize engel olan mı var, yaptırmayan mı var?
Muhalefet partisinin sözcüsü gibi konuşan Adalet Bakanı'nı dinlediğimde, 'keşke bu kişi Adalet Bakanı olsa (!) diyorum…
Bugün hukukun ve adaletin temsilcileri olan hâkim ve savcılarımız yürütme dediğimiz erkin baskısını üzerlerinde fazlasıyla hissediyorlar. Bunu biliyoruz, öncelikle bunlardan kurtulmamız lazım.
Kimsenin önünde eğilmesinler, iliklemesinler diye yargı mensuplarının cübbesinin önünde ilik yoktur. Çünkü devlet yönetiminde adalet her şeyden üstündür."
Şahsi hayallerimizi bir kenara bırakmalıyız, bizim hayalimiz toplumun hayali olmalıdır".
Gerçi, 'bir hayalimiz var' diyerek yola çıkan Sayın Baş, görevi devraldığı gün, 'hayalimiz 'devletin dini adalettir' diyen İmam Ali'nin hayalidir' vurgusuyla hem itikadını, hem de samimiyetini ortaya koyuyordu.
Tabi akla İmam Ali (a.s) nasıl bir adalet sahibiydi, sorusu geliyor!
O, Ali ki, Allah (c.c) tarafından sevilmiş, seçilmiş, tertemiz kılınmış ve Peygamberimize vasi olarak atanmıştı.
Hz. Peygamberin, 'bildiğim her şeyi mutlaka O'na da öğrettim' dediği kişidiydi.
Ülkemize adalet timsali Ömer b. Hattab gösterilirken bizzat, Ömer b. Hattab halifeliği döneminde 73 kez 'Ali olmasaydı Ömer helak olurdu' dediği Ali'dir O.
Kısaca Ali adalettir, sadakattir, nurdur, berekettir, ibadettir, itikattır…
Tek adalet örneği vereyim
"Hz. Ali (a.s) halifeliği döneminde, kendisi hakkında yapılan bir şikayet üzerine Şüreyh'in başkanlık ettiği mahkemeye çıkmış ve Hz. Hasan'ı (a.s) şahit olarak getirmişti.
Mahkeme başkanı Şüreyh, 'evladın babası lehine şahitlik edemeyeceğini' söyleyerek, Hz. Hasan'ın (a.s) şahitliğini reddetti."
Yine İmam Ali; "Ben, Hz. Peygamberin (saav); "Bir ümmetin zayıfı, kuvvetlisi ile eşit tutularak hakkını alamayınca, o ümmet hiçbir zaman kuvvetlenemez ve mukaddes olamaz" diye buyurduğunu birçok yerde duydum" demiştir.
Hadi bir örnek daha vereyim
Hz. Ali, ibn-i Mülcem hakkında; "Beni öldürecek olan budur" dedi. Onu niye durdurmadığını soranlara ise "O, henüz beni öldürmemiştir" cevabını verdi.
Hz. Ali'ye göre fiiliyata dökülmeyen eylemler cezalandırılamaz.
İngiliz Mr. Carleyl, Kitab'ul Ebtal'da şöyle diyor;
"Ali, kendi adaleti ile öldürüldü. Yani eğer adaletli davranmayıp da, cinayetten önce kısas uygulasaydı, öldürülmezdi.
Nitekim sultanlar en küçük suizanda çocukları, eşleri, kardeşleri ve akrabaları bile olsa hemen onları öldürmektedirler.
Ama Ali, şeriattan ve dinden dışarı bir adım bile atmayan tek insandı. Katilini kesin olarak bildiği halde ondan henüz zahirde bir şey görmediği için sevgisini esirgemiyordu…" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali eseri sh. 791)
Bu örnekleri günümüz lider ve koltuk sahipleriyle ilişkilendirmeye çalışın. Çalıştıramadınız değil mi?
Yok, uzaktan yakında ilişkileri yok. Bırak cana kastı, birilerinin dedikodusu ile devletin mahremini ortaya döktüler.
Evlatları için neredeyse ülkeyi yakıyorlardı. Koltuk için nelere razı oldular, ortada.
Haliyle adalet bu topraklara küstü. Toprakla adaleti barıştıracağız ki, insanımız özgür ve haklı olarak Hakk'ı yaşasın.
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025