Bugün suçlar ve suçlular artmaktadır.Suçlu olanlar yakalandıkları ve bir ceza gördükleri halde tekrar tekrar suç işlemektedir. Hatta daha organizeli suçlara katılmaktadır.Haklı olanlar haklarını tam manasıyla sahip çıkamamakta, güçlünün ve paralı olanın hakim olduğu ve her zaman haklı çıkarıldığı bir ortam yaşanmaktadır.Dolayısıyla ceza gerçek suçlulara değil, kendisini ifade edemeyenlere uygulanmaktadır.Suçluların hak ettiği cezaları almadığı, rahatlıkla dolaştığı, suçsuzların ise sürekli mağdur olduğu bir adalet sisteminin, suçları önlemesi asla mümkün değildir.Suçlardaki artış zaten sistemin yetersiz olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu "Sosyal Devlet-Milli Devlet" eserinde verilen ceza ile suç arasında dengenin adil olarak sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır.Cezanın hedefi de oldukça önemlidir. Eğer ceza iş olsun diye verilirse hiçbir caydırıcılık özelliği taşımaz.Cezalarda suç işleyeni topluma kazandırmak ve onu ıslah etmek temel hedeflerdendir ama bundan da önemlisi toplumun güvenliğinin sağlanmasıdır. Verilen cezalar caydırıcı olmazsa toplumda güven hissi bozulur ve daha büyük kaoslara kapı aralanmış olur. Suç, suçu tetikler ve hiç suçu düşünmeyen insanlar bile suçun içine itilmiş olur.Prof. Dr. Baş, eserinde, "İşlenen tüm suçlara aynı cinsten ceza verilmesi, fert ve toplum planında işlenen suçları önleyememekte, bilakis çoğaltmaktadır. Kanaatimizce bu hal, işlenen suça mukabil gerekli-denk cezanın verilmemesinden kaynaklanmaktadır" demektedir.Prof. Dr. Baş'ın eserinde özellikle durduğu bir husus da "haklar"dır. Adalet sisteminin en temel özelliği, vatandaşların haklarını koruması olmalıdır.Devletin, vatandaşlarının haklarını çiğnememesi gerektiği gibi, başkalarına da çiğnetmemesi gerekir.Gerçek suçluların hak ettikleri cezayı almaması, bu sebeple mağduriyet yaşayan vatandaşların haklarının gasbı demektir.Hakların sürekli gasp edildiği, kurumların ve fertlerin sürekli birbirlerinin ayaklarına bastığı bir ortamda verilen cezalar da pek adil olmaz.Prof. Dr. Baş haklar konusunda şu önemli tespitleri yapmaktadır:"Milli Devlet'te ceza, hakların var olduğu ve yaşandığı bir toplumda verilir. Buradaki caydırıcılık, hakların muhafazasını temin içindir. Bugün ağır cezaların kaldırılmaya başlanması, aslında toplumun "medenilik" vasfını yitirdiğinin de bir göstergesidir. Çünkü, eğer müeyyideler kalkıyorsa, korunması gereken bir değer ve bir hak da kalmamış demektir." Hakların yaşanmasının temin edilmediği, cezaların da caydırıcılıktan uzak olduğu bir toplumda fertler, haklarını korumak için kendileri müdahale yoluna giderler ki, bu da büyük bir sosyal kaostur.Ülkemizde sık sık af kanunları çıkartılmaktadır.Cinayetle suçlanan bir şahıs belli bir zaman sonra cezasını tamamlamadan serbest bırakılabilmektedir. Halbuki burada mağdur olan ailenin rızası çok önemlidir.Bir taraf suç işlemesine rağmen af kapsamına alınarak memnun edilirken, diğer taraf mağdur olmasına rağmen daha da mağdur duruma sokulmaktadır.Böyle uygulamalarla adalet sistemine güven gittikçe zayıflamaktadır.Bir de bundan da öte onbinlerce gencimizi şehit eden terör suçluları var ki, onlara gerekli cezaların verilmemesi, vatan uğruna en sevdiklerini kaybeden nice şehit ailelerini derinden yaralamaktadır.Vatanının bütünlüğünü kastedenler, vatan uğruna şehit verenlere tercih edilmektedir.İşte bugün terörün geldiği son noktayı burada aramakta fayda var.Teröristbaşına yapılan muamele diğer teröristleri cesaretlendirmektedir.Unutmayalım haklıya hakkını vermeyen, haksıza da hadini bildirmeyen bir ülkenin ilelebet payidar olması mümkün değildir. Güçlü devlet, vatandaşlarının hakkına ve hukukuna riayet eder.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025