Tarih her daim tekerrür etse de, bizler (Türk Milleti) ve topyekûn İslam âlemi ders almamakta, kafamızı kumdan çıkarmamakta ısrar ediyoruz.
Bu kaçıncı BOP kazanı hiç saydınız mı? Bu kazanda kimimiz pişirilirken, kimimizde kazan altında pişirmek için odun olarak kullanılıyoruz. Hala fark etmeyecek miyiz?
30 yıldan fazladır ABD ve batının, İslam coğrafyasındaki emellerine ve bu emelleri gerçekleştirmek için başvurdukları yöntemlere dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, 16 Ağustos tarihli yazısında da, bu kez Mısır'da yakılan ateşe dikkat çekti. Hem de bizzat bu ateşi yakanların ifadeleri ile?
"Colin Powell geçmişte, İslam dünyasını ziyaret ederken bugün yaşanan tabloyu şöyle ifade etmiştir: "Biz bundan sonra elde etmek istediğimiz coğrafyaları silahlı güçlerimizle kazanmayacağız. Girmek istediğimiz yerlerin insanını, kendi tarafımıza alarak eylemleri, o ülkenin insanına yaptırma dönemine gireceğiz." 16 Ağustos 2013 Yeni Mesaj)
Yani Amerika diyor ki; (Anadolu tabiriyle) Biz, Müslüman'ı Müslüman'a kırdıracağız." Şu anda ve geçtiğimiz on yılda bu gerçekleşti mi? Evet. Demek ki, ABD planladığını, dediğini yaptı, yapıyor.
Bu gerçeği göremeyen ise bizleriz. Toplumların önüne geçen siyasi ve sosyal liderler hala "şu zalimdir, şu gaddardır, şu şöyledir, böyledir vs." söylemleriyle, hem kendilerini hem de milyonları kandırıyorlar. Gerçeği görmek bir yana göstermemek içinde adeta kırk takla atıyorlar.
Bir daha soralım; İslam coğrafyasındaki kanı kim akıtıyor? Demokrasi akıtıyor. Bugünkü demokrasinin mantık ve dizaynı kime ait? Haçlı emperyalist ABD ve AB'ye? İşte bu gerçeği görmezsen bu zulme ortak olursun?
Bak! Bu demokrasi, Saddam'ı hem halkını, hem de insanlığı tehdit ediyor, diye, İslam coğrafyasında sözcülüklerini yapan siyasetçiler, medya, toplum önderleri, dini şahsiyetleri vs. kullanarak insanları ikna ettiler.
Saddam zalimdi. Beş, on bin kişiyi katletmişti. Lanetledik. Demokrasi geldi. 2 milyon insanı katletti. Alkışladık ve bu katliamlar hala devam ediyor.
Libya'nın, Tunus'un, Afganistan'ın, Lübnan'ın vs. BOP kapsamındaki İslam devletlerinin yerle bir oluşlarını, yapılan katliamları hep bu demokrasi alkışlarıyla izledik.
Türkiye'yi soruyorsanız! Türkiye'ye demokrasi 28 Şubat'ta gelmişti ve bu demokrasi süreci hala devam ediyor. "Bizim orta doğuda bir görevimiz var. Biz genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlarından biriyiz" sözünün sahibini ve bu görevin mahiyetini artık görmemiz gerekiyor.
Mısır'a dönelim?
Şu anda vatandaşımıza ne pompalanıyor? Mücahit Mursi, katil, sapık, Amerikancı Sisi. Milletimizde yuttu bunu. Mursi, devlet dairelerine resmini astırmamış, kadınların denize girmesini yasaklamış, namazlarını aksatmıyormuş? O zaman tekbir?
Ya Sisi? Ordusunda, kadın askerlere cinsel tacizleri olmuş, iyi bir ABD eğitimi almış ve ABD haranı. Yuttun mu? Yutarsan yazık olur sana?
Mursi'nin kısa bir özgeçmişine bakarsanız, Sisi ne kadar Amerikancı ise Mursi'nin de o kadar Amerikancı olduğunu görürsünüz.
Mısır halkı Hüsnü Mübarek'e karşı ayaklandırıldı. Bu ayaklanmanın içinde Mursi'de vardı. Mübarek gitti. Bu ayaklamanın hemen öncesinde bir Hürriyet ve Adalet Partisi kurulmuştu. Ayaklanma sonrası ise Mursi başkan seçildi. (Senaryo tanıdık geliyor mu?)
Yani Amerikan demokrasisi, Mübarek'i beğenmedi, Mursi'yi getirdi. Mursi, ben çok oy aldım, istediğimiz yaparım havasına girdi. Yaptı da! Mübarek'e göre Mısır'ın ekonomisi geriye gitti. Su, elektrik gibi en temel ihtiyaçları karşılamada bile sorunlar başladı.
Halk yine sokaklara indi. İsyanla gelen Mursi, darbeyle gitti. Kim geldi? Adı farklı olsa da yeni bir Mursi?
Demokrasinin sahibi (ABD) ne dedi; "Her sandık demokrasi değildir. Halkın isteklerini (meydanlara çıkanları kastederek) göz önünde bulundurmak gerekir. Askeri de, halkı da itidalli davranmaya davet ediyoruz..."
Fatura kime çıktı? Mısır halkına. Başka? Asıl katili saklayan devlet liderlerine. Başka? Yarım kelime dahi olsa bu oyuna alet olanlara. Başka? Zulme, zulüm sahiplerine ve uşaklarına sessiz kalanlara, destek olanlara?
"Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin, Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez." (Hud Suresi 113)
Bu kaçıncı BOP kazanı hiç saydınız mı? Bu kazanda kimimiz pişirilirken, kimimizde kazan altında pişirmek için odun olarak kullanılıyoruz. Hala fark etmeyecek miyiz?
30 yıldan fazladır ABD ve batının, İslam coğrafyasındaki emellerine ve bu emelleri gerçekleştirmek için başvurdukları yöntemlere dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, 16 Ağustos tarihli yazısında da, bu kez Mısır'da yakılan ateşe dikkat çekti. Hem de bizzat bu ateşi yakanların ifadeleri ile?
"Colin Powell geçmişte, İslam dünyasını ziyaret ederken bugün yaşanan tabloyu şöyle ifade etmiştir: "Biz bundan sonra elde etmek istediğimiz coğrafyaları silahlı güçlerimizle kazanmayacağız. Girmek istediğimiz yerlerin insanını, kendi tarafımıza alarak eylemleri, o ülkenin insanına yaptırma dönemine gireceğiz." 16 Ağustos 2013 Yeni Mesaj)
Yani Amerika diyor ki; (Anadolu tabiriyle) Biz, Müslüman'ı Müslüman'a kırdıracağız." Şu anda ve geçtiğimiz on yılda bu gerçekleşti mi? Evet. Demek ki, ABD planladığını, dediğini yaptı, yapıyor.
Bu gerçeği göremeyen ise bizleriz. Toplumların önüne geçen siyasi ve sosyal liderler hala "şu zalimdir, şu gaddardır, şu şöyledir, böyledir vs." söylemleriyle, hem kendilerini hem de milyonları kandırıyorlar. Gerçeği görmek bir yana göstermemek içinde adeta kırk takla atıyorlar.
Bir daha soralım; İslam coğrafyasındaki kanı kim akıtıyor? Demokrasi akıtıyor. Bugünkü demokrasinin mantık ve dizaynı kime ait? Haçlı emperyalist ABD ve AB'ye? İşte bu gerçeği görmezsen bu zulme ortak olursun?
Bak! Bu demokrasi, Saddam'ı hem halkını, hem de insanlığı tehdit ediyor, diye, İslam coğrafyasında sözcülüklerini yapan siyasetçiler, medya, toplum önderleri, dini şahsiyetleri vs. kullanarak insanları ikna ettiler.
Saddam zalimdi. Beş, on bin kişiyi katletmişti. Lanetledik. Demokrasi geldi. 2 milyon insanı katletti. Alkışladık ve bu katliamlar hala devam ediyor.
Libya'nın, Tunus'un, Afganistan'ın, Lübnan'ın vs. BOP kapsamındaki İslam devletlerinin yerle bir oluşlarını, yapılan katliamları hep bu demokrasi alkışlarıyla izledik.
Türkiye'yi soruyorsanız! Türkiye'ye demokrasi 28 Şubat'ta gelmişti ve bu demokrasi süreci hala devam ediyor. "Bizim orta doğuda bir görevimiz var. Biz genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlarından biriyiz" sözünün sahibini ve bu görevin mahiyetini artık görmemiz gerekiyor.
Mısır'a dönelim?
Şu anda vatandaşımıza ne pompalanıyor? Mücahit Mursi, katil, sapık, Amerikancı Sisi. Milletimizde yuttu bunu. Mursi, devlet dairelerine resmini astırmamış, kadınların denize girmesini yasaklamış, namazlarını aksatmıyormuş? O zaman tekbir?
Ya Sisi? Ordusunda, kadın askerlere cinsel tacizleri olmuş, iyi bir ABD eğitimi almış ve ABD haranı. Yuttun mu? Yutarsan yazık olur sana?
Mursi'nin kısa bir özgeçmişine bakarsanız, Sisi ne kadar Amerikancı ise Mursi'nin de o kadar Amerikancı olduğunu görürsünüz.
Mısır halkı Hüsnü Mübarek'e karşı ayaklandırıldı. Bu ayaklanmanın içinde Mursi'de vardı. Mübarek gitti. Bu ayaklamanın hemen öncesinde bir Hürriyet ve Adalet Partisi kurulmuştu. Ayaklanma sonrası ise Mursi başkan seçildi. (Senaryo tanıdık geliyor mu?)
Yani Amerikan demokrasisi, Mübarek'i beğenmedi, Mursi'yi getirdi. Mursi, ben çok oy aldım, istediğimiz yaparım havasına girdi. Yaptı da! Mübarek'e göre Mısır'ın ekonomisi geriye gitti. Su, elektrik gibi en temel ihtiyaçları karşılamada bile sorunlar başladı.
Halk yine sokaklara indi. İsyanla gelen Mursi, darbeyle gitti. Kim geldi? Adı farklı olsa da yeni bir Mursi?
Demokrasinin sahibi (ABD) ne dedi; "Her sandık demokrasi değildir. Halkın isteklerini (meydanlara çıkanları kastederek) göz önünde bulundurmak gerekir. Askeri de, halkı da itidalli davranmaya davet ediyoruz..."
Fatura kime çıktı? Mısır halkına. Başka? Asıl katili saklayan devlet liderlerine. Başka? Yarım kelime dahi olsa bu oyuna alet olanlara. Başka? Zulme, zulüm sahiplerine ve uşaklarına sessiz kalanlara, destek olanlara?
"Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin, Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez." (Hud Suresi 113)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
/ diğer yazıları
- Yunus Emre Vakfı ve Ünsal Ban / 28.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025



















































































