Üç yılın sonunda "yolsuzluk, yoksulluk ve yoksunluktan arınmış rahatlamış bir Türkiye vaadetmişti." Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Üç yılın sonunda yaşananlar, kötürüm Ecevit iktidarına rahmet okutacak cinsten. İktidar yolsuzluk bataklığına saplandıkça, millet yoksulluk çukurunda çırpınıp vaveyla kopardıkça, bürokratik organların milletimizin haklarını gaspetmesi yetmiyormuş gibi, AKP sayesinde AB'nin yaşattığı çiftçi mahrumiyeti ve yoksulluklar sabır taşını çatlatıyor. Her geçen gün tepki ve isyanların arttığını gören Başbakan; gittikçe asabileşiyor, milleti tersliyor, küfürler savuruyor. Pamukprensimiz uykudan uyanıyor. Etrafındaki yedi cüceler bir bir çekiliyor. Memleketin acı gerçekleri ile yumurtalı protostolarla yüzleşiyor. Yedi cücelerin yapay anketlerle seranatlar döktürmesi iktidarı teskin etmiyor. Durumun kontrolden çıktığının farkında iktidar. Nasıl olmasın ki, iktidarın teorisyenleri, değişimin akıldaneleri dahi bu kadarı fazla, "artık yeter" deme noktasına gelmiş. Şu satırlara bir bakar mısınız? "Milyonlarca insanın emeğine karşı 'ben değiştim, senin ne düşündüğün, ne idealler beslediğin beni ilgilendirmez' diyerek işin içinden çıkılamaz. Öyle idiyseniz, ilk günden bunu açık açık söyleyip yola çıkmalıydınız. Sizin yaptığınız aldatmaktır. İktidar için takiyye yapmak ahlaksızlıktır. Nehri geçerken at değiştirenler, emeklerini sömürdükleri insanların omuzlarına basıp yeni bir atın sırtına atlayacaklar. Bu politik hareketin beşeri tabanı mağdurlardan, mahrumlardan, kimsesizlerden, yoksullardan oluşuyor. Onların duası, çabası, temennisi ve desteği, bu iktidarın ve bütün İslami hareketlerin motorudur. Bunlardan; birkaç sene önce hızlı İslamcı olan küçücük bir zümre, suyun başına oturmuş, köşe başlarını tutmuş, bir yandan cebini dolduruyor, diğer yandan müslümanları küçümsüyor, aşağılıyor. Ve güç merkezlerine "bu yığınları ben kontrol ederim" mesajını veriyor. Onlar yolcu, biz hancıyız. Yarın onlar milyonlarca dolarla aldıkları villalarında, orman içlerinde saklanacaklar." Bu sözler AKP'nin akıl hocalarından Ali Bulaç'a ait. İşte bu AKP'nin hikayesi. Artık bu gerçekleri sıkıştıklarında devlet kurumları ile kayıkçı kavgasına tutuşarak, muhalefetçilik oynayarak örtemiyorlar. Çünkü millet, AKP'nin de tıpkı MHP gibi iktidarsızlık ve samimiyetsizlik hastalığı ile hem kendini hem ülkeyi çürüttüğünü, iliklerine kadar yaşıyor. Yoksulluk, yolsuzluk ve yoksunluğun gerçek ilacı ise başka yazıya.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014