AKP koktu, vatandaş tepkili

Hatay'da AKP'li yöneticilerin kurdukları ve yöresel ifadesiyle gündemde yer bulan "Ali Dibo düzeni"yle devletin ve milletin parasının nasıl sömürüldüğü ortaya çıktıktan sonra AKP kanadında ciddi çözülmeler başlamıştı. Özellikle Hatay vekili Fuat Geçen bu konuda yaptığı çıkışlarla Başbakan Erdoğan ve parti yönetimini kızdırmıştı. Bu çıkışları nedeniyle kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevkedilen Fuat Geçen, burada savunma yapmayı reddetti ve "kendimi savunacak bir şey yapmadım" dedi. Geçen'in savunma yerine AKP'ye yolladığı üç sayfalık mektupta çok anlamlı bölümler var. AKP'deki yolsuzluklarla ilgili gensoruların "Muhalefet, Hükümeti yıpratmak istiyor" mantığıyla reddedildiğini ifade eden Geçen,  "İddia edilen şeyler doğruysa ihtimalinin hiç değerlendirilmediğini" vurguluyor. Türk milletinin AKP'ye oy verirken, ona "tuz" nazarıyla baktığını belirten Geçen, "Ama maalesef tuz da kokmaya başlamıştır" diyerek en can alıcı vurguyu yapıyor. Aslında Türk milletinin AKP'ye yöneliş öyküsü sadece içerideki dinamiklerle ve gelişmelerle değerlendireceğimiz bir konu olmayıp, dış uzantı ve hesapları oldukça derinlerde olan bir konu. Fakat Geçen'in de altını çizdiği gibi artık AKP kokmaya başlamıştır. Aradan geçen 3.5 yıl, AKP'nin foyasını tam anlamıyla ortaya çıkarmış ve AKP'nin milletin kendi hanesine hiçbir şey eklemediği gerçeğini tebarüz ettirmiştir.  Özellikle son bir aydır AKP'ye halkın bakışıyla ilgili doğal bir gözlem yapıyorum. Evde, işyerinde, otobüste, dolmuşta, parkta, konferansta, piknikte ve hatta köy kahvesinde vatandaşlarla konuşuyorum. İnsanlardan somut  ve net bilgi alabilmek için şu soruyu soruyorum, "AKP hükümetinin 3.5 yıllık devr-i iktidarında vatandaş olarak size faydalarını somut maddeler halinde sıralayabilir misiniz?" Hiç mübalağa yapmadan söylüyorum, yaklaşık 20 farklı kişiye sorduğum bu soru karşısında bir cevap alamadım. Hararetle AKP'yi savunan insanlar bile epey bir süre düşündükten sonra "kem küm" etmekten başka bir şey söyleyemiyor. Medyanın bütün dezenformasyonuna rağmen, vatandaş kendisine yansıyan bir şey göremediği için hükümetin 3.5 yıl içinde kendisine yönelik hiçbir şey yapmadığı gerçeğiyle yüzyüze yaşıyor. Bir de AKP'nin vatandaşa verdiği büyük zararlar var. İşte bu konuda ağzını açan susmak bilmiyor. Aşırı ağır vergilerden akaryakıta gelen zamlara, düştü denmesine rağmen vatandaşın cebinde hızla yükselen enflasyondan işsizliğe, esnafın perişan halinden çiftçinin yok edilişine kadar onlarca maddeyi nefes almadan sıralıyor vatandaş.  Gözü, kulağı ve kalbi kapalı bir şekilde AKP'ye "iman etmiş" bazı vatandaşların AKP işbaşına geldiğinden bu yana verdikleri tek misal olan "döviz kuru yerinde sayıyor" illüzyonu ise geçtiğimiz hafta duman oldu. Sözde değerli olarak lanse edilen Türk lirası bir anda yüzde 20 oranında değer kaybetti. Yabancı sermaye tek bir hamleyle hükümete, "benim kontrolümde olduğunu unutma" mesajı yolladı. Başbakan'ın tüm olup biten bu kara manzara karşısında sinirlerine hakim olamadığı ve giderek daha da agresifleştiğini hep birlikte seyrediyoruz. "Almanya'da 1 milyon holdingzede var" diyen gurbetçimize "sahtekar" diye hitap etmesi ve Almanya Büyükelçimiz İrtemçelik'i vatandaşlara yuhalatması ve tüm dünyanın gözleri önünde haksız bir şekilde azarlamasının altında yatan asıl gerçek, bugüne kadar vatandaşa ve Türkiye'ye bir şey verememiş olmanın sancıları ve ufukta görünen sandığın korkusundan başka bir şey değildir. Yükselişi gibi inişinin de çok keskin ve hızlı olacağı endişesi Erdoğan'ın uykularını kaçırıyor.