Sayın Erdoğan, sonunda Putin'i Kıbrıs konusunda ikna etti. Putin de "Tamam, pes ettim. Annan Planını destekliyorum" dedi ve hatta hemen telefon edip Annan'ı aradı.
Peki, nadir bu Annan Planı? Sayın Erdoğan'ın tek çözüm yolu gördüğü, hatta bunun için ikna turlarına çıktığı bu plan gerçekten hakkımızda hayırlı mı?
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, adada, KKTC'de 214 bin Türk, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde ise 562 bin Rum yaşamaktadır.
Başbakan Erdoğan'ın dilinden düşürmediği Annan Planı bakın neler içeriyor?
* KKTC topraklarının %28.5'i ile bu topraklar içindeki 39-50 köy ve yerleşim birimi Rumlara bırakılacak. 50-65 bin Türk bu bölgeden Türklere bırakılan küçültülmüş bölgeye göç edecektir.
* Plan, bu göç edeceklerle ilgili hiçbir önlem getirmiyor. Göçmenlerin yerleşmesi, toprak ve iş sahibi olmaları gibi insani konular tamamen boşlukta bırakılıyor. Bunlar insandan sayılmıyor.
* Kuzey bölgesinin savunma derinliği yok olmaktadır. Gerçekte bu amaç için Kuzey Türk bölgesinin güvenliğini sağlayacak kuvvet de kalmamaktadır.
* Türk tarafının önerdiği toplu takas ve tazminatlar yöntemi kabul edilmemekte kişisel sorunlar halinde çözüm istenmektedir.
* Parça devletler, özellikle Türk tarafı, mal-mülk düzenlemesinde hiçbir yetkiye sahip olmayacak. 10 yıl görev süreli bir "Mülkiyet Kurulu" oluşturuluyor. Mülkiyet Kurulu işlemleri hiçbir denetime tabi değildir. Parça devletler kurula bazı arazileri bırakacaktır.
* Bütün dini mahaller ve araziler geri verilecektir. Bu yolla, Kuzeyde Türklere bırakılan bölgeden ayrıca takriben 60 bin dönüm arazi daha elden gidecek.
* 15 yıl içinde Güney bölgesinden göç edecek olanlarla Türk bölgesindeki Rum nüfus oranı %28'e çıkacaktır. En az 60 bin Rum bölgeye yerleşecek. Kuzeye gelecek Rum sayısı 100-150 bine ulaşabilecektir.
* Sonuçta, Türk nüfusunun %53'ünün mal ve mülkleri elinden alınarak göç etmek zorunda bırakılacaktır.
* 1974'den sonra adanın güvenliği için yerleştirilen Türkiye'den göç eden 45 bin kişinin Türkiye'ye tekrar dönmesi talep edilmektedir ve bu şekilde Türk nüfus oldukça azaltılmaktadır.
* Karpaz bölgesinden göç eden 25-30 bin Rum bölgeye göç edecek ve otonomi verilecektir.
* 65 yaş ve üstündeki Rumlarla bunların eş ve çocuklarının Kuzeye gelmesi sağlanacaktır.
* Türkiye'nin garantörlüğü tamamen ortadan kalkıyor.
* Türk askeri varlığı 600'e düşürülmekte ve hiçbir yetki verilmemektedir. Kışladan çıkış izne bağlı olacaktır.
* BM Barış gücü sayısı da 6000'dir, fakat tam yetkiye sahiptir. Rum silahlı kuvvetlerinin tamamı korunmaktadır.
* Üçüncü Annan Planında "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin sadece adı değişmektedir: "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti". Karpaz bölgesindeki isteklerinden vazgeçilmekte, karşılık olarak Güzelyurt'un tamamı ve birçok köyün Rum tarafına terki istenmektedir.
* Tarım üretiminin %75'i; GSMH'nın %22'si; 1350 işyeri kaybedilecek, onbinlerce kişi işsiz kalacak, su kaynaklarının (yeraltı) %80'i terk edilecek
* Yerlerini terkedecek olan Türkler bütün ev, işyeri ve topraklarını ve sahip oldukları her şeylerini gelen Rumlara devredecek.
* Buna karşın mağdur olan Türklerin durumu hakkında Annan Planı hiçbir öneri içermiyor.
* Türk bölgesine gelecek Rumların sayısının 60 bin değil de 150 bin olmasına engel olacak bir yaptırım ve bu yaptırımı uygulayıp fazladan gelenleri geri gönderecek hiçbir güç bulunmuyor. Kaldı ki, Kuzey bölgesine gelenleri sayacak güçte sorumlu veya kurum da yok.
NETİCE...
Annan Planı kademeli olarak Kıbrıs'ın Rum'a verilmesinin planıdır.
Annan Planı, en geç altı ay sonra Kuzey Kıbrıs'ın silinmesine, oradaki Türklerin yok olmasına yol açacaktır.
Doğal olarak şu soru akla geliyor:
Sayın Erdoğan'ın Annan Planı'ndaki ısrarı neden?
Peki, nadir bu Annan Planı? Sayın Erdoğan'ın tek çözüm yolu gördüğü, hatta bunun için ikna turlarına çıktığı bu plan gerçekten hakkımızda hayırlı mı?
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, adada, KKTC'de 214 bin Türk, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde ise 562 bin Rum yaşamaktadır.
Başbakan Erdoğan'ın dilinden düşürmediği Annan Planı bakın neler içeriyor?
* KKTC topraklarının %28.5'i ile bu topraklar içindeki 39-50 köy ve yerleşim birimi Rumlara bırakılacak. 50-65 bin Türk bu bölgeden Türklere bırakılan küçültülmüş bölgeye göç edecektir.
* Plan, bu göç edeceklerle ilgili hiçbir önlem getirmiyor. Göçmenlerin yerleşmesi, toprak ve iş sahibi olmaları gibi insani konular tamamen boşlukta bırakılıyor. Bunlar insandan sayılmıyor.
* Kuzey bölgesinin savunma derinliği yok olmaktadır. Gerçekte bu amaç için Kuzey Türk bölgesinin güvenliğini sağlayacak kuvvet de kalmamaktadır.
* Türk tarafının önerdiği toplu takas ve tazminatlar yöntemi kabul edilmemekte kişisel sorunlar halinde çözüm istenmektedir.
* Parça devletler, özellikle Türk tarafı, mal-mülk düzenlemesinde hiçbir yetkiye sahip olmayacak. 10 yıl görev süreli bir "Mülkiyet Kurulu" oluşturuluyor. Mülkiyet Kurulu işlemleri hiçbir denetime tabi değildir. Parça devletler kurula bazı arazileri bırakacaktır.
* Bütün dini mahaller ve araziler geri verilecektir. Bu yolla, Kuzeyde Türklere bırakılan bölgeden ayrıca takriben 60 bin dönüm arazi daha elden gidecek.
* 15 yıl içinde Güney bölgesinden göç edecek olanlarla Türk bölgesindeki Rum nüfus oranı %28'e çıkacaktır. En az 60 bin Rum bölgeye yerleşecek. Kuzeye gelecek Rum sayısı 100-150 bine ulaşabilecektir.
* Sonuçta, Türk nüfusunun %53'ünün mal ve mülkleri elinden alınarak göç etmek zorunda bırakılacaktır.
* 1974'den sonra adanın güvenliği için yerleştirilen Türkiye'den göç eden 45 bin kişinin Türkiye'ye tekrar dönmesi talep edilmektedir ve bu şekilde Türk nüfus oldukça azaltılmaktadır.
* Karpaz bölgesinden göç eden 25-30 bin Rum bölgeye göç edecek ve otonomi verilecektir.
* 65 yaş ve üstündeki Rumlarla bunların eş ve çocuklarının Kuzeye gelmesi sağlanacaktır.
* Türkiye'nin garantörlüğü tamamen ortadan kalkıyor.
* Türk askeri varlığı 600'e düşürülmekte ve hiçbir yetki verilmemektedir. Kışladan çıkış izne bağlı olacaktır.
* BM Barış gücü sayısı da 6000'dir, fakat tam yetkiye sahiptir. Rum silahlı kuvvetlerinin tamamı korunmaktadır.
* Üçüncü Annan Planında "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin sadece adı değişmektedir: "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti". Karpaz bölgesindeki isteklerinden vazgeçilmekte, karşılık olarak Güzelyurt'un tamamı ve birçok köyün Rum tarafına terki istenmektedir.
* Tarım üretiminin %75'i; GSMH'nın %22'si; 1350 işyeri kaybedilecek, onbinlerce kişi işsiz kalacak, su kaynaklarının (yeraltı) %80'i terk edilecek
* Yerlerini terkedecek olan Türkler bütün ev, işyeri ve topraklarını ve sahip oldukları her şeylerini gelen Rumlara devredecek.
* Buna karşın mağdur olan Türklerin durumu hakkında Annan Planı hiçbir öneri içermiyor.
* Türk bölgesine gelecek Rumların sayısının 60 bin değil de 150 bin olmasına engel olacak bir yaptırım ve bu yaptırımı uygulayıp fazladan gelenleri geri gönderecek hiçbir güç bulunmuyor. Kaldı ki, Kuzey bölgesine gelenleri sayacak güçte sorumlu veya kurum da yok.
NETİCE...
Annan Planı kademeli olarak Kıbrıs'ın Rum'a verilmesinin planıdır.
Annan Planı, en geç altı ay sonra Kuzey Kıbrıs'ın silinmesine, oradaki Türklerin yok olmasına yol açacaktır.
Doğal olarak şu soru akla geliyor:
Sayın Erdoğan'ın Annan Planı'ndaki ısrarı neden?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025