Bu ülkede mevcut koşullarla; yani bölünmemiş, parçalanmamış üniter ve parlamenter demokrasi içinde yeni bir seçim yapılır mı emin değilim.
Emin olamayınca da şu transfer hikayesindeki "Ahlaki" boyut hiç dikkatimi çekmiyor. Medyamızın tumturaklı kalemleri ille de "etik" tartışması açadursunlar, konunun bu boyutu beni her nedense fazla ilgilendirmedi.
Hani Bizans düşerken meleklerin cinsiyetini tartışmak gibi bir şey bu. Öyle ya siyasi hayatımızın bir geleneği haline gelmiş ve dokunulmadık hiç bir yeri kalmamış transfer hikayelerinin neresi bakir kalmış ki?
Dahası hangi koşullarda seçim yapılacağını, hatta mevcut sınırlarımız içinde bir seçimin icra edilip edilmeyeceğinden emin olamadığımız bir vasatta transferin etik boyutunu tartışmanın ne anlamı olabilir ki?
Ancak bu iki noktanın altını çizdikten sonradırki, bu geçiş hikayesindeki bazı garipliklerden bahsetmenin bir anlamı olabilir. En azından ben öyle düşünüyorum.
Mesela bu transferlerle Kemal Derviş'in ilgisi acaba ne boyutlarda bulunuyor?
AKP cephesini daha da güçlü kılmanın mucib-i sebebi acaba nedir?
Hangi derin operasyona hazırlanıyor ki, ateşe bir iki adım daha atılma ihtiyacı hissedilmiştir?
Konuya önce Kemal Derviş'in AKP sevdasından ve misyonundan başlayabiliriz.
Derviş'in Türkiye'ye gönderilmesi ile birlikte hepimizin gözlerinin önünde gerçekleştirilen bir operasyonla AKP iktidarı üretildi.
Bunu biliyoruz. Derviş Türkiye siyasetini darmadağın etti. Yeni parti kurdurdu vazgeçti, derken sonunda bir yağlı ilmiği Türkiye'nin tüm siyasi kuruluşlarının başına geçirerek seçime götürdü ve Cumhuriyet tarihinin en entrikacı hükümetini iş başına getirdi.
Bununla da yetinmedi Kemal Derviş. Bu kez dizayn ettiği iki partili siyaset formülü içinde anamuhalefetin içine karışarak iktidara olan desteğini bizzat CHP'nin içinden yürüttü.
"Muhalefet partisi milletvekili" sıfatını taşıyan Derviş, AKP lehine öylesine demeçler verdi ve öylesine destekler gönderdi ki, bunu en has AKP'li yapamazdı! Yani Derviş, iktidarı adeta titreyerek destekledi ve her platformda "AKP'nin truva atı" vazifesi gördü.
Nihayet türban üzerine söylediği AKP destekli atışlar da bunun en son örneğini oluşturuyor.
Şimdi gelelim işte bu zengin AKP altyapılı Kemal Derviş'le CHP'den AKP'ye yapılan transferlere...
Önce bilineni tekrarlayalım.
CHP'de Deniz Baykal'a ilk baş kaldıran isim Kemal Derviş'ti. Derviş CHP'den istifa ettikten sonra köşesinde bir kurt misali olanı biteni izliyordu.
Ne parti kuruyor, ne de kurdurtuyor ancak demokrasinin kılıcı gibi CHP'nin üzerinde sallanıp duruyordu.
Şimdi oturduğu yerden CHP'nin kapaklarını kısmen açıyor ve 2 milletvekilinin AKP'ye rota kırmasında rol üstleniyor.
Yani onun açtığı yolda kontrollü bir boşaltım gerçekleştiriliyor. Kime? AKP'ye doğru.
Peki ama zaten 360 küsur parlamentolu AKP'ye her türlü ahlaki değerler çiğnenerek bu transferleri niçin yaptırıyor?
Cevabın adresi derin AKP'li Kemal Derviş'tir. Çünkü siyasetin kimyasını hala o karıyor, o belirliyor. Onun görevi Başbakan olmak, iktidar olmak değil, Başbakan ve iktidarı tayin etmek. Ötesinde ise tabii ki adeta atadığı bu hükümetin onun belirlediği, "vazifeyi" görmesini istiyor.
Kemal Derviş AKP'ye güç topluyor, milletvekili depo ediyor. Peki ama niçin? Hedef acaba ne?
Öncelikle Derviş AKP'nin bir erken seçimle daha da güçlenmesini istemişti. Ama bunun mümkün olamayacağını görmüş durumdadır. Seçim "risk" anlamına geliyor.
Şimdi bir siyasi atraksiyonla seçim yerine CHP'den takviye kuvvet transfer ediyorlar. Böylece hem içerideki milli duyarlıklı milletvekillerine aba altından sopa gösteriyorlar Yani "sizsizde bu parti Anayasa'yı değiştirir" demek istiyorlar. Diğer yandan büyük operasyona hazırlanıyorlar.
Büyük operasyonun adı ise ülkenin üniter yapısını dağıtacak, bölünmenin-parçalanmanın önünü açmaktır.
Derviş'in misyonu onun kontrolünde ve göstericiliğiyle devam ediyor!
Derviş- Erdoğan ittifakı sarsılıyor ama yıkılamıyor!
Emin olamayınca da şu transfer hikayesindeki "Ahlaki" boyut hiç dikkatimi çekmiyor. Medyamızın tumturaklı kalemleri ille de "etik" tartışması açadursunlar, konunun bu boyutu beni her nedense fazla ilgilendirmedi.
Hani Bizans düşerken meleklerin cinsiyetini tartışmak gibi bir şey bu. Öyle ya siyasi hayatımızın bir geleneği haline gelmiş ve dokunulmadık hiç bir yeri kalmamış transfer hikayelerinin neresi bakir kalmış ki?
Dahası hangi koşullarda seçim yapılacağını, hatta mevcut sınırlarımız içinde bir seçimin icra edilip edilmeyeceğinden emin olamadığımız bir vasatta transferin etik boyutunu tartışmanın ne anlamı olabilir ki?
Ancak bu iki noktanın altını çizdikten sonradırki, bu geçiş hikayesindeki bazı garipliklerden bahsetmenin bir anlamı olabilir. En azından ben öyle düşünüyorum.
Mesela bu transferlerle Kemal Derviş'in ilgisi acaba ne boyutlarda bulunuyor?
AKP cephesini daha da güçlü kılmanın mucib-i sebebi acaba nedir?
Hangi derin operasyona hazırlanıyor ki, ateşe bir iki adım daha atılma ihtiyacı hissedilmiştir?
Konuya önce Kemal Derviş'in AKP sevdasından ve misyonundan başlayabiliriz.
Derviş'in Türkiye'ye gönderilmesi ile birlikte hepimizin gözlerinin önünde gerçekleştirilen bir operasyonla AKP iktidarı üretildi.
Bunu biliyoruz. Derviş Türkiye siyasetini darmadağın etti. Yeni parti kurdurdu vazgeçti, derken sonunda bir yağlı ilmiği Türkiye'nin tüm siyasi kuruluşlarının başına geçirerek seçime götürdü ve Cumhuriyet tarihinin en entrikacı hükümetini iş başına getirdi.
Bununla da yetinmedi Kemal Derviş. Bu kez dizayn ettiği iki partili siyaset formülü içinde anamuhalefetin içine karışarak iktidara olan desteğini bizzat CHP'nin içinden yürüttü.
"Muhalefet partisi milletvekili" sıfatını taşıyan Derviş, AKP lehine öylesine demeçler verdi ve öylesine destekler gönderdi ki, bunu en has AKP'li yapamazdı! Yani Derviş, iktidarı adeta titreyerek destekledi ve her platformda "AKP'nin truva atı" vazifesi gördü.
Nihayet türban üzerine söylediği AKP destekli atışlar da bunun en son örneğini oluşturuyor.
Şimdi gelelim işte bu zengin AKP altyapılı Kemal Derviş'le CHP'den AKP'ye yapılan transferlere...
Önce bilineni tekrarlayalım.
CHP'de Deniz Baykal'a ilk baş kaldıran isim Kemal Derviş'ti. Derviş CHP'den istifa ettikten sonra köşesinde bir kurt misali olanı biteni izliyordu.
Ne parti kuruyor, ne de kurdurtuyor ancak demokrasinin kılıcı gibi CHP'nin üzerinde sallanıp duruyordu.
Şimdi oturduğu yerden CHP'nin kapaklarını kısmen açıyor ve 2 milletvekilinin AKP'ye rota kırmasında rol üstleniyor.
Yani onun açtığı yolda kontrollü bir boşaltım gerçekleştiriliyor. Kime? AKP'ye doğru.
Peki ama zaten 360 küsur parlamentolu AKP'ye her türlü ahlaki değerler çiğnenerek bu transferleri niçin yaptırıyor?
Cevabın adresi derin AKP'li Kemal Derviş'tir. Çünkü siyasetin kimyasını hala o karıyor, o belirliyor. Onun görevi Başbakan olmak, iktidar olmak değil, Başbakan ve iktidarı tayin etmek. Ötesinde ise tabii ki adeta atadığı bu hükümetin onun belirlediği, "vazifeyi" görmesini istiyor.
Kemal Derviş AKP'ye güç topluyor, milletvekili depo ediyor. Peki ama niçin? Hedef acaba ne?
Öncelikle Derviş AKP'nin bir erken seçimle daha da güçlenmesini istemişti. Ama bunun mümkün olamayacağını görmüş durumdadır. Seçim "risk" anlamına geliyor.
Şimdi bir siyasi atraksiyonla seçim yerine CHP'den takviye kuvvet transfer ediyorlar. Böylece hem içerideki milli duyarlıklı milletvekillerine aba altından sopa gösteriyorlar Yani "sizsizde bu parti Anayasa'yı değiştirir" demek istiyorlar. Diğer yandan büyük operasyona hazırlanıyorlar.
Büyük operasyonun adı ise ülkenin üniter yapısını dağıtacak, bölünmenin-parçalanmanın önünü açmaktır.
Derviş'in misyonu onun kontrolünde ve göstericiliğiyle devam ediyor!
Derviş- Erdoğan ittifakı sarsılıyor ama yıkılamıyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021