Ahiret inancı sadece ölüm sonrası için değil; bu dünyada adaletin, dürüstlüğün ve huzurun temeli olan bir hakikattir.
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri insanoğlu aynı soruların etrafında dönüyor: "Nereden geldik, nereye gidiyoruz, hayatın ötesi var mı?"
Bu soruların cevabı, kişinin dünya hayatındaki duruşunu belirler. Çünkü ahirete iman yalnızca ölüm ötesine hazırlanmak değildir; dünya hayatını düzenleyen ilahî bir denge unsurudur. Ahiret inancı zayıfladığında zulüm artar, kul hakkı hafife alınır, dünya hırsı insanı kör eder. Ancak kalbinde "Yaptığım her şeyin hesabı var" bilincini taşıyan kişi hem kendine hem topluma hem de Rabbine karşı daha dürüst yaşar.
Kur'an-ı Kerim bu nedenle yüzlerce ayetle bizi ahireti unutmamaya çağırır. Ahiret, insanın içindeki teraziyi dengede tutan manevi bir kuvvettir.
Ahiret inancının gücü ve ayetlerin mesajı
Madem ki ahiret inancı hem bu dünyanın düzeni hem de ahirette kurtuluş için gereklidir, o hâlde hep birlikte birkaç ayet-i kerimeyle kendimize nasihatte bulunalım:
"Onlar, Rableriyle karşılaşacaklarını ve O'na döneceklerini kesin bir bilgiyle bilirler."
(Bakara/46)
"Gerçek iyilik; Allah'a, ahiret gününe… inananların yaptıklarıdır. İşte takva sahipleri bunlardır."
(Bakara/177)
"Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, şüphe olmayan o günde insanları bir araya toplayacaksın."
(Âl-i İmran/9)
"Sonra her nefse kazandığı eksiksiz verilir; onlar zulme uğratılmaz."
(Âl-i İmran/25)
"Allah'a ve ahiret gününe iman edenler malları ve canlarıyla savaşmaktan geri durmak için izin istemezler."
(Tevbe/44)
"Allah ile karşılaşmayı yalanlayanlar muhakkak hüsrana uğramışlardır."
(Yûnus/45)
"Herkes ne yaptıysa karşılığı tastamam verilir."
(Zümer/70)
Bu ve benzeri ayetler bize açıkça şunu söyler:
Hiçbir adım boşa gitmeyecek, hiçbir iyilik unutulmayacak, hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacak.
Ahiret inancı, sadece bireyi değil, toplumu da ayakta tutan en güçlü manevi temeldir. Bu inanç kaybolduğunda insanlar dilediğini yapabileceğini sanır, ölçüler bozulur, düzen çöker. Fakat yüreğinde hesap bilinci taşıyan kimse:
Kul hakkını çiğnemez, adaletten sapmaz, merhameti elden bırakmaz, kötülüğü meşrulaştırmaz.
Bu nedenle ahireti unutan aslında dünyasını da kaybeder.
Rabbimiz, bu ayetlerin tesirini başta kendi nefsimizde, sonra toplumumuzda görünür kılsın.
Doğruya, dürüstlüğe, adalete ve ahirete hazırlıklı olmaya bizi muvaffak eylesin. Âmin.
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri insanoğlu aynı soruların etrafında dönüyor: "Nereden geldik, nereye gidiyoruz, hayatın ötesi var mı?"
Bu soruların cevabı, kişinin dünya hayatındaki duruşunu belirler. Çünkü ahirete iman yalnızca ölüm ötesine hazırlanmak değildir; dünya hayatını düzenleyen ilahî bir denge unsurudur. Ahiret inancı zayıfladığında zulüm artar, kul hakkı hafife alınır, dünya hırsı insanı kör eder. Ancak kalbinde "Yaptığım her şeyin hesabı var" bilincini taşıyan kişi hem kendine hem topluma hem de Rabbine karşı daha dürüst yaşar.
Kur'an-ı Kerim bu nedenle yüzlerce ayetle bizi ahireti unutmamaya çağırır. Ahiret, insanın içindeki teraziyi dengede tutan manevi bir kuvvettir.
Ahiret inancının gücü ve ayetlerin mesajı
Madem ki ahiret inancı hem bu dünyanın düzeni hem de ahirette kurtuluş için gereklidir, o hâlde hep birlikte birkaç ayet-i kerimeyle kendimize nasihatte bulunalım:
"Onlar, Rableriyle karşılaşacaklarını ve O'na döneceklerini kesin bir bilgiyle bilirler."
(Bakara/46)
"Gerçek iyilik; Allah'a, ahiret gününe… inananların yaptıklarıdır. İşte takva sahipleri bunlardır."
(Bakara/177)
"Rabbimiz! Şüphesiz ki sen, şüphe olmayan o günde insanları bir araya toplayacaksın."
(Âl-i İmran/9)
"Sonra her nefse kazandığı eksiksiz verilir; onlar zulme uğratılmaz."
(Âl-i İmran/25)
"Allah'a ve ahiret gününe iman edenler malları ve canlarıyla savaşmaktan geri durmak için izin istemezler."
(Tevbe/44)
"Allah ile karşılaşmayı yalanlayanlar muhakkak hüsrana uğramışlardır."
(Yûnus/45)
"Herkes ne yaptıysa karşılığı tastamam verilir."
(Zümer/70)
Bu ve benzeri ayetler bize açıkça şunu söyler:
Hiçbir adım boşa gitmeyecek, hiçbir iyilik unutulmayacak, hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacak.
Ahiret inancı, sadece bireyi değil, toplumu da ayakta tutan en güçlü manevi temeldir. Bu inanç kaybolduğunda insanlar dilediğini yapabileceğini sanır, ölçüler bozulur, düzen çöker. Fakat yüreğinde hesap bilinci taşıyan kimse:
Kul hakkını çiğnemez, adaletten sapmaz, merhameti elden bırakmaz, kötülüğü meşrulaştırmaz.
Bu nedenle ahireti unutan aslında dünyasını da kaybeder.
Rabbimiz, bu ayetlerin tesirini başta kendi nefsimizde, sonra toplumumuzda görünür kılsın.
Doğruya, dürüstlüğe, adalete ve ahirete hazırlıklı olmaya bizi muvaffak eylesin. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ahireti unutan dünyasını da kaybeder / 20.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025
- Toplumun çekirdeği ailedir / 19.11.2025
- Vatan için toprağa düşen yiğitlere… / 18.11.2025
- Hak yerini bulmazsa? / 17.11.2025
- Haksızlık karşısında tavrımız nedir? / 16.11.2025
- Attığınız adıma dikkat edin, hesabı çetindir / 15.11.2025
- “Şimdi daha da kudurabilirsiniz” / 14.11.2025
- Atatürk ile Türk Milleti arasındaki suni perdeler kalkıyor / 13.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -2- / 12.11.2025
- Geleceği Savunmak için Kahramanmaraş’taydık -1- / 11.11.2025


















































































