Nihayet ABD aradığı bahaneyi de hem üretti ve hem de sanki bizzat kendisi üretmemiş gibi buldu ve şimdi tam yerinde değerlendirmeye başladı.
Bu bahanenin adı terördür. Her ırktan ve her dinden normal insanın hele hele Allah'a, Peygamber'e Kur'an'a ve ahirete inanan bir mü'minin hayal bile edemeyeceği fikrî, fiili, siyasi ve ahlâki terörizmin her çeşidini günlük ders ve eylem planı olarak uygulayan ABD'nin, kendi doğurduğu canavarı güya yok etmek için dünyayı ele geçirmek yolunda aynı canavarı bahane ve gerekçe olarak değerlendirmesi ne kadar ilginç, değil mi?
Ve bu terörün daha ziyade İslam coğrafyasında ekilip biçilmesi çok daha ilginç değil mi?
Bir zamanlar mezheplerin ve meşreplerin inkarı ile başlanan İslam'ı hedef almalar, sünneti ve Peygamberi de inkâr noktasına kadar gelmedi mi? Bugün ülkemizde sünnet ve Hz. Peygamber Efendimiz münakaşa konusu haline getirilmedi mi?
Bir taraftan da "fundemantalizm, radikalizm ve köktendinci" gibi hiç te İslam'da ve İslamî olmayan yakıştırmalarla İslam'ı ve Müslüman'ı terör ve terörizmle yanyana getirmediler mi?
Bizzat kendilerinin besleyip, büyütüp, şekillendirip sonrada piyasaya sürdükleri taşeron tiplere başta İslam alemi olmak üzere dünyanın huzur ve güvenini tehdit edenler, hemen her fırsatta aynı coğrafyayı bölüp parçalamak için kan çanağına çevirenler nihai hedefe ulaşmak için şimdilik bir defaya mahsus olmak üzere kendilerini de hedef olarak masum ve mazlum rolüne bürünmekte gecikmediler.
Aynı zamanda böyle yapmakla hem terörle mücadele etme ve hem de dünyayı terörden temizleme hak ve yetkisini de eda etmiş olurlar. Yani, ABD ve yandaşları aradıkları bahaneyi yine kendileri üretmiş oldular.
Şimdi sıra bu bahaneden yola çıkarak dünyada yeni düzenlemeler, yeni yapılanmalara, yeni oluşumlara ve paylaşımlara başlamak ve işi bitirmek.
Nerede terör ve terörist var, bugün yoksa yarın olamaz mı, kimler veya kimlerin torunları bu terörü destekler hemen bir tahmin ardından bir adres... İşlem tamam.
Nedir o işlem; dünyanın siyasi ve askeri idaresini ele almak, yer üstü ve yer altı zenginliklerini, kaynaklarını elde etmek ve istediği gibi kullanmak, yönlendirmek.
Ve siyasetini, kültürünü, ahlakını, dinini, ekonomisini, tamamıyla kendilerinin tespit ve tanzim ettikleri yeni bir dünya.
Bunun da adı; globalleşme ve küreselleşmedir.
Ve dahası bütün bu dehşet tablolarının ortasında "hoşgörü ve diyalog" masallarıyla gizlenen çirkin ve korkunç yüzler...
İşte terörün mantığı...
Bu bahanenin adı terördür. Her ırktan ve her dinden normal insanın hele hele Allah'a, Peygamber'e Kur'an'a ve ahirete inanan bir mü'minin hayal bile edemeyeceği fikrî, fiili, siyasi ve ahlâki terörizmin her çeşidini günlük ders ve eylem planı olarak uygulayan ABD'nin, kendi doğurduğu canavarı güya yok etmek için dünyayı ele geçirmek yolunda aynı canavarı bahane ve gerekçe olarak değerlendirmesi ne kadar ilginç, değil mi?
Ve bu terörün daha ziyade İslam coğrafyasında ekilip biçilmesi çok daha ilginç değil mi?
Bir zamanlar mezheplerin ve meşreplerin inkarı ile başlanan İslam'ı hedef almalar, sünneti ve Peygamberi de inkâr noktasına kadar gelmedi mi? Bugün ülkemizde sünnet ve Hz. Peygamber Efendimiz münakaşa konusu haline getirilmedi mi?
Bir taraftan da "fundemantalizm, radikalizm ve köktendinci" gibi hiç te İslam'da ve İslamî olmayan yakıştırmalarla İslam'ı ve Müslüman'ı terör ve terörizmle yanyana getirmediler mi?
Bizzat kendilerinin besleyip, büyütüp, şekillendirip sonrada piyasaya sürdükleri taşeron tiplere başta İslam alemi olmak üzere dünyanın huzur ve güvenini tehdit edenler, hemen her fırsatta aynı coğrafyayı bölüp parçalamak için kan çanağına çevirenler nihai hedefe ulaşmak için şimdilik bir defaya mahsus olmak üzere kendilerini de hedef olarak masum ve mazlum rolüne bürünmekte gecikmediler.
Aynı zamanda böyle yapmakla hem terörle mücadele etme ve hem de dünyayı terörden temizleme hak ve yetkisini de eda etmiş olurlar. Yani, ABD ve yandaşları aradıkları bahaneyi yine kendileri üretmiş oldular.
Şimdi sıra bu bahaneden yola çıkarak dünyada yeni düzenlemeler, yeni yapılanmalara, yeni oluşumlara ve paylaşımlara başlamak ve işi bitirmek.
Nerede terör ve terörist var, bugün yoksa yarın olamaz mı, kimler veya kimlerin torunları bu terörü destekler hemen bir tahmin ardından bir adres... İşlem tamam.
Nedir o işlem; dünyanın siyasi ve askeri idaresini ele almak, yer üstü ve yer altı zenginliklerini, kaynaklarını elde etmek ve istediği gibi kullanmak, yönlendirmek.
Ve siyasetini, kültürünü, ahlakını, dinini, ekonomisini, tamamıyla kendilerinin tespit ve tanzim ettikleri yeni bir dünya.
Bunun da adı; globalleşme ve küreselleşmedir.
Ve dahası bütün bu dehşet tablolarının ortasında "hoşgörü ve diyalog" masallarıyla gizlenen çirkin ve korkunç yüzler...
İşte terörün mantığı...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010