Adil Olmak/ Ali Osman ULUSOY

Görüyorum ve duyuyorum. Denizcilik sektörüne sağlanan "ÖTV siz mazot" havacılara tanınan "imtiyazlar", bizim otobüsçüler arasında hala "infial" uyandırıyor. Sektör mensuplarına " serinkanlı" davranmalarını tavsiye ederim. İhtiyaç karşılamada değişik çabalar içersinde olan insanlar, "menfaat çelişkisi" veya hakkının ya da hak olduğunu iddia ettikleri şeyin sorumluluğunu yapar. Şaşılacak bir şey olmamalı.. Hak alma mücadelesinde de bazı esaslara uymak gerekir. Tutarlı ve doğru olma, başkalarının da hak olduğunu ve onun da kendi menfaatine korumasına saygı duyma, bir şeyi isterken kendini karşınsındakinin yerine koyma ve insaf gibi esaslar, ölçüler gerekir. Kim Kazanmalı? Bir olayda menfaat bölüşümü gündeme geldiğinde, bir kazanın olabilmesi için, bir kaybedenin de olabilmesi kaçınılmazdır. Sizin kazanan olabilmeniz için, karşısındakinin kaybedenin olmaya layık olması bir şarttır. "İkimiz de kazanalım" demek, çoğu zaman yanlış ya da yalan olabilir. Bir de iki kişinin birden kazanması, bir üçüncünün kaybetmesi halinde mümkün olabilir. Bakmayın siz, şirin görünümlü tatlı su yakancılarına... Bölüşüm kavgasının en sık ve devamlı rastlanan biçimi, üretici- tüketici ya da alıcı- satıcı kavgası şeklinde olur. Peki bu kavgada biz kimden yana olacağız?. Peynir mandıracının, sebze manavının, ekmek fırıncının ya da bakkalın, ilaç eczacının menfaatine göre mi satılmalı, yoksa bunları kullanacak, tüketecek olan alıcının menfaatine göre mi? Keza otomobil, kamyon, otobüs gibi şeyler, bunları üretenin menfaati neyi gerektiriyorsa ona göre satılmalı ve ona göre satılmasının gereklerine uygun bir düzen kurulmalı mı?. Bunun artık bu soruların bir cevabı var: "Rekabet". Rekabet alıcı ve satıcıların menfaatlerinin belirlendiği durum? Mahzurlarına rağmen en iyi çözüm bu... Üretici gözlüğü ile baktığımızda, bunun kendimizi mağdur ettiğini düşünebiliriz. Ama başka şekli yok!.. Üstelik hepimiz birer alıcı ya da tüketici değil miyiz? Kendimizin, evimizde ya da işimizde tüketici veya alıcı olarak faydalandıklarından, başkalarının da faydalanması. Yani, yaptığımız taşımacılık, işinde de rekabetin doğal olmasının kabul etmek zorundayız. Her şeyde rekabet iyidir, taşımacılık hariç" demenin bir mantığı ya da faydası olabilir mi? Rekabetin normaline haksız demek de, işi gizlemeye yetmez. Sadece, gerçekten haksız olanı ile mücadele ile edilebilir. Birde şunu unutmamalıyız. Menfaatimiz gereği çeşitli kişi ve kuruluşlara yaptığımız çeşitli müracaatlarda, karşımızdakilerin durumunu dikkate almalıyız. Onlar bizim olduğu kadar diğerlerin de menfaatlerini dikkate almakla görevlidir. Zira onlar sadece bizim değil, yolcularımın ve tüm vatandaşlarımızın da temsilcisi ve görevlileridir. Bizim menfaatimize atacakları her adım ile, onların menfaatine zarar verebilir. Dikkatleri olmaları kaçınılmazdır. Bir de " biz" ya da "otobüsçülük sektörü" dediğimiz gurubu iyi düşünmeliyiz. Kimlerden oluşuyor otobüsçülük sektörü?. Bunun içinde öz mallı firma, komisyoncu firma, komisyoncu firma, yazıhaneci, otobüs sahibi, yazıhane ve otobüs çalışanları ve birde otogar sahipleri düşünüldüğünde, bizim hepimizin menfaatleri çelişiyor mu?. Siz adalet dağıtma, noktasında olsanız, nasıl adalet sağlarsınız?. Sizin sağladığınız adalet gerçekten adil midir? Emin misiniz?.