Evet, anlatılan kadarıyla 15 Temmuz 2016 günü saatler 22'yi gösterirken birileri darbe girişimine kalkışmış.
Nereden öğrendik? Evlerimizde dizi, belgesel veya film izlerken yayını kesip son dakika bilgisi veren televizyonlardan.
Ülkemizin Cumhurbaşkanı kimden öğrenmişti? Eniştesinden. MİT başkanı ve dönemin genel kurmay başkanı ise darbe girişimini kimden öğrendiklerini hala açıklamalar.
Bu kalkışmaya, TSK'nın içine yuvalanmış sayıları binde 5'i geçmeyen üç-beş çapulcu kalkışmıştı. Yani TSK'nın % 99'u görevinin başındaydı. Emniyet, istihbarat işinin başındaydı.
Ama Sayın Erdoğan, darbecilerin yayına izin verdiği televizyonlardan vatandaşı sokağa çağırdı. 249 can verildi ve o planlı kalkışma gece saatlerinde son buldu.
Yenikapı'da ülkemizin bütün siyasi partileri, sosyal yapıları ve 5 milyondan fazla insan bir bilek, bir yürek oldu.
Ama sonrasında işler değişti. AKP, 15 Temmuz'u kendisine yapılmış olarak göstererek tekeline aldı.
O günden bugüne devleti ve algıyı 15 Temmuz üzerinden yönetmeye başladılar. Rejim değişikliğini bile 15 Temmuz üzerinden gerçekleştirdiler.
Ekonomik çöküşün sebeplerinin başında 15 Temmuz'u gösterdiler. Hele siyasi tartışmalarda, Erdoğan ve AKP'yi eleştirenler 15 Temmuz darbecileriyle eş değer tutuldu.
Ama ilginçtir! AKP ve MHP, 15 Temmuz'un siyasi ayağının araştırılması için verilen önergeyi, gerek yok, diyerek meclisten geçirmedi.
Bugün 15 Temmuz. Bugün neler olacak? 2017, 2018, 2019, 2020 ve 2021'deki gibi ihanetin bu yılki yıldönümünde de iktidar partisi ve MHP geçmiş söylemlerini biraz daha güncelleyerek, sivrilterek kendilerinden olmayanları topyekûn suçlayacaklar.
Bu ihanetin, kendilerine yapıldığını uzun uzun anlatacaklar. Başka partileri, FETÖ'ye sahip çıkmakla itham edecekler. FETÖ ile mücadele de kararlılık vurgusu yapacaklar. Malazgirt, Çanakkale neyse 15 Temmuz'da odur, kıyasıyla zafer edalarını dile getirecekler.
Diğer taraftan da beceriksizliklerini FETÖ'ye mal ederek, 'hain kalkışma olmasaydı Türkiye çok daha farklı noktada olacaktı' cümleleri kuracaklar.
Tabi ki 249 şehidimiz ve 2 binden fazla yaralımızı da unutmayacaklar, hayırla yad edecekler ama bu şehitler için toplanan paraların akıbetinden bahsetmeyecekler…
Muhalefette, FETÖ ve 15 Temmuz'u lanetleyecek, demokrasi vurgusu yapacak, siyasi ayak nerede, diye soracak.
Ama bu 15 Temmuz biraz farkı olacak gibi! AKP ve MHP yine milli manevi kavramlarla uzun cümleler kuracak, iç ve dış odaklara dikkat çekip, muhalefeti suçlayacaklar. Ama millet kanacak mı bunlara?
Neden mi? Sayın Soylu'nun, '15 Temmuz'un arkasında ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri var' sözünü Yeni Şafak gazetesi, 'şerefsiz bunlar' manşetini atmıştı.
Ama gün geldi hala siyasi rakiplerini FETÖ'cü olarak suçlayanlar, darbenin finansörleri ile dost oldu.
Vatandaş bunun hikmetini sormayacak mı?
Terör örgütü lideri nerede? ABD'de. Sayın Erdoğan, Branson girdabında ne demişti? 'Bir papazda sizde var. Verin papazı, alın papazı'.
Papazı kimin aldığını biliyorsunuz. Daha vahimi ise FETÖ terör örgütü liderine ve çekirdek kadrosuna ev sahipliği yapan ABD ile AKP hükümeti, Madrid'de, İsveç ve Finlandiya'daki 73 PKK için pazarlık etti, ABD'nin iknasıyla İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine evet, dedi.
Vatandaş kiminle neyin pazarlığını yaptınız, diye sormayacak mı?
15 Temmuz'da adalet bakanı olan Bekir Bozdağ şimdi yine adalet bakanı oldu. FETÖ davasında yeni kararlar, tahliyeler peş peşe geliyor.
Geçen hafta iki karar çıktı. 15 Temmuz'da, İstanbul Valiliği'ni basan eski yarbay tahliye edildi.
Ertesi gün FETÖ'den yargılanan ve tahliye edilen bir askeri öğrenci, CHP lideri Kılıçdaroğlu tarafından kabul edildi.
15 Temmuz Gaziler Platformu Başkanı Erol Bulut bu görüşme için "kalkışma alametleri hissediyoruz çok üzülüyoruz. FETÖ'den atılanları kucaklayanlar şehitlerimizin kemiklerini sızlatıyorsunuz" dedi.
Her şeyi geçtim. Birazcık ahlak. Ayıptır ya hu ayıp.
İlk kez AKP'li Şamil Tayyar'dan duyduğumuz 'FETÖ borsasının' işlem hacmini ise Sedat Peker açıklamaya başladı.
Siyasi ayağı mı? Eğer kimse, kimsenin ayağına sert basmazsa seçimlerden sonra o da ortaya çıkacak.
Prof. Dr. Haydar Baş o günlerde ne demişti?
"Keşke 20 yıldır söylediklerimiz dinlense idi, inanın bugün kalkışmayı konuşmazdık.
Bir daha böyle acı olaylar yaşamak istemiyorsak, devlet-millet kaynaşması içinde bir ve beraber yaşamaya, dış güçlerin desteği ile içimizde oluşacak şer odaklarını, büyümeden yok etmeye mecburuz.
Demokrasinin bir yanı halkın yönetime dahil olması ise diğer yanı da devlet otoritesinin devamının sağlanacağı yöntemlerin hayata geçirilmesidir.
15 Temmuz demokrasinin zaferidir ve demokrasinin devamı şarttır.
15 Temmuz bir kişiye, kuruma ya da partiye mal edilemeyecek kadar millete aittir.
Duvarında, "egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait" olduğu yazılı olan Millet Meclisi'nin, milletin seçtiği vekillerle devamı; yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrıldığı düzenin sağlanması, tek adam diktasına gidecek her yolun kesilmesi, milleti millet yapan değerlerin partiler üstü kabul edilerek siyasilerin topyekûn sahip çıkacağı değerler haline getirilmesi, içinden geçtiğimiz zor günlerde şarttır…
Atatürk'ün önderliğinde bir bilek, bir yürek olarak Kurtuluş Savaşı'nı kazanan Türk milleti bugün de FETÖ'ye karşı aynı birliği sergiledi.
Tarih şahittir ki, Türkler bağımsızlıklarına, vatanlarına, bayraklarına ve namuslarına uzanan ellere karşı hangi olumsuz şartlar içinde olurlarsa olsunlar, bir ve beraber hareketi, savunmayı başaran özel bir millettir."
Eğer bizler bugün hala lafa kanıp, 15 Temmuz'un mutfağına bakmazsak korkarım ki, özel millet olma özelliğimizde darbe yiyecektir.
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024